Basın Emekçileri Sendikası (Basın-Sen) tarafından Bayrak Radyo Televizyon Kurumu (BRTK) Müdürü Meryem Özkurt hakkında verilen tutukluk kararına yönelik açıklama yapıldı.
Açıklamada, “Herhangi bir meslektaşımızın yaptığı bir haber yüzünden hapse girmesini üzüntüyle karşıladığımızı belirterek, mahkemenin yasalara dayanarak aldığı kararı da saygıyla karşıladığımızı ifade etmek isteriz” denildi.
Açıklamada, “Sayın Meryem Özkurt’un kamu yayıncılığı yaptığını iddia etmesi hatalı bir yaklaşımdır. İktidarların istediği gibi at koşturduğu Bayrak Radyo Televizyon Kurumu’nun kamu yayıncılığı yapmaktan öte, iktidarların propagandasını yürütmeye programlanmış bir araç olduğu yadsınamaz bir gerçektir” ifadelerine yer verildi.
Sendika’dan yapılan açıklamada şöyle devam edildi:
“Bayrak Radyo Televizyon Kurumu, bilindiği üzere askerin de yönetiminde bulunduğu bir yapıya sahiptir. Dolayısıyla, BRT’de yayınlanan herhangi bir yayının askerin izni olmaksızın yayınlandığını düşünmek de hayalciliktir. Meryem Özkurt’un mahkemede sarf ettiği “gelen görüntünün Türkiye Cumhurbaşkanlığı üzerinden gelmesi” ifadesi ise bizler açısından üzerinde durulması gereken bir konudur. Şaibe iddialarıyla halen daha adından söz ettiren 2020 Cumhurbaşkanlığı Seçiminde yaşananlar, bugün halen daha etkisini göstermektedir. Türkiye Cumhuriyeti’nin Kıbrıs’ın kuzeyinde kurduğu tahakküm, emir-komuta zincirinin son halkası olan Meryem Özkurt’un hapse girmesine sebebiyet vermiştir. Meryem Hanım’ın verilen emri kabul etmemesi ve görevinden ayrılmayı seçmesi alabileceği bir karar alternatifi olarak karşımızda dursa da, bu yönde bir karar almayıp emri uygulamasının bu sonucu doğurduğunun farkındayız.
Seçim döneminde yasaklara uymayarak Maraş’ı sözde açan, aynı şekilde Sayın Özkurt’un bugün hapse girmesine sebep olan konunun ana aktörü ve şu an Cumhurbaşkanı olarak atanan kişi hakkında ise herhangi bir soruşturma yürütülememesi üzücüdür. Emir alanla emri verenlerin de gün yüzüne çıkması ve dokunulmazlığı bulunanların da dokunulmazlıklarının kaldırılarak, suçluluklarının ispat edilmesi halinde gereken cezanın verilmesi gerekmektedir.
Aksi halde süreç, emir-komuta zincirinin son halkasının özgürlüğünün kısıtlanması ve günah keçisi ilan edilmesinden öteye gitmeyecektir”