Bir tarafta ligi erken bitirmeye çalışan Alsancak Yeşilova, diğer tarafta hiçbir kazaya tahammülü olmayan Mağusa Türk Gücü vardı ve maçın hem saha içi hem de saha dışı hikayeleri diyordu ki; bu maç zevkli geçecek.

YEŞİLOVA GÜCÜNÜ GÖSTEREREK BAŞLADI

Sıralamadaki yerine rağmen gücü herkes tarafından bilinen Yeşilova, maçın başında hiç de geri adım atmayacağını, galibiyet istediğini göstererek başladı. İlk 10 dakika oyun kuran, topa hakim olan ve rakip kalede gol arayan Alsancak Yeşilova oldu. MTG 10 dakikalık bu baskının ardından oyunu dengelemeyi başardı ve karşılıklı ataklarla dolu bir maç izlemeye başladık.

Karşılıklı gol pozisyonları, orta sahada kora kor mücadeleler derken ilk yarı golsüz tamamlandı ama izleyenlere keyif verdi. Yeşilova’nın bu sezona damga vuran hastalığının herkes farkındadır diye düşünüyorum; bireysel hatalar. Bu maçın ilk yarısında da aynı görüntüler sergilendi. Orta sahadan geriye doğru rakibin ayağına verilen paslar, ceza sahası içinde ıskalanan toplar, yine ceza sahası içinde rakibe doğru verilen plaseler bolca mevcuttu. MTG, bu hataları değerlendirebilse ilk yarıda golü bulabilirdi ama muhtemelen onlar bile bu kadarına hazır değillerdi.

Keyifli geçen ilk yarı golsüz bitti; 0-0

İKİNCİ YARI GOLLE BAŞLADI

Devre arasında MTG, Kenan Özer ve Erhun Öztümer’i oyuna alarak galibiyet için yapabileceği hamleleri yapmaya başladı ve ikinci yarının ilk saniyelerinde gol sinyalleri geldi. MTG’de Andy Okpe bomboş yükseldiği topu dışarı attı ve hemen sonrasında, Yeşilova atağında, ikinci yarının en iyisi diyebileceğim Lungelo Mitshali mükemmel bir ara pasıyla Vakkas Kaynarca’yı, ceza sahasına soktu. Sol çaprazdan vuran Vakkas, kalecinin altından golü atmayı başardı ve 46. Dakikada Yeşilova öne geçti; 1-0

MTG HEMEN CEVAP VERMEK İSTEDİ

Golden sonra MTG, hemen beraberliği yakalamak için baskı kurmaya çalıştı fakat bu dakikalarda Mitshali önderliğinde başlayan organizasyonlarda, Yeşilova bir gol daha bulmaya çok yaklaştı.

61. dakikada yaşanan Yeşilova klasiğinde bu sefer başrolde Sena vardı. Ceza sahası içinde üzerine doğru gelen topla ne yapacağına bir türlü karar veremeyince, MTG savruk bir topla pozisyon yakalamış oldu. Taç, korner, kaleci opsiyonlarının hiç birisini yapmayan Sena, topu ceza sahası dışındaki rakibine doğru oynadı ve dağınık bir Yeşilova defansıyla, sağdan yapılan MTG ortası karşı karşıya kaldılar. Andy Okpe yine bomboş yükseldi ve beraberliği getiren golü attı; 1-1

YEŞİLOVA BERABERLİĞİ DE KORUYAMADI

Futbol Federasyonu, Değirmenlik kararını açıkladı Futbol Federasyonu, Değirmenlik kararını açıkladı

Sadece iki takımın değil, ligin altında üstünde herkesin dikkatlerinin bu maçta olduğunu biliyoruz. Beraberlik dahi birçok takımın ümitlenmesine veya üzülmesine yol açacakken sahnede yine Yeşilova defansı vardı. Ceza sahası yayına doğru gelen topa her iki takımdan da futbolcular yükseldiler ve içlerinden bir kişi, Sena, bugünkü maçta en çok duyduğumuz ses olan “ahlar vahlar” eşliğinde sekerek orta sahaya doğru koşmaya başladı. Evet… Yeşilova’nın stoperi, top kendi ceza sahasına doğru girerken bir anda oyundan koptu ve defansı bir kişi eksik bıraktı. İnatla pozisyonuna dönmeyince de, Yeşilova ceza sahasına gelen ortada top Şenol Şoför’ün önünde kaldı ve 75. Dakikada MTG öne geçti; 1-2

Sonrasında karşılıklı ataklarla devam eden maçta skor değişmedi.

REDİF BAŞKAN BİRAZ DAHA SAKİN OLMALI

İkinci golün ardından tribünden ve saha içinden ciddi itirazlar yükseldi. Yardımcı hakem üzerinde yoğunlaşan bu itirazlarda maalesef Redif başkanın elinde bir parke taşı ile hakeme doğru bir şeyler söylediğini gördük. Neyse ki; hemen yakınında olan kişiler ve polisler bir kaza olmadan elindeki taşı aldılar. Sayın başkanın unutmaması gereken bir şey var; haklı olmaktan daha değerli olan “haklı kalmaktır”. Savunduğu her neyse, bunu bir hakemi taşla tehdit ederek yaptığında hiç kimse onun ne söylediğine bakmayacaktır… Akıllarda o hareket kalacaktır.

HAKEMLER KOLAYI ZORLAŞTIRDI

Turgay Misk’in maç genelinde, skora etki eden bir hata yaptığını düşünmüyorum. Bunun yanında komple maç yönetim tarzını da –bugünü değerlendirdiğimde- hiç doğru bulmuyorum. Çok erken ve kolay kartlarla kendisini sahanın içinde cendereye soktu. Verdiği ve vermediği kararlarda standart yoktu. Aynı şekilde erken kullandığı kartları, maçın ilerleyen dakikalarında, aynı pozisyonlarda kullanamadı. Bu durumda da her iki takımın da memnun olmadığı, kendisi için de gururla bahsedemeyeceği bir doksan dakika geçirdi. Maçın başlarında, iç acıtan çığlıklar eşliğinde yere düşen her futbolcu istediğini aldı. Durum böyle olunca da maç çığlık çığlığa geçti desek yanlış olmaz. Mesela bir kaleciye zaman geçirme nedeniyle sarı kart gösterilen dakikanın 65 olduğunu ilk defa görüyorum diyebilirim. Oğuzhan gerçekten bunu hak edecek kadar ısrar etmiş miydi, bu konuda bir uyarı gelmiş miydi? İşte bunlar alt alta yazılınca memnuniyet veren bir yönetimden bahsedemedi hiç kimse.