KIBRIS

Akdeniz’deki deniz yetki alanları, Kıbrıs ve Türkiye’nin tezleri ele alındı

Akdeniz’deki deniz yetki alanları, Kıbrıs ve Türkiye’nin tezleri ele alındı

Akdeniz’deki deniz yetki alanları, Kıbrıs ve Türkiye’nin tezleri ele alındı Türk Deniz Kuvvetleri Kurmay Başkanı Koramiral Yalçın Payal, Akdeniz’de deniz yetki alanları belirlenmesinde Türkiye’yi dışarıda tutacak girişimlerin “kabul edilemez” olduğunu belirtirken ayrıca müttefiklerin Kıbrıs’ta barışçıl durumu riske atacak girişimlerin bir parçası olmaması gerektiğini söyledi.

İtalya merkezli düşünce kuruluşu Uluslararası Siyasi Çalışmalar Enstitüsünün (ISPI), İtalya Dışişleri Bakanlığının katkılarıyla bu yıl Roma’da 10’uncusunu düzenlediği “MED Akdeniz Diyalog Forumu”nda ilk gün panelleri dün akşam tamamlandı.

Waldorf Astoria Oteli’ndeki forumda, “Akdeniz’de Deniz Gücü: Küresel Etkiyi Şekillendirmek” başlıklı bir panel yapıldı. Panele, Koramiral Payal’ın yanı sıra İtalya Senatosu Dışişleri ve Savunma Komitesi Başkanı Senatör Stefania Craxi, NATO Askeri Komite Başkanı olarak ataması yapılan İtalyan Amiral Giuseppe Cavo Dragone ve Ürdün Üniversitesi Stratejik Araştırmalar Merkezi Direktörü Prof. Zaid Eyadat konuşmacı olarak katıldı.

Koramiral Payal, panelde yaptığı konuşmada, “Ekim 2023’te İsrail tarafından Gazze Şeridi’ne yönelik başlatılan operasyon, diğer bölgesel aktörlerin de dahil olma potansiyeliyle birlikte bölgesel güvenlik endişelerini önemli ölçüde artırmıştır. Mevcut karmaşık siyasi sorunların yanı sıra, deniz yetki alanlarının sınırlandırılmasına ilişkin anlaşmazlıklar da yeni gerilimlere neden olmuş, yeni doğal gaz rezervlerinin bulunması durumu daha da şiddetlendirmiş, bazı ülkelerin deniz yetki alanları konusunda tek taraflı girişimlerde bulunması da barışı tesis etme çabalarını sekteye uğratmıştır.” ifadelerini kullandı.

Payal, “Bölgede atılacak bütün adımlar, kıyıdaş devletlerle istişare edilerek atılmalı. Türkiye için önemli olan iki şey var: Bir; deniz yetki alanlarının adil biçimde belirlenmesi, ikincisi de Kıbrıslı Türklerin haklarının verilmesi. Çünkü Güney Kıbrıs Rum Yönetimi, bütün adayı ve Kıbrıslı Türkleri temsil etmiyor.” diye konuştu.

Türkiye’nin Doğu Akdeniz’e en uzun kıyıya sahip ülkesi olduğunu vurgulayan Payal, “Buna rağmen bazı devletler, Türkiye’nin hak ettiğinden daha az bir deniz yetki alanı almasını amaçlıyor. Türkiye’yi bölgede meşru deniz yetki alanları belirlenmesinin dışında tutacak herhangi bir girişimin kabul edilemez olduğu dikkate alınmalıdır.” dedi.

Kıbrıs’ta 50 yıldır barış olduğunu ve Kıbrıs Türk halkının kendini güvende ve eşit derecede egemen olacağı iki devletli modelden yana olduklarını belirten Koramiral Payal, “Müttefiklerimizin ve ortaklarımızın, adadaki mevcut barışçıl durumu riske atan girişimlerin bir parçası veya tarafı olmamalarını kritik bir mesele olarak görüyoruz.” dedi.

Payal, “Türkiye ile Libya arasında 2019’da yapılan deniz yetki alanlarını sınırlandırmaya yönelik mutabakat, uluslararası hukuk çerçevesinde yaptığımız ve BM’ye de bildirdiğimiz bir anlaşmadır. Bölgedeki sorunları, objektif, bilimsel, akılcı bir yaklaşımla çözebiliriz.” yorumunu yaptı.

Türkiye olarak Libya’ya çok güçlü bir savunma desteği verdiklerine işaret eden Payal, orada konuşlu Türk Deniz Gücü’nün bulunduğunu ve bunun da orada sahada gerilimi azalttığını ve dengeyi tesis ettiğini aktardı.

Akdeniz’de 2015-2016 döneminde Avrupa’ya yönelik düzensiz göçte Türk Deniz Kuvvetleri ve Türk Sahil Güvenlik unsurlarının oynadığı role dikkati çeken Koramiral Payal, “Türkiye’nin aldığı önlemler Avrupa’ya düzensiz göçün önemli ölçüde azalmasını sağladı. Yüzde 95 oranında azaldı.” değerlendirmesinde bulundu.

Karadeniz’de Rusya’nın Ukrayna ve Gürcistan’a yönelik eylemleriyle bir istikrar açığı çıktığını anlatan Payal, “Türkiye bu iki ülkenin toprak bütünlüğünü savunuyor.” dedi.

Payal, Montrö Boğazlar Sözleşmesi’nin Karadeniz’de askeri gerginliğin tırmanmasının önüne geçmesinde çok kritik bir rol oynadığının da altını çizdi.

 Diğer panelistlerin görüşleri

Oramiral Dragone, “Akdeniz, Husilerden kaynaklanan tehditler de dahil olmak üzere İran’ın vekalet savaşları gibi giderek karmaşıklaşan senaryolarla karşı karşıyadır.” dedi.

Dragone, ticari yük gemilerinin Kızıldeniz’deki saldırılar sebebiyle alternatif rota olarak Afrika’yı tercih etmesi sebebiyle Süveyş Kanalı trafiğinde düşüş olduğunu bunun da hem Akdeniz bölgesini hem de AB’nin ticaretini etkilediğini söyledi.

Dragone, Akdeniz’de, özellikle ortak tatbikatların, kapasite artışı, organize suç, insan kaçakçılığı ve terörle mücadele alanındaki İtalyan-Türk işbirliğinin ilişkileri güçlendirdiğini kaydetti.

Senatör Craxi, Akdeniz’in bugünkü sorunlarını ele almak için kısa vadeli hükümet eylemlerinin yerine uzun vadeli stratejilere ihtiyaç olduğunu belirtti.

Craxi, “Akdeniz, kritik bir kavşakta. Ya tüm dünya için yeni bir cephe olacak ya da barışçıl bir şekilde kalmaya devam edecek. Akdeniz’de krizleri idare edebilmek bizim için esastır.” diye konuştu.

Prof. Eyadat da Akdeniz’in Afrika, Avrupa ve Orta Doğu’yu bir araya getirmesi açısından önem taşıdığını, bu nedenle Avrupa Birliği, Çin ve ABD’nin çıkarları olduğunu söyledi.

Eyadat, “Deniz gücüyle bölgenin geleceğini şekillendirebilecek bölgesel tek bir güç var, o da Türkiye. Sonra askeri kapasitesini genişleten Mısır ve Afrika’daki önemli deniz gücü olarak Cezayir geliyor. Denizin diğer tarafında ise Fransa halen en büyük deniz gücü olarak yer almaya devam ediyor.” dedi.