Deniz Erdağ yazdı:Şampiyonluk şahane ödüle gelince bahane
Geçtiğimiz haftalar içerisinde birçok spor branşında sporcularımızın Uluslararası, Avrupa ve hatta Dünya şampiyonalarında yarıştıkları haberleri yayınlandı. Her zaman alıştığımız görüntüler, her zaman alıştığımız filmler yine gösterimdeydi.
Yarışmalar sonrasında makama çağrılıp tebrik edilen, elleri sıkılan sporcularımız ve yöneticilerimiz yine kuru birer teşekkürle elde etmiş oldukları şampiyonlukların ödülünü aldılar.
Oysaki mevcut ödül yönetmeliğimiz içerisinde Uluslararası, Avrupa ve Dünya şampiyonalarında dereceye giren sporculara verilmesi gereken bir takım ödüller söz konusu iken mevcut şampiyonlarımızın kaç tanesi bu yönetmeliğin ilgili maddelerinden yararlanarak ödüllerine kavuşmuştu?
Olimpik branşlarda ülkeyi temsil edemesek bile Uluslararası düzeyde düzenlenen bu yarışmalara katılan sporcularımızın emeklerinin karşılığı nedir? Ya da bir karşılığı olacak mı? Mevcut yönetmelikte yer alan bu ödüllerin sporculara verilebilmesi için federasyonlar ne gibi girişimlerde bulunuyor?
Kendi bütçelerini aşan, bu yarışmalara giderken sağdan soldan sponsor arayışı içerisine girerek Uluslararası temsiliyet yapan federasyonlarımızın ve bu federasyonlara bağlı sporcularımızın, bazen de kendi yağlarında kavrulmayı tercih edip tek başlarına uluslararası yarışmalarda ülkeyi temsil edip dereceye giren, şampiyon olan sporcularımızın akıbeti ne olacak?
Federasyonlar mevcut katkı paylarını zar zor alırken sporcuların yönetmelik içerisinde yer alan ödüllerine kavuşması ne kadar mümkün görünüyor? Milli Olimpiyat Komitesi bu bağlamda Spor Dairesi Yönetim Kurulu ile bir araya gelerek söz konusu yönetmeliği ne zaman işler hale getirecek?
Sürekli sorulan sorular ancak bu soruların bir türlü karşılık bulmadığı bir çevrede sporcular neden spor yapsın, neden sponsor bulmaya çalışıp uluslararası temsiliyet için çaba sarf etsin?
Uluslararası anlamda belli başlı federasyonların imtiyazlı olduğu, devlet katkısı ve bu bağlamda Uluslararası turnuvalar düzenleyerek ülke tanıtımı yapmaya çalıştığı bir gerçek olduğunu unutmamak lazım. Aslında bu işi daha kolay yapabilecek ve biraz önce yukarıda belirttiğim gibi kendi ciğerlerini kendi yağlarında kavurmaya çalışan federasyon ya da sporcuların desteklenmediği bir yapıda sporun gelişmesi, ileriye götürülmesi ve ülkenin
tanıtılması ne kadar mümkün olacaktır?
Türkiye Cumhuriyeti Devleti ile imzalanan protokol içerisine uluslararası temsiliyet gerçekleştiren federasyonların, sporcuların söz konusu ödülleri alabilmesi için bir kalem eklenmesi ve belki de bu sayede ödenemeyen, verilemeyen ödüllerin federasyonlara ve sporculara aktarılması sağlanmalıdır.
Dahası Başbakanlık denetiminde Spor Dairesi Yönetim Kurulu ve yetkili organların bir araya gelerek sponsorluk yasasını işlevsel hale getirmesi ve belki de bu sayede Federasyon ve sporcuların maddi katkı ararken buna daha kolay ulaşmasının önünün açılması planlanmalı ve hayata geçirilmelidir.
Saatler, günler, haftalar, aylar ve yıllar süren çalışmalar, bunun sonucu uluslararası temsiliyet için ele geçen fırsatlar ancak maddi imkânsızlıklardan dolayı gerçekleşemeyen hayaller. Bizim ülkemiz sporcularının, takımlarının kaderi bu olmamalı. Fırsat verildiği takdirde elde edilen başarılar aşikâr ve ülke tanıtımı için en güzel seçenek iken çalışmayan sistemin dişlileri arasında yok olup giden bir gençlik değil, sistemin çalışır hale geldiği ve yeni düzenlemeler sayesinde Uluslararası başarıların elde edildiği bir gelecek dileği ile.