AKTÜEL

Deniz Erdağ yazdı: KKTC’de spor yönetimi

Deniz Erdağ yazdı: KKTC’de spor yönetimi
Ülkemizde sporun sevki ve idaresi dendiği zaman karşımıza kocaman bir soru işareti çıkmaktadır. Tarihte şöyle bir yolculuk yaptığımızda sporun farklı bakanlıklarla birleştirildiğini, zaman zaman tek başına ön plana çıktığını hatırlatmakta fayda var. Son olarak Türkiye Cumhuriyeti’ndeki mevcut sistemden farklı olarak Başbakanlığa bağlı Spor Dairesi ve bu daire içerisinde yer alan birimlerden oluşan bir yapımız mevcut. Yapı içerisine baktığımızda her seçim sonrasında değişen bir yönetim ve bu yönetimin yaratmış olduğu müsteşar kalabalığı. Kalabalık sadece müsteşar düzeyinde olsa iyi bununla beraber değişen müdürlükler, göreve yeni atanan memurlar ve daha niceleri.
Federatif bir yapı içerisinde olduğunuzu düşünün Başbakanlıkta ya da ilgili daire içerisinde spordan sorumlu müsteşarla oturmuş alacağınız katkıyı ya da dönem içerisinde yapmayı planladığınız etkinliklerle alakalı desteği konuşuyorsunuz, ani bir hükümet değişimiyle birlikte konuştuğunuz, anlaştığınız, planladığınız her şeyin en baştan yapılması gerektiğini öğreniyorsunuz.
Maalesef memleketteki sporun yönetimi hükümete, partiye ve sisin bu partilerle ne kadar iyi ilişkiler içerisinde olduğunuza bağlı olarak şekilleniyor. Aslında sporun sevkinden ve idaresinden sorumlu bir yapı içerisinde istihdam edilmesi gereken personelin Spor Bilimleri Fakülteleri bünyesinde bulunan Spor Yöneticiliği bölümlerinden mezun olmuş konu uzmanlarından oluşması tercih edilmesi gerekirken bu da maalesef o dönem seçimi kazanan partinin alt kadrolarından seçilmekte ve oluşturulmakta.
İşe göre değil aslında adama göre işin yaratıldığı bu sistem içerisinde zaten değişen hükümete bağlı olarak değişen üst yapı yetmezmiş gibi, buna bağlı olarak sürekli değişen bir alt kadrodan bahsediyoruz. Bu kadroların alan dışından oluşu sporun yönetimi açısından gerekli eğitime sahip olmayışı ayrıca bir sorun teşkil etmekte.
Daha önceki yazılarımda sporun ne şekilde yönetilmesi gerektiğini belirten yönetmelikler olmadığından bahsetmiştik. Hal böyle iken mevcut kadrolarla bu yönetmeliklerin düzenlenmesi ve ülke sporunu ileriye götürecek yeterli kaynağın ve insan gücünün olmadığını düşünüyorum.
Üniversitelerin Spor Bilimleri Fakülteleri ve bu Fakültelerde görev yapan Öğretim Üyelerinin çok küçük bir kısmının bu yapı içerisinde yer aldığını biliyoruz. Oysa konusunda uzman kişilerin sistem içerisine dahil edilmesi sporun sevki ve idaresi açısından önem arz ediyor.
Sporun daha iyi yönetilebilmesi siyasetten ve partili liyakat sisteminden uzak bir yapı kurmaktan geçiyor. Her seçim döneminde değişikliğe uğrayan değil konu alanı uzmanı kişilerden oluşan, spor bilimleri konusunda kendini ispatlamış kişilerin üst yönetimde yer alacağı ve bu bağlamda bu üst yönetimden çıkacak kararların alt kademelerde uygulamasını sağlayabilecek spor yönetici kadrosunun oluşturulması gerekiyor. Oluşturulacak bu kadrolarla sporun daha iyi yönetilebileceği düşüncesi hep var olmuş ve kanımca hep olacaktır.
Amacımız bağcıyı dövmek değil üzüm yemek. Bu bağlamda elden geleni yapmak ve ülke sporunu daha iyiye taşımak bizlere düşüyor. Kendi yanlışlarımızı görmezden gelerek, mevcut düzen böyle gelmiş böyle gider diyerek bir yere varmamız mümkün değil. Değişim için direnç göstermek ve bu uğurda çok çalışmak spor adına daha iyi günler için çabalamak gerekiyor.