Deniz Erdağ yazdı: Hisseli Harikalar Kumpanyası
Spor dairesi geçen gün federasyonlarımızın spor faaliyetlerini sürdürebilmesi için gerekli katkı paylarını açıkladı. Açıklanan bütçeler o kadar üstünde düşünülmüştü ki 600 bin Türk Lirası ile 1 Milyon Türk Lirası arasında değişen rakamlar vardı.
Açıklama sonrasında federasyon başkanları ve yönetimlerinde bulunan üyeler sosyal medya üstünden spor dairesine ve bu bağlamda açıklanan katkı paylarına methiyeler düzmeye başladı. Aslında açıklanan bu miktarların mevcut yapıları için fazla olduğunu bunun farklı amaçlarla farklı yerlerde kullanılması için katkıdan feragat edebileceğini ifade eden başkanlar bile oldu.
Hele bu federasyonlar içerisinde öyle bir tanesi vardı ki yapılan özel anlaşmaya bağlı olarak kendisine aktarılan 24 milyon Türk Liralık meblağın büyük bir kısmını hayır kurumlarına bağışlama kararı aldı. Buna sebep olarak da hali hazırda 200 milyonluk dev bir sektör olduklarını devlete külfet olmamak için bundan vaz geçtiklerini dile getirdiler.
Tamam artık gerçeklere dönelim yukarda bahsettiğim şey işin trajikomik tarafı. Hayat pahalılığı, döviz, yapılan zamlar ve yaşam şartlarının gün geçtikçe zorlaştığı ülkemizde sporun da bundan payını almaması mümkün olamazdı. Düşünün ulusal düzeyde ve yapılan katkı payı 400 bin ile 1 milyon Türk lirası arasında değişen federasyonların bu katkılarla ligleri düzenlemeleri, hakemleri ödemeleri, başarılı takımları ödüllendirmeleri gerekiyor.
Bununla birlikte ülkeyi uluslararası arenada temsil eden federasyonların sporcularını, hakemlerini ve yetkilileri aktarılan cüzi paylarla yurt dışına göndermesi, uçak bileti, konaklama ve diğer giderleri karşılaması isteniyor.
Sponsorluk yasasının gerektiği şekilde çalışmaması ilgili federasyonlara sponsorluk yapacak organizasyonların istenen şekilde katkı koyamamasına neden oluyor. Daha vahim tablolar da mevcut. Sponsor bulamayan, katkı koyacak kimseleri olmayan federasyonların sporcularına yurt dışına gitmek isterseniz kendi ulaşım ve konaklamanızı kendiniz halledeceksiniz deyip aslında sporun ve sporcunun ne kadar yalnız bırakıldığını gözler önüne seriyor.
Öte yandan 200 milyon Türk Liralık bir sektör olduğunu ifade eden futbol federasyonu özel anlaşmalarla 24 milyon Türk Lirası değerinde bir katkı alıyor. Eğer ülkedeki spor branşları için özel anlaşmalar yapılabiliyor ve bu rakamlar aktarılabiliyorsa. Ülkeyi sadece ulusal değil uluslararası alanda temsil eden federasyonlarımız için de bu anlaşmaların yapılması gerekmiyor mu? Bir yanda sadece ülke içinde faaliyet gösterip Kuzey Kıbrıs Türk
Cumhuriyeti tanıtımı için Londra Türk Karması ile yaptığı milli düzeyde maçların ötesine geçemeyen ama özel anlaşmalar yapılan diğer tarafta kendi ciğerini kendi yağında kavurarak uluslararası arenada temsiliyet gerçekleştiren federasyonlar. Hisseli harikalar kumpanyasında şapkadan tavşan çıkarmaya ülke sporunu kıt kaynaklarla sürdürmeye devam etmek mi yoksa özel anlaşmalar yapılarak hak edenin hak ettiği katkıyı alarak ülkeyi tanıtmak mı? Geride kalan günler neler getirir bilinmez ama uzun bir süre daha futbol ülkenin imtiyazlı çocuğu diğer branşlar üvey evlat muamelesi görmeye devam edecek gibi görünüyor.