Trafik Kazalarını Önleme Derneği Başkanı Mehmet Zeki Avcı, yollardaki can ve mal güvenliğinin yeterliliğinin tartışmaya açılması gerektiğini söyledi.
Avcı, yollarda can ve mal güvenliğinin yeterli olmadığına işaret ederek, “yollarımızdaki can güvenliğimiz için devletin niyet ve kararlığı olmalıdır” dedi.
Avcı, Trafik Haftası etkinlikleri çerçevesinde yaptığı yazılı açıklamada, 2018 yılında 24 ölü, 1030 yaralı, 4142 kayıtlı kaza; 2019 yılında 30 ölü, 1208 yaralı, 3575 kayıtlı kaza; 2020 yılında 27 ölü, 754 yaralı, 2268 kayıtlı kazanın pandemi nedeni ile tam ve kısmi kapanma, sokağa çıkma yasaklarına, nüfusun azalmasına rağmen olduğuna işaret ederek, 2021’de ilk dört ayda dokuz kişinin yollarda hayatını kaybettiğini anımsattı.
2019 ve 2020 yıllarında meydana gelen ölümlü kazalarda 28 aşırı sürat, 8 yolun solunu tutmama, 3 de alkol neden olarak gösterilmiş olup, 20 kaza tek başına, 22 kaza çarpışma şeklinde ve 6 da yayaya çarpma olarak kayıtlara geçtiğini ifade eden Avcı, ölenlerin 33’ünün araç sürücüsü, 13’ü yolcu, 7’sinin yaya ve 4’ünün de motosiklet sürücüsü olduğuna dikkat çekti.
Avcı açıklamasında şu ifadelere yer verdi:
“Bu tablo, yollarımızın can ve mal güvenliği için yeterli olmadığını düşündürmesi gerekmektedir.
Yol güvenliğimiz bu ülkede yaşayan, ülkeye çalışmak veya gezmek için gelenleri de doğrudan etkilemektedir. Yollarımızdaki mevcut sistemde kurallara göre düzeni kurmayanlar ve kurallara uymayanlar sayesinde kurallara uyanların da hayatları tehlikededir.
Pandemi nedeni ile öğrenci, turist, çalışanların ülke içindeki sayılarının azalması, işyerlerinin kapalı olmasından dolayı yolda seyredenlerin azalması, sokağa çıkma yasakları nedeni ile yolların boşalması bile ölü sayısını etkilememiştir.
Yollarımıza baktığımızda, araçların tamamen bağımsız, devlet otoritesinden korkusuz araç sürücü sayısının dikkat çektiği izlenimi doğmaktadır.
Meskun bölgelerde insanların arasında havada uçan araçlar ve kanında 100-300 promil alkol ile gündüz vakti trafikte dolaşanların sayısındaki artış dikkat çekmektedir.
Alkol etkisi altında araç kullanmak, bilerek işlenen bir suç olup öldürmeye niyetli olarak değerlendirilmelidir, ölüme sebebiyet vermede aceleci veya dikkatsiz bir eylem olarak işlem görmesi tartışmaya açılmalıdır.”
EMNİYET KEMERİ YASASINA UYULMUYOR
Kamuoyunda yolların altyapısının yeterli olmadığının genel bir kanı olduğu halde, sürücülerin bu yollarda tehlike yaratacak, havada uçacak, şehir içlerinde duvarları yıkacak, ağaçları devirecek süratte araç kullanmalarının da bilerek işlenen suçlar kapsamında değerlendirilmesi gerektiğini vurgulayan Avcı, sekiz yıl önce yürürlüğe giren Emniyet Kemeri Yasası’na geniş bir kitle tarafından uyulmadığına dikkat çekti.
Arka koltukta emniyet kemerinin yasaya rağmen kullanılmadığını, çocukların bile ayakta seyir ettiklerini ifade eden Avcı, “Çocuğunun emniyet kemerini bağlamanın değerini bilmeyen anne babaların olması çocuğunun hayatını tehlikeye atması ile eşdeğerdir” dedi.
Yollarda yer çizgilerinin silinmiş olmasının Karayolları ve belediyelerin sorumluluğunda olduğunu belirten Avcı, gece yanmayan yol ışıklarının yaya ölümlerinde etkisi bilindiği halde yolların birkaç sebepten dolayı günlerce ışıksız bırakılmasının sorgulanması gerektiğini kaydetti.
Avcı şöyle devam etti:
“Yollarımız Türkiye Cumhuriyeti tarafında finanse edilerek birkaç yıl içerisinde çift şeritli çevre yollarının devreye girecek bilgisi yol güvenliği için değerli bir olgudur.
Çeşitli mazeretlerle bu yolların yıllarca bekletilmesi de yönetim zafiyetimizin göstergesiydi.
Kaza olgularında mahkemelerde alt yapı da birlikte yargılanmadığı, eksik ve yanlış olan altyapıda sorumluların da sorgulanmadığı sürece alt yapıdaki düzenlemelerde sorun yaşanmaya devam edileceği düşüncesi vardır.
Yol güvenliğinde sürücülerin önemli sorumluluğu yanında esas olan devletin görev ve sorumlulukları önemlidir. Yollarımızdaki can güvenliğimiz için Devletin niyet ve kararlığı olmalıdır.
Yollarımızın bakım ve onarımı için Maliye Bakanlığı, Karayolları Dairesi ve ilgili Belediyeler bütçelerinde yol güvenliğine öncelik vermelidirler. Eksikliklerinde de yargı önünde sorgulanma sistemi getirilmelidir.”
ALKOLLÜ SÜRÜŞTE 100 PROMİL ÜZERİNDEKİ SUÇLAR MAHKEMEYE SEVK EDİLMELİ
Polis denetim ve devriyelerinin etkin ve homojen olarak caydırıcı güç etkisini göstermesi gerektiğini belirten Mehmet Avcı, açıklamasında şu ifadelere yer verdi:
“Alkollü sürüşte 100 promil üzerindeki suçlar Yol ve Trafik Suçlarının Davasız Halli ve Ceza Puanı Yasasından çıkarılmalı, suç sadece para ve puan ile olay kapatılmamalı, mahkemeye sevk edilmelidir.
Ehliyetsiz sürüşlerde çocuklarımız da sürücü veya yolcu olarak canlarını kaybetmektedir, ehliyetsiz sürüşün engellenmesi isteniyorsa mahkeme sonuçlanana dek araca emare olarak el konulmalıdır.
Sürücülerde uyuşturucu testi yapılması için yıllar sonra Ulaştırma Bakanlığı tarafından hazırlanan yasa aylardır Meclis de hiçbir işlem yapılmadan bekletilmektedir. Yani uyuşturucu tesiri altında olanlar için rahat araç kullanabilme ortamı Meclis destekli devam etmektedir.
Avrupa Birliği – Kuzey Kıbrıs Yol Güvenliği Komite tarafından hazırlanan Motorlu Araçlar ve Yol Trafik (Değişiklik) Tüzüğü, Ehliyet, Sınav ve Sürüş Ehliyetleri Müfettişleri ile İlgili Usul ve Kurallar Tüzüğü, Şoför Okulları ve Eğitmenleri ile İlgili Esas ve Kıstasları Düzenleme Tüzüğü ile Sürüş Eğitim İzni ve Sürüş Ehliyetleri Sağlık Tüzüğü olarak dört tüzük 2015 yılında hazırlandı, 2017 yılında 24 ay sonra yürürlüğe girmesi için Bakanlar Kurulu kararı alındı ancak değişik gerekçelerle dört yıldır ötelenmekte ve yürürlüğe girmeleri sağlanmamıştır.
Bu nedenle yol güvenliğimizi ilgilendiren değerli önlemler ve yöntemler eksik bırakılmaktadır. Ehliyet alınırken bir müfredat yoktur, yasal bir eğitim kitabı kullanılmamaktadır. Mevcut yasal eğitim kitabı, zamana uygun düzenlemeler yapılmadığı için kullanılmamaktadır. Yeni bir kitap Ulaştırma Bakanlığında hazırlanmıştır ancak tüzükler devrede olmadığından kullanılmamaktadır.”
Şoför Okulları ve eğitmenlerin standartlarının yükseltilmesinin yapılmadığına dikkat çeken Avcı, ehliyet alınırken yazılı sınava geçilmemekte, sözlü sınavların devam ettiğini söyledi.
Sürücülerde sağlık raporu alınmadan sadece sağlam olduğuna dair bir belge verildiğini, belgeye dayanılarak herkese ehliyet verilebildiğini vurgulayan Avcı, “Profesyonel sürücülerden ise 60 yaşta sağlık raporu istenmekte ancak sorunlu hastalıkların daha önceden gelebileceği göz ardı edilmektedir” dedi.
“Araç ve ehliyet sınıflamalarının dünya ile ters düşmekte ve bizim ülkeye has olmaktadır” diyen Avcı, açıklamasında şu ifadelere yer verdi:
“Trafikle ilgili birçok ülkenin uygulamalarını bu dört tüzükle biz de bekliyoruz. Yol güvenliğimizde güncel ve önemli kararlar alan, yasa, tüzük ve altyapı gibi sorunlara çözümler üreten Trafik ve Ulaştırma Hizmetleri Komisyonu, ayda bir yasal olarak toplanmak zorunluğu yerine getirilmelidir.
Yoldaki güvenliğimizden hepimiz sorumluyuz.”