Bir bir eksiliyoruz…
Rüya Eyyüpoğlu….
Bizim nesilden….Ayni jenerasyondan…. Çocukluk, okul, gençlik döneminden arkadaşlarımızdan.
Mükemmel bir ailenin kızı. Safiye ablamın Rüya’sıydı.
Aile bağımız da olduğundan yakından daha iyi tanıdım.
Mutluluğu, mutsuzluğu, sevinci, çileyi yaşamış biriydi Rüya. Ama güçlü kadındı. Herkese yüzü tebessümle bakardı. Anne oldu, kısa süre önce bir anne anne de oldu.
Kim bilir; belki de torununu daha doya doya, içine çekemedi.
Kısa bir süre önce Vergi Dairesi’nde görüştük. Göğsünde takılı Holter aletini fark edince sordum. Kontrol maksatlı yaptırmış. Belli ki sağlığında problemler vardı. Yaşamında olumsuzlar sağlığını etkilemiş..
2 gün önce iş ortamında yaşadığı bir gerginlik yüzünden tansiyonu yükselmiş ve hastaneye kaldırılmış. Sonra beyin kanaması geçirdiği haberini aldım. İnanmak istemedim. Dün akşam vefat ettiği haberi geldi. Şok oldum. Yurt dışında olduğumdan eşim telefonda bildirdi. İnanması güç.
Rüya’nın mesai arkadaşı adaşım Necati ile birlikteyiz. O da şokta. İnanılır gibi değil. İnsana bu tip ölüm haberleri inandırıcı gelmez. Mezarlığa gidip, defnedilinceye kadar.
Sonra geriye dönüp bir bakıyoruz. Hayat devam ediyor. Bir kişi daha eksilerek. İnanamasanız da gerçek. Arkadaşımız Rüya da göçüp gitti işte bu hayattan.
Bazen hiç “ölüm” yokmuş gibi, olmayacakmış gibi yaşıyoruz.
Düşünmeden kalpleri kırıp döküyoruz.
Bir doyumsuzluk, acımasızlık, kavgalar…
Sonra pişmanlıklar oluyor, ama iş işten geçiyor işte.
Bir gün hepimiz göçüp gideceğiz bu diyardan.
Bunu akıllardan çıkarmadan yaşamak lazım.
Bugün Rüya’yı da son yolculuğuna uğurladık. Geride acılı bir aile kaldı. Anne, baba, kardeş, çocuklar ve aile…
Ne desek boş. Ateş elbete düştüğü yeri yakar. Tüm aileye sabırlar dilerim. Hoşça kal Rüya.