Akansoy: Süreçte ciddi sıkışıklıklar var
Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) Genel Sekreteri Asım Akansoy, 11 Nisan 1965’te öldürülen Derviş Ali Kavazoğlu ve Kostas Mişaulis’in, Kıbrıs adasının birleşme mücadelesinin sembolleri olduğunu ve verdikleri mücadelenin asla unutulmayacağını söyledi.
CTP’den yapılan açıklamaya göre Akansoy dün akşam, İngiltere’nin başkenti Londra’da Kıbrıs Türk Demokrasi Derneği ve AKEL Londra Örgütü tarafından Kavazoğlu ve Mişaulis anısında Kıbrıs Toplum Merkezi’nde düzenlenen etkinliğe katılarak konuşma yaptı. Etkinlikte CTP Genel Sekreteri Asım Akansoy ve Kıbrıs Türk Demokrasi Derneği Başkanı Derman Saraçoğlu konuşma yaptı. Etkinliğe Akansoy’un yanı sıra CTP Londra Dayanışma Derneği Başkanı Direnç Özbarış ve AKEL Avrupa Parlamentosu milletvekili Yorgo Georgiou ile çok sayıda Kıbrıslı Türk ve Kıbrıslı Rum katıldı.
-Akansoy: “Adayı bölmek isteyen aşırı milliyetçilerin kurbanı oldular”
Londra’daki Kıbrıs Toplum Merkezi’ndeki etkinlikte konuşma yapan Genel Sekreter Asım Akansoy, Derviş Ali Kavazoğlu ve Kostas Mişaulis’in Kıbrıs’ta kalıcı bir barışa ulaşma ve adanın birleştirilmesi yönünde büyük mücadeleler verdiklerini, bu iki ismi ise adayı doğrudan doğruya bölmek isteyen aşırı milliyetçilerin öldürdüğünü kaydetti. Kendilerinin tarihsel rolünün ise bu gerçekler üzerinden siyaset geliştirmek olduğunu ifade eden Akansoy, Kavazoğlu ve Mişaulis’in adanın birleştirilmesi mücadelesinde sembol olduğunu vurguladı.
-“Başarısızlıkla sonuçlanan süreçlere dair değerlendirme yapılmalı”
Akansoy konuşmasında, Kıbrıs sorunuyla ilgili vurgularda bulundu. 2004 ve 2017’de iki tarihi fırsatın kaçırıldığını ve bu fırsatların neden kaçırıldığı noktasında Kıbrıslı Türk ve Kıbrıslı Rum sol güçlere değerlendirme yapma sorumluluğu yüklendiğini ifade etti. CTP’nin barış ve çözüm mücadelesine sonuna kadar bağlı olduğunu ve bu mücadeleyi sürdürdüğünü, adada adil ve kalıcı sürdürülebilir bir barışa ulaşma hedefini koruduğunu kaydeden Akansoy, burada temel unsurun siyasi eşitlik olduğunun da altını çizdi. Siyasi eşitliğin, toplumların sürdürülebilir bir anlaşmada ve aynı zamanda adada yaşayan insanların güvenlik ve beklentilerinin karşılanması bakımından çok temel bir konu olduğunu kaydeden Akansoy, BM Güvenlik Konseyi kararları çerçevesinde BM parametresi olan siyasi eşitlikten bahsettiklerini vurguladı.
-“Süreçte ciddi sıkışıklıklar var”
Akansoy, egemen eşitliğe dayalı bir siyasetin sonuçsuz kalacağını, adada var olan de-facto’yu kalıcılaştıracağını ve buna kesinlikle karşı olduklarını ifade etti. Adanın içinde bulunduğu durumun ciddi bir sıkışmışlık olduğunu dile getiren Akansoy, Kuzey Kıbrıs’ta demokrasi bakımından sosyal yapı bakımından ciddi anlamda gerilemeler olduğunu söyledi ve CTP’nin bu konuda diğer Kıbrıslı Türk demokrasi ve çözüm güçleriyle birlikte mücadele verdiğini kaydetti. Yeni bir müzakere sürecinin başlaması gerektiğine değinen Asım Akansoy, bu müzakere sürecinin BM Güvenlik Konseyi kararları kapsamında olması gerektiğini açıkladı. 2017’de Crans Montana’da bırakılan yerden sürecin devam etmesi gerektiğine vurgu yapan Akansoy, Kıbrıs sorununda problemin parametreler olmadığını, parametrelerin değişmemesi gerektiğini ama metodoloji üzerinde konuşulabileceğini söyledi. Akansoy, “Örneğin 11 Şubat 2014 belgesinde yer alan ‘Her şeyde anlaşılmadan hiçbir şeyde anlaşılmaz’ ifadesi sorgulanmalıdır çünkü ilerlemenin önünde engel teşkil etmektedir” dedi.
-Yeni liderin tavrı…
Kıbrıs’ın güneyinde iki ay önce yapılan başkanlık seçimlerine de değinen Asım Akansoy, yeni seçilen Rum lider Nikos Hristodulidis’in geçmişte Dışişleri Bakanlığı görevi yürüttüğünü ve bu görevi sırasında çözüm yönünde güçlü bir irade ortaya koymaktan kaçındığını anımsattı. Hristodulidis’in yeni dönemde bu tavrını sürdürüp sürdüremeyeceği konusunda sorgulama yapan Akansoy, Rum lideri temkinli bir pozisyonda izlediklerini belirtti. Ne egemen eşitlik, ne de nüfus çoğunluğunun hakimiyetini ortaya koyacak bir düzenlemeyi kabul ettiklerini aktaran Akansoy, “Kıbrıs’ta varılacak bir çözümün siyasi eşitlik temelinde ve tek egemenlik ekseninde oluşturulması gerekmektedir” dedi.
-“AB Kıbrıslı Türklerle daha yakın ilişki kurmalıdır”
Avrupa Birliği’nin Kıbrıslı Türklerle olan ilişkilerine de konuşması esnasında değinen Akansoy, bu ilişkinin 2004 sonrası doğan bir hak olduğunu ve unutulmaması gerektiğini belirtti ve AB’yi Kıbrıslı Türklerle daha yakın ilişki kurmaya davet etti. Kıbrıs adasının bir bütün olarak AB toprağı olduğunu anımsatan Asım Akansoy, Kıbrıslı Türklerin AB müktesebatından yararlanmamasından doğan çok ciddi sosyal ekonomik ve siyasal anomaliler olduğunu ifade etti. Akansoy, bunun giderilmesi gerektiğini, bu noktada sorumluluğun AB’de olduğunu ve AB’nin bu sorumluluktan kaçmaması gerektiğini söyledi. Doğrudan Ticaret Tüzüğü’nün Kıbrıslı Türklerin gelişmesi açısından önemine değinen Akansoy, Mağusa Limanı’ndan AB ülkelerine vergisiz ve gümrüksüz ihracatın ülkede ekonomik gelişme açısından önemli bir gelişme olduğunu kaydetti.
-“AB’nin rolü müzakere masasını destekleyen bir unsur olmalı”
Müzakere sürecine yönelik son zamanlarda tartışılan bir konuya da açıklık getiren Akansoy, Avrupa Birliği’nin adanın birleştirilmesine rolü olduğunu ancak müzakere masasının bir parçası olmadığını belirtti. AB’nin müzakere masasını destekleyen bir unsur olarak yan masada oturduğunu ifade eden Akansoy, bugün için AB’den beklentilerin müzakereci rolü oynamak değil, müzakerelerde olumlu sonuç çıkmasını sağlayacak sosyal, ekonomik ve siyasal ilişkilerin, yatırımların ve sosyal iklimlerin oluşturulması olduğunu sözlerine ekledi.