Ülkede zeytin hasadı başladı, yağ değirmenleri açıldı.
“Bu sene ağaçlar boş” diyen üreticiler de var, “Zeytinlerin dalları yükten kırılıyor” diyen üreticiler de. Uzmanlara göre bu yıl ne iyi ne de kötü ancak rekolteyle ilgili tahmin yapmak için henüz erken.
Kuraklıktan nasibini alan Orta Mesarya’da bu yıl zeytin az. Güzelyurt-Lefke ile İskele-Karpaz bölgelerinde durum daha iyi.
“Zeytin olsa bir dert, olmasa başka dert” diyen Güzelyurtlu-Lefkeli üreticiler, ürünlerinin ellerinde kalmasından, fiyatların ucuzluğundan şikayetçi. Gündemlerindeyse zeytinlerini sökme var. İskeleli-Karpazlı üreticilerse Büyükkonuk’ta kurulan kooperatiften umutlu. Bununla birlkte dönümlerce yeni zeytin fidanı dikenler de dikkat çekiyor.
Sulanan, budanan, bakımı yapılan ağaçlardan daha iyi verim alındığını ifade eden üreticiler, girdi ve hasat maliyetlerinin yüksekliğine dikkat çekerek teşviklerle ilgili düzenleme istedi. Zeytinin hak ettiği değeri görmesini talep eden üreticiler ithal zeytin ve zeytinyağının da pazar paylarını etkilediğini söyledi.
Değirmen/fabrika sahipleri de sıkıntılı. Pandeminin iç piyasadaki tüketim dengeleriyle birlikte zeytin ve zeytinyağı sektörünü de etkilediğini, pazar sorununun bu nedenle büyüdüğü ifade eden işletme sahipleri Tarım Bakanlığı’nın girişimleriyle bu yıl gerçekleşen zeytinyağı ihracatının sektörü bir nebze olsun rahatlattığını söyledi.
Zeytinyağıyla ilgili dile getirilen bir başka sorunsa piyasadaki kalitesiz yağlar. Etiketteki içerikle satılan yağın içeriğinin çoğu zaman aynı olmadığını belirten fabrika sahipleri hileli yağlarla ilgili denetimlerin artırılmasını talep etti.
Zeytin ve zeytinyağı konusunda atılan bazı önemli adımlar da var. Zeytinyağının pestisit analizlerinin Devlet Laboratuvarında yapılabilmesi, zeytinin de Genel Tarım Sigortası Fonu kapsamında alınması için çalışma başlatıldığı açıklandı. Tarım Bakanlığı’nın girişimleriyle de bu yıl 85 ton zeytinyağı ihraç edildi.
UZMANLARDAN VE ÜRETİCİLERDEN TAK’A DEĞERLENDİRME
Ziraat mühendisleri, zeytin üreticileri, zeytin ve zeytinyağıyla ilgili işletmesi olanlar bu yılki üretim sezonunu Türk Ajansı Kıbrıs’a (TAK) değerlendirdi. Genel Tarım Sigortası Fonu Müdürü İpek Kızılduman da Tarım Bakanlığı’nın bu alandaki verilerini paylaştı.
KIZILDUMAN: “TARIM SİGORTASI’NA KAYITLI BİN 940 ZEYTİN ÜRETİCİ VAR”
Genel Tarım Sigortası Fonu Müdürü Kızılduman, KKTC’de 10 bin 826 dönümlük alanda zeytin ekili olduğunu, Tarım Sigortası’na kayıtlı bin 940 zeytin üretici bulunduğunu kaydetti.
Kızılduman, zeytin üreticisine dönüm başına 150 TL Doğrudan Gelir Desteği verildiğini, destekten yararlanılabilmesi için bir dönümde en az 12 zeytin olması gerektiğini ifade etti.
Zeytin için verilen Doğrudan Gelir Desteğinin her yılın sonunda ödendiğini belirten İpek Kızılduman, zeytinin dönümüne 11 TL’lik mazot desteği verildiğini de söyledi. Kızılduman, zeytinin Genel Tarım Sigortası Fonu kapsamında olmadığını ancak alınması için çalışma yapıldığını da açıkladı.
Bürokratik engellerin aşıldığını, bu yıl zeytinyağının yurtdışına ihraç edildiğini belirten Kızılduman, bugüne kadar 85 ton zeytinyağının ihraç edildiğini, yağın büyük oranının Türkiye’ye, az miktarının da İngiltere’ye gönderildiğini kaydetti. Kızılduman, ihracatçıya kilo başına 5 TL destek verildiğini de söyledi.
ULUÇAM: “BU YIL NE ÇOK KÖTÜ NE DE ÇOK İYİ”
Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı Erkut Uluçam ile Tarımsal Araştırma Enstitüsü’nde görev yapan Ziraat Yüksek Mühendisi Hüseyin Karanfiloğlu da zeytinle ilgili değerlendirmede bulundu.
Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı Uluçam, zeytindeki verimin bölgelere göre değiştiğini ifade ederek, “Orta Mesarya’ya bu yıl az yağış düştü. Sulanmayan ağaçlarda yeterli ürün yok. Güzelyurt, Lefke, Karpaz bölgelerinde bakımlı ağaçlarda verim iyi. Bu yıl ne çok kötü ne de çok iyi” şeklinde konuştu.
Bazı vatandaşların yağlarını çıkarmaya bile başladığını söyleyen Uluçam, erken çıkan yağın daha kaliteli olduğunu ancak çoğu üreticinin yağ çıkarmak için beklemeyi tercih ettiğini belirtti. Uluçam, beklemenin zeytinde yağlanmayı arttığını ancak bunun yağın kalitesini düşürdüğünü söyledi.
Sulanan zeytinlerin 3-4 yılda ürün verebileceğini, ağaç sulanmazsa sürenin 7-8 yıla kadar uzayabileceğini belirten Uluçam, “Ülkede sofralık zeytin üretimi yetersiz. Yatırım yapan birkaç firma var ama bu firmaların Türkiye’deki firmalarla rekabet edebilmesi önemli. Türkiye’den gelen sofralık zeytine fon uygulanır, ülkedeki üretici de desteklenirse zeytin üretiminin artacağına inanıyorum” şeklinde konuştu.
Geçtiğimiz yılki rekolteyi de değerlendiren Erkut Uluçam, “Yağışların yeterli olması özellikle önceki yıl ihtiyacımızdan fazla zeytinyağının orta çıkmasına neden oldu. Pandemi nedeniyle oteller kapalıydı, üniversitelerde öğrenci yoktu. İç piyasada yağa talep olmadı” dedi.
Uluçam, Tarım Bakanlığı’nın zeytinyağı ihracatı için üreticiye prim ve izin verdiğini de anımsattı.
“ZEYTİNYAĞININ PESTİSİT ANALİZİ İÇİN ADIM ATILDI”
Zeytin sineğine karşı kullanılan ilaçlarla ilgili soruyu da yanıtlayan Uluçam, “İlaç kullanmazsa zeytinyağının ve zeytinin kalitesi düşer…ilacı dozajında kullanılırsa sorun olmaz…birçok üretici bu konuda bilinçli…” dedi.
Zeytinyağının pestisit analizlerinin Devlet Laboratuvarında yapılabilmesi için çalışma başlatıldığını da kaydeden Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı Erkut Uluçam, çalışmaların tamamlanmasıyla sonuçların diğerleri gibi kamuoyuyla paylaşılacağını söyledi.
KARANFİLOĞLU: “KURAKLIK, TOZ VE AŞIRI YAĞMUR ZEYTİNLERİ ETKİLİYOR…”
Tarımsal Araştırma Enstitüsü’nde görev yapan Ziraat Yüksek Mühendisi Hüseyin Karanfiloğlu, zeytin ağaçlarındaki verimin yüzde 80’inin yağışlarla ilgili olduğunu belirterek, kuraklığın zeytinleri de etkilediğini kaydetti.
Karanfiloğlu, toz zerrecikleri ile aşırı yağmurun da zeytin çiçeğinin döllenmesini olumsuz etkilediğini ifade etti.
Zeytinden her yıl ürün alınabilmesi için ağacın meyve sürgünü oluşturması gerektiğini belirten Karanfiloğlu, “Kurak yıllarda ovalardaki ağaçlar bu sürgünü oluşturamıyor, zeytinlerden düzenli verim alınamıyor” dedi.
2010 ile 2019 yıllarının bereketli geçtiğini anımsatan Karanfiloğlu, 2010’da yaklaşık 10 bin ton, 2019’da 15 bin ton zeytin elde edildiğini, KKTC tarihinde kayıtlara geçen en yüksek zeytin rekoltesinin 15 bin tonla 2019’a ait olduğunu söyledi.
Karanfiloğlu, bu yılla ilgili rekolte değerlendirmesi yapmak için henüz erken olduğunu da ifade etti.
Zeytin tüketimin arttığını, bunun da beraberinde talebi getirdiğini ifade eden Karanfiloğlu, son dönemde modern bahçeler oluşturulduğuna dikkat çekti.
“KAYITLI 600 BİN ZEYTİN AĞACIMIZ VAR…EN FAZLA ZEYTİN İSKELE BÖLGESİNDE…EN FAZLA VERİM AĞAÇLARIN AZ OLDUĞU GÜZELYURT-LEFKE’DEN”
KKTC’de kayıtlı 600 bin zeytin olduğunu da belirten Ziraat Yüksek Mühendisi Hüseyin Karanfiloğlu, ağaçların bölgelerdeki dağılımıyla ilgili çalışma yaptıklarından söz etti.
En fazla zeytin ağacının İskele bölgesinde, en az zeytin ağacının da Güzleyurt-Lefke bölgesinde olduğunu ifade eden Karanfiloğlu, ağaçlardaki verim oranıyla ilgili de bilgi verdi.
“Güzelyurt-Lefke en az ağaca sahip olmasına rağmen ağaç başı en yüksek verimin alındığı bölgedir” diyen Hüseyin Karanfiloğlu, “Bölgede damla sulama sistemi var. Zeytinlerdeki verim suya bağlı” şeklinde konuştu.
MESARYALI ÜRETİCİLERİN GENELİ BU SENEKİ VERİMDEN MEMNUN DEĞİL
Beyköylü üretici Hasan Gürkut, zeytinlerdeki verimin bu sene iyi olmadığını kaydetti. Yağmur yağacak diye ümit ettiklerini ve sulama yapmadıklarını belirten Gürkut, “Geçtiğimiz sene 80 kök zeytini topla topla bitiremedik. Bu sene ağaçlar çiçeklenmesine rağmen zeytin olmadı. 1970’lerden bu yana ilk defa böyle bir durumla karşılaştım” şeklinde konuştu.
Mesarya’daki kuraklığa da işaret eden Gürkut, arpaların çimlenmediğini, toprağın altında kaldığını söyledi.
Tarlasında su olanların, zeytinlerine bakanların ağaçlardan verim aldığını ifade eden Gürkut, gelecek sene için şimdiden zeytinleri sulamaya başladıklarını belirtti.
Cihangirli zeytin üreticisi Mehmet Reis ise, “Bu sene zeytin çok az. Çiçekler tutmadı. 5-6 zeytinimin üzerinde anca var. Geçen sene de çok iyi değildi ama bu sene gerçekten kötü. Çoğu zeytin boş. Sulanan ağaçlarda bile zeytin yok” dedi.
Minareliköylü zeytin üreticisi Arif Okçu, damla sulamayla zeytinde verim sağladıklarını ifade etti. 3-4 yıl önce damla sulamaya geçtiklerini kaydeden Okçu, köy kooperatifine ait kuyu aracılığıyla geçtiğimiz senenin Aralık ayından beri sulama yaptıklarını söyleyerek, “Bu sene zeytinlerim iyi” şeklinde konuştu.
Cihangirli üretici Öncay Reis ise, bu sene rekoltenin haddinden fazla düşük olduğunu belirtti. Damla sulama yapsalar da yine beklenen verimi alamadıklarını ifade eden Reis, “Su versek de ağaçlar yağmur istiyor. Aşırı sıcak ve toz da zeytindeki verimi etkiledi. Bizim bölge zeytin açısından iyi. Zeytinimiz yerli ve kaliteli…Uğraşıyoruz, bakıyoruz ama 3-4 yıldır istediğimiz verimi alamıyoruz” şeklinde konuştu.
Üreticinin en büyük sorunun pazarlamayla ilgili olduğunu belirten, girdi maliyetlerinin yüksek zeytin ve zeytinyağı fiyatının düşük olduğunu kaydeden Reis, ithal zeytin ve zeytinyağlarının da pazarlamayı etkilediğini söyledi.
Öncay Reis, “Zeytin zahmetli ama güzel bir uğraş. Ne yazık ki hak ettiği değeri görmüyor…” dedi.
GÜZELYURTLU-LEFKELİ ÜRETİCİLER MUTSUZ… “GEÇEN SENE SATTIĞIMIZ YAĞIN PARASINI BİLE ALAMADIK”
Doğancılı üretici Hasan Nurdal, bu yıl zeytinlerin güzel olduğunu ifade ederek, “Damla sulamayı, gübrelemeyi iyi yaptık. Ürünler güzel oldu ama arayan soran yok. Elimde 30 ton zeytin var. Satışlar nasıl olacak bilmiyoruz. Tünelin ucu yine karanlık gibi. Zeytin güzel iş ama değerini bilen yok…” şeklinde konuştu.
Tarım Bakanlığı’nın zeytin üreticisini yalnız bıraktığını da savunan Nurdal, “Çoğu üretici zeytinlerini sökmeye başladı. Ben de zeytinlerimi sökmeyi düşünüyorum” dedi.
Yağın üreticinin elinden ucuza alındığını, parasının da geç ödendiğini söyleyen Hasan Nurdal, “Geçen yıl sattığımız yağın parasını daha alamadık. Değirmencilere işlerik… Durumumuz bu…” şeklinde konuştu.
Nurdal, Türkiye’den ithal edilen zeytinin ve zeytinyağının kalitesini de eleştirdi.
Aydınköy- Güneşköy’de üretim yapan Şenol Esnaf, bu sene rekoltenin düşük olduğunu söyledi. Esnaf, “Kuraklık, sıcaklar verimi etkiledi. Güzel bir yıl beklerdik ama olmadı…” dedi.
Ürünlerini pazarlamasında, sattıkları ürünlerin karşılığını almada sorun yaşadıklarını belirten Esnaf, “500 ağacım var, 500’ünü de sökmeyi düşünürüm. Türkiye’den gelen su Güzelyurt’a verilse narenciyeye döneceğim ama şu an kullandığımız suyun tuz oranıyla narenciyeye dönmek mümkün değil” şeklinde konuştu.
Lefkeli üretici Hasan Altan Öksüz, bölgedeki zeytin rekoltesinin yüksek, fiyatlarınsa yine düşük olduğunu söyledi.
“Birkaç değirmencinin inisiyatifine kaldık” diyen Öksüz, her yıl yaklaşık 40 tonun üzerinde zeytin topladığını belirtti.
Zeytinin üreticiye para kazandırmadığını söyleyen Öksüz, “50 yaşındayım, zeytinden kar edenini, araba alanını, çocuk okutanını duymadım. Madem bu işten para kazanmayacağız devlet bizi ağaçlarımızı sökmeye teşvik etsin” şeklinde konuştu.
Zeytinin girdi ve hasat maliyetlerinin yüksek olduğunu da belirten Öksüz, “Sektör yanlış insanların elinde” dedi.
Rekoltenin fazla olmasının üreticiye dert olduğunu da kaydeden Hasan Altan Öksüz, “Zeytin fazla olmasa zarar etmeyecektik, olanı satacak, işçiyi ödeyecektik…Fazla olunca para değirmenciye gidiyor. Yağı çıkaracağız ucuza alırlar diye depolara koyup 2 yıl bekleteceğiz, günün sonunda eski diye yarı fiyatına yine değirmenciye vereceğiz. Başka ülkede zeytin altınken bizim ülke değersiz bir ürün…Zeytinin bu ülkede geleceği yok” ifadelerini kullandı.
İSKELELİ-KARPAZLI ÜRETİCİLER BÜYÜKKONUK’TAKİ KOOPERATİFTEN UMUTLU… “BİR NEBZE OLSUN RAHATLADIK…”
Büyükkonuk Zeytin Üreticileri Tarım Kooperatifi Başkanı Mustafa Hasek de TAK’a açıklamalarda bulunarak hem kooperatifin çalışmalarıyla ilgili bilgi verdi hem de sezonu değerlendirdi.
Hasek,“Bu sene bölgedeki verim ne çok iyi ne de çok kötü” dedi.
Uzun çalışmalar sonucu 2017’de Büyükkonuk’ta kurdukları kooperatifin 170 civarında üyesi olduğunu, 260 bin Euro’luk Avrupa Birliği projesini yürüttüklerini belirten Hasek, bu kapsamda zeytin toplama, seçme aletleri, zeytinyağı depolama tankları alarak üreticinin kullanımına verdiklerini söyledi.
Üyeden aldıkları zeytinleri Avrupa standartlarında yağa çevirdiklerini de belirten Hasek, 2019’da 27 ton, 2020’da yaklaşık 40 ton yağ çalıştıklarını, tamamen kooperatifin girişimleriyle yurt dışına yağ ihraç ettiklerini aktardı.
Avustralya’ya bir miktar yağı deneme amaçlı gönderdiklerini ve numunelerin çok beğenildiğini kaydeden Mustafa Hasek, “Bütün zorluklara rağmen İngiltere piyasasında olmak istiyoruz. 26 yıldan sonra Mağusa limanı mührüyle İngiltere’ye 4 bin 500 litre zeytinyağı gönderdik” dedi.
Büyükonuk Belediyesi’ne ait atıl şekildeki karkası TİKA’nın katkılarıyla bünyelerine aldıklarını, burayı paketleme, şişeleme merkezi olarak kullanacaklarını söyleyen Mustafa Hasek, makinelerin bir kısmının geldiğini, bir kısmının da geleceğini kaydetti.
Bu yıl kooperatif üyelerinden zeytinyağının kilosunu 25 TL’ye alacaklarını kaydeden Hasek, “Fiyatların yeterli olmadığını farkındayız, yükselmesi için çalışıyoruz. Yağlarımız elimizden neredeyse beleşe alınıyordu, şimdi piyasada söz sahibiyiz. Üreticinin daha güçlü olması için gece gündüz çalışıyoruz” şeklinde konuştu.
Mehmetçikli üretici Mehmet Baletti ise bu yıl zeytinlerinin iyi olduğunu kaydederek, “Zeytine bakan, altını süren, budayan çapasını yapan karşılığını alacak. Zeytinler yükten kırılıyor…” dedi.
En büyük sorunlarının pazarlama olduğunu ifade eden Baletti, “Büyükonuk’taki kooperatifle bir nebze olsun rahatlama sağlandı ama yeterli değil. Geçen seneden elimde kalan bin litre yağı daha bu sene satabildim…” şeklinde konuştu.
Kaplıcalı Metin Birinci ise, hem zeytin hem de harnup üretimi yaptığını kaydederek, “Zeytini sinek vurdu, harnuplar da farelere teslim” dedi.
Zeytin gibi harnubun da milli servet olduğunu kaydeden Birinci, Tarım Bakanlığı’nın kuru tarıma verdiği teşviki harnup ve zeytin üreticisine de vermesini istedi.
“Tarlama damla sulama sistemi ve güneş enerjisi kurmak istiyorum ama imkanım yok” diyen Birinci, “Taşıma su ile ağaç suluyorum. Girdi maliyetleri yüksek, bizim ürünlerin fiyatı düşük. Zeytinyağının fiyatı Ayçiçeğin fiyatına denk. Bazen daha bile altında…” dedi.
Pazarlama sorunlarını Büyükkonuk’ta kurulan kooperatifle gidermeye çalıştıklarını ifade eden Birinci, “Çakıstes ve karayağımızı pazarlamaya çalışıyoruz. İyi bir yoldayız. İnşallah bu şekilde devam edebiliriz” şeklinde konuştu.
ZEYTİNYAĞI FABRİKASI OLANLARIN DA SORUNU PAZAR… “SEKTÖRE DESTEK ŞART”
Akçay’da faaliyet gösteren Aydın Zeytinyağı Fabrikası’nın Direktörü Durmuş Aydın, bu yıl özellikle ülkenin batısında zeytin rekoltesinin fazla olduğunu kaydederek, “Ağaçlar yüklü. Yılbaşına kadar hem sofralık zeytinde hem zeytinyağında iyi bir verim alınacak. Hükümetin bir çalışma yapması lazım. En büyük sorunumuz pazarlama. Tarımın, teşvik ve organize edilmesi şart” dedi.
Pandemi sürecinde ülkeye turist de öğrenci de gelmediğini, bunun iç piyasadaki tüketim dengelerini değiştirdiğini, pazar sorunu yarattığını kaydeden Aydın “Pandemi öncesinde ürünlerimiz bize yetmezken, pandemide ürün elimizde kaldı, stoklar şişti…Üreticinin gündeminde zeytinlerini sökme var… Bunun önlenmesi lazım. O kadar güzel, modern bahçeler var ki… sektöre destek şart” şeklinde konuştu.
Zeytinyağının tonuna 5 bin TL verilen ihracat teşvik uygulamasının fazla duyurulmadığını da savunan Aydın, bu gibi teşviklerin erken açıklanmasının, işletmelerin gerekli önlemleri alması ve zeytinyağının uygun şartlarda depolanması için önemli olduğunu belirtti.
Aydın, “Yatak altlarında, depolarda ne kadar yağ olduğunu kestirmek mümkün değil ama herkesin elinden yağ var. Firma sahipleri önünü göremediği, devlet güvencesi hissedemediği için üreticiden ürün alamıyor. Üretici de ürünü uygun şekilde stoklamadığından kalite düşüyor” dedi.
“PİYASADA ÇOK KÖTÜ KALİTEDE YAĞLAR VAR”
Sütlüce’deki Agrolea Zeytinyağı Fabrikası Direktörü Hüseyin Bıyıkoğlu, bu yıl Mesarya’da durumun kötü olduğunu belirterek, “Zeytin geçtiğimiz yıla göre daha az. Ağaçlarına bakan, sulayan, budayan, gübreleyen üretici ürün alacak ama dağdaki, ovadaki bakımsız zeytinler bu sene boş. Kuraklık nedeniyle bakımsız zeytinlerde yok senesi 2’ye çıktı” dedi.
Şu sıralar, vatandaşların gemlik ve yabancı cins zeytinleri topladığını ifade eden Bıyıkoğlu, yerli zeytinin yağ hasadına daha zaman olduğunu söyledi. Halk arasında “yağlık zeytin” olarak bilinen koroneiki zeytin cinsinin Aralık civarında toplanacağını kaydeden Bıyıkoğlu, bu türün Güney Kıbrıs’ta çok olduğunu, ülkedeyse yeni yeni ekilmeye başladığını aktardı.
Zeytinyağı konusunda da açıklamada bulunan Hüseyin Bıyıkoğlu, özellikle marketlerde ‘üstün kalite’ diye satılan zeytinyağlarının öyle olmadığını, genellikle etiketlerin ürün içeriğini yansıtmadığını söyledi.
Bu konudaki denetimin şart olduğunu ama denetimleri sadece yasayla yapmanın mümkün olmadığını ifade eden Bıyıkoğlu, “Piyasada çok kötü kalitede yağlar var. Laboratuvarlardaki test imkanlarının geliştirilmesi lazım. Sadece zeytinyağındaki asidi ölçmek yeterli değil” şeklinde konuştu.
“ELDEKİ YAĞLAR TARIM BAKANLIĞI’NIN GİRİŞİMİYLE TÜRKİYE’YE GÖNDERİLMESEYDİ BU SENE HASAT YAPILAMAYACAKTI”
Mehmetçik Zeytinyağı Fabrikası Direktörü Tevfik Kırımlı, “Karpaz bölgesinde rekolte geçtiğimiz yıla göre daha düşük” açıklamasında bulundu.
Pandemi nedeniyle ellerinde kalan iki yıllık zeytinyağının Tarım Bakanlığı’nın girişimleriyle Türkiye’ye gönderildiğini belirten Kırımlı, “Bu güzel bir destek oldu. Bu destek olmasa insanlar bu sene zeytin hasadı yapamayacak, zeytinlerin yüzde 80’i dalında kalacaktı. Teşvikle üretici de fabrika sahipleri de rahatladı” şeklinde konuştu.
Tevfik Kırımlı, zeytinyağında hile yapıldığını, merdiven altı dolum yapanlara, zeytinyağı adı altında başka karışım satanlara cezai yaptırım getirilmesi için gereğinin yapılmasını, bu alanla ilgili yasal düzenlemenin güncellenerek yürürlüğe girmesini istedi.