Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, şehitlerin, Kıbrıs Türk halkı Kıbrıs’ta ilelebet var olsun, azınlık olmasın, özgür ve özgün kimliğiyle başı dik onurlu yaşayabilsin diye can verdiğini belirterek, Atatürk ilkelerini içselleştirmiş, demokratik, laik bir yapıda ve uluslararası hukukun içinde, sosyal adaletin hüküm sürdüğü, kendi kendine yeten, kendi kendini yöneten, irade sahibi bir toplum yapısı kurmanın hem şehitlere hem de gelecek kuşaklara borçları olduğunu vurguladı.
Cumhurbaşkanı Akıncı, Kıbrıs sorununun çözümsüzlüğünün kendilerini daha iyi bir noktaya götürmediğine, sorunun çözümsüz kalmasının başka yeni sorunların da birikmesini gündeme getirdiğine dikkat çekerek, tüm tarafların meşru hak ve menfaatlerini gözetecek bir çözüm için uğraşmaya, irade ve kararlılık sergilemeye devam etmek zorunda olduklarını söyledi.
Akıncı, savaşların acısının büyük olduğunu, bunu en çok da yaşayanların bildiğini ifade ederek “Bu nedenle adamızda, bölgemizde ve dünyamızda barış ve huzur içinde yeni bir gelecek inşası için her birimizin üzerimize düşeni yapması gerekiyor. Bu güzel ada her iki topluma da yeter” dedi.
Bölgedeki kaynaklar adil ölçüler içerisinde ve paylaşımcı bir anlayışla ele alınırsa, bölge barışına ve istikrarına katkıda bulunacağını ifade eden Cumhurbaşkanı Akıncı, “İnsanlık kaynaklarını, birbirini tüketmek için değil, birlikte üretmek ve adil bölüşmek için kullanırsa bundan herkes kazançlı çıkar. Bunları yaşama geçirmek çok zor biliyorum. Ancak, iyi bir yola koyulmak için hiçbir zaman geç değildir” dedi.
Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, Lefkoşa’da Dr. Küçük Bulvarı’ndaki törende konuştu.
“HAREKAT ENOSİS’İ ENGELLEDİ VE İLK KEZ İKİ KESİMLİ BİR ALTYAPININ TEMELLERİNİ ATTI”
Konuşmasına Kıbrıs tarihinin önemli bir dönüm noktasının 46. yılında halkı sevgi ve saygıyla selamlayarak başlayan Cumhurbaşkanı Akıncı, 46 yıl önce bugün Türk Silahlı Kuvvetleri’nin Kıbrıslı Türk Mücahitlerle birlikte gerçekleştirdikleri askeri harekatın Enosis’i engellediğini ve ilk kez iki kesimli, eşitlik ve güvenlik içinde yaşanabilecek yeni bir altyapının temellerini attığını söyledi.
20 Temmuz 1974’te yaşananları değerlendirirken o günün konjonktürünü ve 5 gün öncesinde 15 Temmuz’da yaşananları görmezden gelmenin mümkün olmadığını kaydeden Akıncı, 15 Temmuz’da Yunanistan’da işbaşında bulunan Faşist Albaylar Cuntası’nın, Kıbrıs’taki iş birlikçileriyle birlikte düzenledikleri darbeyle önce Rum toplumunu tahakküm altına almayı, ardından da Kıbrıslı Türkleri saf dışı bırakarak, adayı Yunanistan’a bağlamayı hedeflediklerini anlattı.
Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, “20 Temmuz’da, Birleşik Krallık Hükümeti’nin kabul etmemiş olması nedeniyle Türkiye’nin tek başına gerçekleştirmek zorunda kaldığı askeri harekat, adamızın Enosis ile Yunanistan’a bağlanmasını engellemiştir” dedi.
Harekatın açıklanmış amacının, Kıbrıs Türk halkının güvenliğinin yanı sıra Kıbrıs’ın bağımsızlığının korunmasını da içerdiğini; Kıbrıs’ta yıkılmış bulunan uluslararası anlaşmalarla kurulmuş anayasal düzenin yeniden ihya edilmesini öngördüğünü vurgulayan Akıncı, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“BİZDEN KAYNAKLANMAYAN NEDENLERLE SONUÇLANMADI”
“Kuşkusuz, oluşan yeni koşulları da dikkate alarak yeni düzenleme, en akılcı ve tüm tarafların yararına olacak şekilde iki kesimli, siyasi eşitlik zemininde bir federal yapılanma olabilirdi.
Nitekim yıllarca bunun için uğraş verildi. Yakın tarihimizde çözüme çok yaklaşıldığı zamanlarımız da oldu. Ancak bizden kaynaklanmayan nedenlerle sonuca ulaşılamadı. 2004 referandumunda Rum tarafının ret oyu Annan Planı’nı engellemiş, 2017’de ise Crans Montana’da sergilenen maksimalist tavırlar nedeniyle bir sonuç alınamamıştır.”
“ÇÖZÜMSÜZLÜK BİZİ DAHA İYİ BİR NOKTAYA GÖTÜRMÜYOR, YENİ SORUNLAR BİRİKİYOR”
Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, son üç yılın müzakeresiz geçtiğine işaret ederek “Ne var ki her zaman söylediğim gibi, sorunun olduğu yerde, çözüm arayışlarının da süreceği bilinen bir gerçektir. Kıbrıs sorununun çözümsüzlüğü bizi daha iyi bir noktaya götürmüyor; sorunun çözümsüz kalması başka yeni sorunların da birikmesini gündeme getiriyor” vurgusunda bulundu.
Tüm tarafların meşru hak ve menfaatlerini gözetecek bir çözüm için uğraşmaya, irade ve kararlılık sergilemeye devam etmek zorunda olduklarını ifade eden Akıncı, şöyle devam etti:
“Sadece Kıbrıs Türk halkı olarak bizler değil, başta Kıbrıs Rum tarafı olmak üzere tüm ilgili taraflar Kıbrıs’ta barış, huzur ve istikrar için yardımcı olmalıdır. Bunun olmadığı yerde adamızın bölünmüşlüğünün daha da pekişeceği aşikardır.
Akıp gitmekte olan zamanın buna hizmet ettiğini, yine başta Rum tarafı olmak üzere Kıbrıs’ta çözüm istediğini söyleyen herkesin görmesi gerekmektedir.”
VİRÜS SALGINI… “TEDBİRİ ELDEN BIRAKMAMAK GEREK”
Cumhurbaşkanı Akıncı, 20 Temmuz Barış ve Özgürlük Bayramı törenindeki konuşmasında, koronavirüs salgınına da değindi.
Dünyayı kasıp kavuran ölümcül bir virüsün yol açtığı büyük bir salgınla karşı karşıya bulunulduğunu, gelinen noktada dünyada artık her gün 200 bin kişiden fazla yeni vaka ve 5 binden fazla ölümle yüz yüze olunduğunu kaydeden Cumhurbaşkanı Akıncı, Kıbrıs’ın her iki tarafında durum bugün itibarıyla kontrol altında görünmekle birlikte uzmanların ortak uyarısıyla tedbiri elden bırakmamak gerektiğini vurguladı.
Covid 19’un insanlığın ilk kez tanıştığı bir virüs olduğu için salgına karşı bir yandan mücadele edilirken bir yandan da yeni şeyler öğrenildiğine işaret eden Akıncı, şöyle konuştu:
“EN PAHALI SİLAHLARI ÜRETEN ÜLKELER BİLE ÇARESİZ KALDI”
“Her yönüyle zor bir uğraş sürdürülüyor; ancak en genel anlamda bu salgının bize öğrettikleri arasında, daha iyi bir dünya ve daha güzel bir gelecek hedefini gerçekleştirebilmek açısından öncelik verilmesi gereken temel ilkeler de vardır.
Dünyanın en pahalı, en sofistike silahlarını üreten ülkelerin bile gözle görülmeyen küçücük bir virüs karşısında ne kadar çaresiz kaldıklarını hep birlikte gözlemledik.
İnsanlığın kaynaklarını daha çok silahlanma yerine, bilime, eğitime ve araştırmaya ayırmasının ne kadar önemli olduğunu yeniden anımsadık.
Bu dönemde bireycilik, bencillik yerine toplumsal dayanışmanın, toplumlar arası yardımlaşmanın, ülkeler arası iş birliğinin büyük değerini yeniden keşfettik.
Bu çerçevede Türkiye Cumhuriyeti’nin sadece Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne değil, dünya üzerinde birçok ülkeye yaptığı cömert tıbbi yardımlardan söz etmeden geçmek mümkün değildir.
TÜRKİYE VE AB’YE TEŞEKKÜR… “EN BÜYÜK ÖZVERİYİ SAĞLIK ÇALIŞANLARI ORTAYA KOYDU”
Bu vesileyle Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne Kıbrıs Türk halkı adına teşekkürü borç bilirim. Aynı şekilde, Avrupa Birliği’ne yardımları dolayısıyla ve salgın dönemindeki gayretli çalışmalarıyla öne çıkan birçok yurttaşımız ve kuruluşumuza da takdirlerimi sunmak isterim. Kuşkusuz en büyük özveriyi canla başla çalışan sağlık çalışanlarımız ortaya koymuşlardır. Onların gayretleri ve toplumumuzun büyük oranda tedbirlere uyması en azından bugüne kadar, salgının kontrol altında tutulmasına ciddi katkı yapmıştır. Bundan böyle de aynı şekilde devam etmek, bir yandan da sıklıkla ifade edilen eksikliklerimizin de giderilmesini sağlamak şarttır.”
“ESNAF VE KÜÇÜK İŞLETMELERE DEVLET YARDIM ELİ UZATMALI”
Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, ekonomik anlamda tam bir dar boğazda bulunan başta küçük esnaf ve diğer işletmelere de devletin yardım elinin uzanmasının ivediliğinin ortada olduğunu vurguladı.
ŞEHİTLER… “46 YIL SONRA GERÇEK MEZARINA KAVUŞTU”
Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, kayıp şehitlerle ilgili çalışmalara da değindiği konuşmasında, geçtiğimiz cuma Tekke Bahçesi Şehitliği’nde 20 Temmuz 1974 şehitlerinden Selim Mustafa Mavili’nin 46 yıl sonra gerçek mezarına kavuştuğunu, yıllarca adının yazılı olduğu ama gerçekte boş olan mezarına defnedildiğini hatırlattı.
“Kederli aile yakınlarının acısı sanki şehadet o gün gerçekleşmişçesine taptazeydi. Bu duyguyu anlarız elbette ama istesek de onlar gibi hissedemeyiz” diyen Akıncı, Tekke Bahçesi’ndeki kazılar ve sonuçlarıyla ilgili şu bilgileri verdi:
“1974 Temmuzunun koşullarında toplu gömüldüklerini sonradan anladığımız, 20 Temmuz’un ilk şehidi Ecvet Yusuf, Şehit Ali Arabacı, Şehit Ali Kırma, Şehit Kadri Mehmet, Şehit Yücel Ahmet Dereli ve Şehit Selim Mustafa Mavili artık isimlerine düzenlenmiş mezarlarında ebedi istirahatgâhlarında bulunuyorlar. Aynı şekilde 24 şehidimiz daha Tekke Bahçesi kazılarında kimliklendirilip ebedi istirahatgâhlarına defnedilmişlerdir.
“BANA MANEVİ HUZUR VERDİ”
Cumhurbaşkanlığı olarak aldığımız inisiyatif ve bize bağlı olarak çalışan Kayıp Şahıslar Komitesi’nin Kıbrıslı Türk kanadının gayretleri ile 1963 yılından beri aranan Küçük Kaymaklı Şehidimiz Hüseyin Ruso’nun Tekke Bahçesi Şehitliği’nde bulunması ve aynı şekilde 1974’ten beri aradığımız Şehit İbrahim Latif’in Ortaköy Şehitliği’ndeki kazılarla bulunmuş olması, bu son dönemde Cumhurbaşkanı olarak bana büyük bir manevi huzur vermiştir.
Yıllardır sevdiklerinin hiç olmazsa kalıntılarına ulaşabilmek adına çırpınan kederli şehit ailelerimizin bir nebze olsun teselli bulabilmeleri için uğraş veren ve bu sonuca ulaşmamıza yardımcı olan çalışanlarımıza ve diğer tüm emek verenlere, böylesi bir günde teşekkür etmeyi, yaptıklarının ne kadar değerli olduğunun altını çizmeyi görev biliyorum.”
“NİCE ŞEHİTLERİMİZ BU ADADA KIBRIS TÜRK HALKI İLELEBET VAR OLSUN DİYE CANLARINI VERDİLER”
Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı konuşmasında, şehitlerle ilgili “Adını verdiğimiz ve veremediğimiz daha nice şehitlerimiz bu adada Kıbrıs Türk halkı ilelebet var olsun diye canlarını verdiler. Bu topraklarda Kıbrıslı Türkler olarak bir azınlık olmayalım, kendi özgür ve özgün kimliğimiz ile başı dik onurlu insanla olarak yaşayabilelim diye fedakarlıkların en büyüğünü yaptılar” ifadelerini kullandı.
“GELECEK KUŞAKLARA VE ŞEHİTLERE BORCUMUZ…”
Şehitlerin, Atatürk ilkelerini içselleştirmiş, demokratik, laik bir yapıda ve uluslararası hukukun içinde, sosyal adaletin hüküm sürdüğü, kendi kendine yeten, kendi kendini yöneten, irade sahibi bir toplum olarak yaşayabilmeleri için can verdiğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Akıncı, böylesi bir toplumsal yapıyı kurmanın sadece gelecek kuşaklara karşı değil aynı zamanda gencecik yaşta yaşamını feda eden şehitlere karşı da borçları olduğuna dikkat çekti.
“BU GÜZEL ADA HER İKİ TOPLUMA DA YETER”
Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, “Savaşların acıları büyüktür; bunu en çok da yaşayanlar bilir. Bu nedenle adamızda, bölgemizde ve Dünyamızda barış ve huzur içinde yeni bir gelecek inşası için her birimizin üzerimize düşeni yapması gerekiyor. Bu güzel ada her iki topluma da yeter” diye konuştu.
“KAYNAKLAR, BİRBİRİNİ TÜKETMEK İÇİN DEĞİL BİRLİKTE ÜRETMEK VE ADİL BÖLÜŞÜM İÇİN…”
Bölgedeki kaynaklar adil ölçüler içerisinde ve paylaşımcı bir anlayışla ele alınırsa, bölge barışına ve istikrarına katkıda bulunacağını ifade eden Cumhurbaşkanı Akıncı, “İnsanlık kaynaklarını, birbirini tüketmek için değil, birlikte üretmek ve adil bölüşmek için kullanırsa bundan herkes kazançlı çıkar. Bunları yaşama geçirmek çok zor biliyorum. Ancak, iyi bir yola koyulmak için hiçbir zaman geç değildir” dedi.
Büyük önder Mustafa Kemal Atatürk’ün “Yurtta Barış, Dünyada Barış” ilkesinin yollarını aydınlatmaya devam edeceğini vurgulayan Akıncı, halkın Barış ve Özgürlük Bayramı’nı kutladı, bu uğurda canlarını veren aziz şehitleri ve gazileri saygıyla andı.