Ahmet Özsoy Türk Ocağı-Göçmenköy maçını yorumladı
Süper Lig’de tutunma adına haftanın en önemli maçlarından biri olacak düşüncesi ile Girne yolunu tuttum.
Eşit puana sahip iki takımdan konuk Göçmenköy maça iyi başlayan ancak kötü bitiren taraf oldu.
İyi başlayan, kötü bitiren veya iyi bitirenden ayrı, 2 takım açısından da kritik maçtı ve bu kritik maçın kader anları da vardı.
Göçmenköy’de maça iyi başlayan 1 şutu direkten dönen Arda’nın 25.dakikada kendisine yapılan faul sonrası yere düşerken dirseğinin çıkması bu kader anlarından biriydi mesela.
Yine ilk devre Göçmenköy atağında atılan bir yan topta ceza sahası için Yunus’un koluna düşen topun “çarpma” olarak değerlendirilmesine “penaltı” çalınca itiraz eden olmayabilirdi kanımca. Bu da kader anlarından oldu.
Yine ilk devre Türk Ocağ’nda direkten dönen bir top vardı, o başka bir kader anıydı.
Bunlar aslında kader anından ziyade kırılma anları da sayılabilir. İkinci devre Bekir’in penaltıyı kaçırması, 30 saniye sonra gelen topu filelere göndermesini de sayabilirim.
1-0 geriye düşüp, 2-1 öne geçen Göçmenköy, üç duran toptan yediği golle maçı 3-2 kaybetti ancak son 5 dakikada kaybetmesi tam bir acemilik. Yapılmaması gereken müdahaleler, verilmemesi gereken pozisyonlar.
Göçmenköy’de Bayram’ın mücadelesinin altını çizmek gerek bugünkü maçta. Çok iyi mücadele etti çok güzel işler yaptı ama yetmedi. Savunmada Mahmut da aynı şekilde günün iyi isimlerinden oldu ancak mağlubiyet bunları sıfırla çarptı.
Türk Ocağı‘nda Bilal, Yunus ve Doğukan günün parlayan yıldızları oldu. İşi bitiren ise Ertaç oldu. Ne kadar verimsiz ve etkisiz olsa da son pasları ve bitiriciliği ile neden 90 dakika sahada tutulduğunu ispatladı.