100 yıl torunlarınıza pandemi anılarınızı anlatabilirsiniz!
Sevilen birinin kaybı, tüm insanlığın karşı karşıya olduğu acımasız gerçeklerden birini oluşturuyor. Ancak, ölümü engellemek şimdiye kadar mümkün görünmese de teknoloji ile bu durum değişiyor. Yapay zeka ve sanal gerçeklik, sizden 100 yıl sonra dünyaya gelecek olan torunlarınıza pandemi anılarınızı anlatabileceğiniz ve onlara tavsiyede bulunabileceğiz kadar gelişti. Bu şekilde yüzyıllar önce ölen bir yakınınızla da sohbet etmeniz mümkün. Peki dijital ölümsüz şu an hangi uygulamalarla yapılıyor? Dijital ölümsüzlük beraberinde hangi tartışmaları beraberinde getiriyor?
Teknoloji firmaları, ölü insanları gerçek temsilleri ile geri getirmek yapay zekadaki ilerlemeleri kullanıyor. Bunlardan biri olan ABD’li HereAfter AI uygulaması, kullanıcılardan hayatları hakkında konuşurken kendilerini kaydetmelerini istiyor. Ardından bu işitsel ve görsel kayıtlar,, kullanıcının dijital formda yaşayan ve sorulara yanıt verebilen bir temsili olan Life Story Avatar adı verilen sanal versiyonunu oluşturmak için kullanıyor.
DÜNYAYA 100 YIL SONRA GELEN TORUNLARINIZA PANDEMİ ANILARINIZI ANLATABİLİRSİNİZ
Yani bu uygulamayı kullandığınızda artık büyük torunlarınız gelecekte size (veya daha doğrusu avatarınıza) pandemide hayatın nasıl olduğunu, sizi neyin güldürdüğünü ve en derin pişmanlıklarınızın neler olduğunu sorabilir.
Söz konusu teknoloji, ABD’li aktör Ed Asner’ın kendi cenaze töreninde yas tutanlarla sohbet etmesini sağladı. StoryFile’ın yazılımı, geçen Haziran ayında 87 yaşında ölen şirketin CEO’sunun annesi Marina Smith’in cenazesinde interaktif video biçiminde görünmesine de izin verdi.
TEKNOLOJİ YAS TUTMA ALIŞKANLIKLARINI NASIL DEĞİŞTİRİYOR?
Bununla birlikte, ölülerin anılarının teknoloji sayesinde bu kadar canlı tutulabilmesi ve hatta onlarla tekrar tekrar konuşulabilecek olması insanları ikiye bölüyor. Bazı kişiler bunu yapmak istediğinden emin değilken, bazıları bunun olumlu bir gelişme olduğunu düşünüyor. Yapay zeka ve sanal gerçeklik teknolojisi ölülerle olan ilişkimizde derin bir değişikliğe işaret ediyor.
Ölümle ilgili trendler konusunda uzman olan Stefanie Schilmöller de Kasket gibi dijital çağdaki ölümsüzlük hakkında karamsar düşünmüyor. Ölen kişiyle bir tür ilişki kurmanın, onu hatırlamanın, içsel bir diyalog kurmanın oldukça normal olduğunu söyleyen Schilmöller, “Devam eden bağlar diye bir teori var. Kişiyi kaybedebiliriz ama o ilişkiyi kaybetmeyiz. Keder üzerine bu bakış açısı giderek daha yaygın hale geliyor” diye konuştu.
UZAK BİR GEÇMİŞTE ÖLEN YAKINLARINIZI DA GERİ GETİREBİLİRSİNİZ
Diğer taraftan, dijital ölümsüzlük sadece yakın zamanda hayatını kaybeden kişiler için geçerli değil. Teknoloji, uzak bir geçmişte ölen kişileri de metin, ses ve video biçiminde geri getirilebiliyor. İsrailli şirket D-ID tarafından geliştirilen teknoloji, atalarımızın bizimle mezarın ötesinden konuşuyormuş gibi görünmesini sağlamak için hareketsiz fotoğrafları canlandırabilen bir teknoloji geliştirdi.
Söz konusu teknoloji MyHeritage adlı soyağacı bulma sitesi tarafından kullanılıyor. My Heritage kullanıcıları ayrıca, atalarının bir metnini ve fotoğrafını sağlayarak yapay zeka aracılığıyla bir video elde edebiliyor. MyHeritage CEO’su Gilad Japhet, “Yapay zekayı tarihi fotoğraflara yeni bir soluk getirmek için kullanmamız milyonlarca insanın ataları ve ölen sevdikleriyle yenilenmiş bir duygusal bağ geliştirmesine yardımcı oluyor” dedi.
ÖLÜLERİMİZ BİZE ÜRÜN TANITIMI YAPACAK MI?
Öte yandan, ölüm sonrasına yönelik teknolojiler şu anda birbirinden bağımsız olarak hareket ediyor. Ancak, yakın bir gelecekte ölen yakın bir arkadaşın ya da aile üyesinin sohbet eden, görsel-işitsel bir simülasyonunu oluşturmak için bu teknolojilerin birleştirilebileceği öngörülüyor. Bunun olmasını engelleyen tek şey ise ölüyü dijital olarak geri getirmenin etik olarak belirsizliği oluşturuyor. Çünkü dünya ölülerin hakları çok kısıtlı yasal düzenlemelerle korunuyor.
Dr. Kasket, “Ölülerin yeniden yapılanmalarını açıkça tanımlayabilecek gerekli bir dijital filigran yok. Dolayısıyla, ölen kişinin temsil fiziksel olarak ne kadar canlı olursa olsun o kişinin davranışların arkasındaki kodları bilmemiz gerekecek. Ölen bir yakınımızın bize sahte şeyler söylemesini, siyasi propoganda yapmasını ya da bir ürün tanıtmasını istemeyiz” dedi.
Son olarak, dijital ölümsüzlük kederi hafifletmek için teknolojiyi kullanmanın başka öngörülemeyen sorunlar yaratıp yaratmadığı sorusunu gündeme da getiriyor: Örneğin bir üniversite profesörünün simülasyonu, öldükten sonra öğretmenliğe devam edebilir ve hayatta olan akademisyenlerin işini elinden alabilir mi? Ya da ölümsüzleştirilen hikayeler ve sanal kişiler ezici bir çoğunlukla varlıklı insanlara mı ait olacak? Gelecek yıllarda bu tür sorulara yanıt arayacağız gibi görünüyor.