Meclis Genel Kurulunda CTP Genel Başkanı Tufan Erhürman 62’nci madde tahtında Son Siyasi Gelişmeler başlıklı konuşma yaptı.
Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) Genel Başkanı Tufan Erhürman, “ilaç-reçete yolsuzluğu” yargı sürecinin sağlıklı yürütülmesinin önemine dikkat çekti, kelepçe uygulamasının “genel bir emir sonucu” ortaya çıktığını söyledi. “Tutuklama bir cezalandırma yöntemi değil, yargılama açısından bir emniyet tedbiridir” diyen Erhürman, bu sürecin “cezaya” dönüşmemesi gerektiğini vurguladı.
Erhürman, Meclis’te “ilaç-reçete yolsuzluğu” olarak bilinen konuyu gündeme getirdi. CTP Genel Başkanı Tufan Erhürman, hassas süreçlerde, toplumun travmatize edilmemesi son derece yaşamsaldır” diye konuştu.
Erhürman: İnsanlar, sosyal sigorta reçetesi yazmaktan çekinir hale geldi
Toplumun temel gündem maddelerinden biri olan “ilaç reçete yolsuzluğu” olarak bilinen süreçte yaşananlarla ilgili konuşarak sözlerine başlayan Tufan Erhürman, “Ulaşabildiğimiz bilgiler, bu sürecin sonucunda, bazı insanların ciddi suçlar işlediği tespitinin yapılma ihtimalinin düşük olmadığını gösteriyor” dedi. Yargılama sürecinin sağlıklı yürütülmesinin önemine işaret eden Erhürman, bunun için de üzerlerine düşeni yapma yükümlülüğünde
olduklarını kaydetti. Erhürman, “Böyle hassas süreçlerde, toplumun travmatize edilmemesi son derece yaşamsaldır” diye konuştu. İnsanların, sosyal sigorta reçetesi yazmaktan çekinir hale geldiğinden söz eden Erhürman, ekonomik sıkıntı ortamında söz konusu durumun yaşanmasının olumsuzluğundan bahsetti. Erhürman, söz konusu durumun, sürecin tramvatize edici bir şekilde yaşanmış olmasının kaynaklandığını belirtti. Sürecin sürekli olarak birilerini gündeme getiriyor olması, hekim camiasında da eczanelerde de ciddi bir travma
yarattığını ifade eden Erhürman, Meclis olarak söz konusu duruma bakma zorunluluklarının olduğuna vurgu yaptı. Kelepçe uygulamasıyla ilgili de konuşan Erhürman, “Benim ulaşabildiğim bilgilere göre bu durum, bir genel emrin sonucudur” dedi.
“Bir komite kurup hücreleri inceleyelim”
Bu genel emrin ise kamuoyu baskısından türediğini söyleyen Erhürman, “Bu ceza soruşturması aşamasında kabul edilebilir bir şey değildir. Bir insana kelepçe, kaçma riski, zarar verme riski varsa takılır” dedi. Tutuklama kararının gerekçesinin de hukukta temel iki ilkeye dayandığını dile getiren Erhürman, “Tutuklama bir cezalandırma yöntemi değil, yargılama açısından bir emniyet tedbiridir. Adil yargılama açısından çok önemlidir tutuklama ama cezaya dönüşmemesi gerekir. Kaçma şüphesi ve delilleri karartma şüphesiyle tutuklama verilir. Bu ikisi yoksa, tutuklama vermek, bunu bir rutine bağlamak, masumiyet karnesini zedeleme noktasına kayabilir” ifadelerini kullandı. Hücre denilen yerdeki eksiklikler ile ilgili de konuşan Erhürman, “Bugüne kadar belki de hepimizin kör noktası oldu. Bu defa çok sayıda insan hücre denilen yere girip çıktığı ve oradaki deneyimini aktardığı için daha rahat konuşabiliyoruz. Tuvalet kullanamama sorunundan bahsediliyor. Genel hijyen şartlarını karşılayamama sorunundan bahsediliyor. Kitap talebinin dahi reddedildiğinden bahsediliyor. Bu bize bir görev yüklüyor. Her siyasi partiden bir komite belirleyip gidip görelim” çağrısında bulundu.
-Çavuşoğlu
Yanıt vermek üzere kürsüye çıkan Milli Eğitim Bakanı Nazım Çavuşoğlu DAÜ’nün Meclis’in de toplumun da “gözbebeği” olduğunu kaydetti.
Öte yandan bunun DAÜ’deki kronikleşmiş sorunların göz ardı edilmesine asla neden olamayacağını ifade eden Çavuşoğlu eğitim kalitesini bozmadan bir çıkış bulmak gerektiğini belirtti.
Sorunları yıllardır ifade ettiğini anlatan Çavuşoğlu DAÜ’nün performans yönetmelikleri, maaş yapısı, amortismanla ilgili fonlar, gelir artırıcı önlemler gibi adımların atılması gerektiğinin defalarca konuşulduğunu belirtti. Çavuşoğlu, kalite isteniyorsa gelirin sadece öğrenci harçlarına bağlanamayacağının doğru olduğunu ancak diğer yatırımlar ve diğer gelir alanlarında durumun ne olduğunun incelenmesi gerektiğini de belirtti.
Şu anda devletin katkı yapması, 40 kişilik emekli yükünün de DAÜ’nün üzerinden kalkmasıyla ilgili verdikleri sözler olduğunu belirten Çavuşoğlu istismar edilen noktaların da belirlenmesi gerektiğini anlattı.
DAÜ’nün sadece lisans, yüksek lisans doktora eğitimi yanında AR-GE çalışmalarına da pay ayırması gerektiğini söyledi.
Ancak gelirin önemli kısmı maaşlara giderken “AR-GE’ye nasıl bütçe ayrılacak” diye soran Çavuşoğlu, DAÜ’nün devlete hizmet satmak gibi faaliyetlerle ek gelir elde etmesi için yeni iş kolları yaratılması için çalışmalar yürüttüklerini dile getirdi.
Önerilerinin zaten maaş düşürmek olmadığını ifade eden Çavuşoğlu, DAÜ bütçesi açık verirse KKTC Devleti bunu kapatır gibi bir düşüncenin olmaması gerektiğini ifade etti.