“Ciddi enfeksiyonlarda hayati önem arz eden antibiyotikler bilinçli kullanılmalı”
Doğu Akdeniz Üniversitesi (DAÜ) Dr. Fazıl Küçük Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi ve Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Buket Ertürk Şengel hastalığa sebep olan bakterilerin öldürülmesi ya da üremelerinin durdurulması amacıyla kullanılan ilaçlar olan ve ciddi enfeksiyonlarda hayati önem arz eden antibiyotiklerin bilinçli kullanılması gerektiğine dikkat çekti.
Şengel Dünya Antibiyotik Kullanımı Farkındalık Haftası nedeniyle açıklamalarda bulundu.
Antibiyotiklerin tek bakteri türüne karşı etkili olabildikleri gibi birden fazla bakteri türüne karşı da etki gösterebildiklerini belirten Şengel, bu durumun avantajları ve dezavantajları bulunduğunu vurguladı. Şengel antibiyotiklerin uygunsuz kullanılmaları durumunda istenmeyen birtakım etkiler ortaya çıkardıklarını da söyledi.
İnsan vücudunda normal florada bulunan ve insanın yararına olan birtakım bakteriler bulunduğunu kaydeden Şengel, belli bir hedefe yönelik verilmek istenen antibiyotiklerin gerekli olan bakterilerin de ölmesine neden olarak koruyucu mekanizmaları bozduğunu vurguladı. Şengel, bu nedenle antibiyotiklerin gerçekten gerekli olup olmadığının bir uzman tarafından değerlendirilmesi ve gerek yoksa kullanımlarından kaçınılması gerektiğinin altını çizdi.
Şengel’in açıklaması şöyle:
“İnsanın yararına olan bakterilere en güzel örneklerden birin; kadın vajen florasında bulunan Lactobacillus ismi verilen ve kişiyi ürogenital enfeksiyonlardan koruyan bakterilerdir. Bir diğer örnek ise barsak floramızda bulunan ve sindirilemeyen besinlerin parçalanıp emilmesine yardımcı olan ve bağırsaktan kana toksinlerin geçmesini engelleyen bakterilerdir.
Antibiyotik tedavisine başlamadan önce şikayetlerin enfeksiyona bağlı olup olmadığı, eğer enfeksiyona bağlı ise buna bakterilerin sebep olup olmadığının değerlendirilmesi gerekmektedir. Mesela idrar yaparken yanma şikayeti olan her hasta idrar yolu enfeksiyonu geçiriyor demek değildir. Taş, anatomik bozukluk gibi birtakım sebepler de bu şikayete sebep olabilir. Mevcut şikayetler hastada enfeksiyon olduğunu düşündürüyorsa bu aşamada da buna sebep olan mikroorganizmanın bakteri olup olmadığını değerlendirmek gerekir. Antibiyotikler bakteriler içindir, grip, hepatit, larenjit gibi birçok viral enfeksiyonda antibiyotik tedavisinin yeri yoktur. Vücudun bağışıklık sistemi bu enfeksiyonların kendi kendini sınırlamasını sağlar.
Genel olarak, şüphelenilen ya da kanıtlanmış bakteriyel enfeksiyonu olan hastaların tedavisine gerekli kültür örnekleri alınarak o bölgede enfeksiyona sebep olabilecek bakteriler öngörülerek tedavi başlanılabilir. Ancak hasta 48-72 saat sonra mutlaka sonuçlar ve klinik durumu ile tekrar değerlendirilmeli ve artık ismi belli olan bakteriye uygun antibiyotik tedavisine geçilmeli ya da gerekli değil ise tedavi sonlandırılmalıdır.
Antibiyotiklerin yanlış kullanılması (örneğin; gerekli olmayan durumlarda, gereğinden uzun süre ya da yanlış dozda kullanılması gibi) ilaca bağlı istenmeyen yan etkilere, antibiyotik ilişkili ishale ve özellikle de antibiyotiklere dirençli mikroorganizmaların ortaya çıkması gibi ciddi sorunlara yol açmaktadır. Antibiyotik kullanımı mutlaka hasta bazında değerlendirilmelidir. Enfeksiyon bölgesine göre verilmesi gereken antibiyotik değiştiği gibi, aynı enfeksiyona sahip farklı hastalara farklı antibiyotikler verilebilir. Ciddi yan etkileri olabilen bu ilaçların hastanın kalp, böbrek, karaciğer fonksiyonları, alerji varlığı göz önüne alınarak seçilmesi ve doz ayarı yapılması gerekmektedir. Diğer çok ciddi bir sorun da direnç sorunudur. Bir antibiyotiğe direnç gelişmesi demek o antibiyotiğin etkili olduğu bakterinin sebep olduğu enfeksiyonu tedavi edememek anlamına gelir ki bu bazen ölümcül olabilir. Direnç geliştiren bakteriler genetik madde aktarımı yoluyla bu direnci ortamdaki diğer bakterilere de geçirebilir ve o ortamdaki çoğu bakteri de bu dirence sahip olur. Ve antibiyotik bakteriye karşı etki gösteremez. Özellikle hastanede yatan hastalarda yatış süresinin uzamasına hatta ölüme kadar giden sonuçları olabilir. Özellikle bağışıklık sistemi zarar görmüş hastalar için bu risk daha yüksektir. Ayrıca bu dirençli bakterilerin diğer hastalara bulaşıyla etkilenen kişi sayısı artabilir. Bilinmesi gerekir ki; tarım ve hayvancılıkta bilinçsiz kullanılan antibiyotikler de bu dirence sebep olmaktadır.
Antibiyotiklerin yoğun kullanımına bağlı olarak ortaya çıkan direnç sorunu yeni antibiyotiklerin geliştirilmesini gerekli kılmaktadır. Ancak bu süreç direnç gelişim hızına yetişememektedir. Bu durumun sonucu olarak da mevcut antibiyotiklerin yetersiz kalıp enfeksiyonların tedavisinin yapılamaz duruma gelmesi kaçınılmazdır.”