Ülkemizin tanınmış simalarından Kerem Gürses yaptığı paylaşımda yaşadığı sağlık sorunları ve Devlet hastanesinde alamadığı hizmeti anlattı.
Lefkoşa’daki The Quata Bar’ın işletmecilerinden olan Kerem Gürses ayni zamanda bir avukat. Hastanede doktorlar ile kurduğu diyalog ve annesi Mine Gürses’in koronavirüse yakalanmasını kaleme alan Kerem Gürses şu ifadelerle sitemini dile getirdi:
”Evet.. Bu yazıyı ameliyatım için hastaneye yattıktan sonra yazacaktım ama mevcut şartlar şimdi yazmamı gerektirdi… Öncelikle annem Mine Gurses in durumu gayet iyi.. yapılan hızlı test positive çıktı henüz pcr yapılmadı.. Benim annemle 2 haftadır temasım yok. Dolayısı ile temaslı veya covid değilim. Olsam da pek umrumda değil.. Quota Barı bu süreçte kapalı tutma kararını CUMARTESİ günü Sadık Gürses ile birlikte hiç bu olaylar yokken aldık.. yani dedikodulara kulak asmayın. Ben de The Quota ailesi ve çalışanları da gayet iyi.
Gelelim benim KALP olayına… 4 hafta önce yapılan rutin kalp kontrollerimde kalp kapakcığımın üstünde bir kitle görüldü.. yapılan ileri işlemlerden sonra kesinleşti.. Ne olduğunu bilmiyoruz. Raporları burada ve Türkiye’de güvendiğimiz profesörlere gönderdik.. ortak görüş kitlenin hemen alınması oldu..Tüm bu kontroller Yakın Doğu Hastanesinde gerçekleşti.. Acil büyük riskli bir ameliyat olacak. Bu nedenle Yüce Devletimizden acil bir çözüm veya ameliyat için sevk talep ettik… Devlet yetkilileri sevke gerek olmadığını ve bu ameliyatın muhteşem devlet hastanemizde yapılabileceğini söylediler ve beni kalp damar cerrahı ve sevk kurulunun başında olan doktor Ozan Emiroğulları na gönderdiler. (Tabiki kliniğine ve visite ücreti karşılığı). Ozan bey bana bu ameliyatın devlette yapılabileceğini fakat mevcut şartlar gereği hastanede oda olmadığını bana 3-5 güne haber vereceğini söyledi. 200 TL viziteyi ödeyip kalbimde kitle ile beklemeye geçtim.. 3 hafta boyunca istisnasız her iki günde bir yarın oda açılacak olmadı yarına açılacak diye azrail ile oturup bekledik.. 1 hafta önce nihayet arandım ve odanın açıldığını ve pazartesi yatabileceğim söylendi.. pazartesi sabah hastaneye gittiğimde ne oda vardı ne doktor. Hemşire alaylı ve gülerek öyle bir oda yok açıkmayacak dedikten sonra geri evime döndüm 4 saat sonra doktor Ozan Emiroğulları beni aradı.. bir karışıklık oldu özür dileriz dedi.. anjiomu kim yapacak dedim.. bilmem birilerini buluruz yapar dedi.. peki ameliyatım ne zaman dedim.. çok sıra var seni de araya sıkıştırmaya çalıştıracağız dedi..doktorum bu kitlenin aciliyeti yok mu ? Ne durumdadır? Nedir? Tüm profesörler derhal alınması gerekir dedik.. 2-3 haftadan birşey olmaz cevabını aldım…bilginizde mi bilmem.. devlet hastanesinin kalp damar cerrahisi bundan kısa süre önce yandı.. ve halen açılmadı. Kalp damar cerrahisi kadın doğum bölümünde 4 oda ile faaliyet göstermeye çalışıyor .. Tüm bunlar sonucunda o zaman bana sevk verin durum acil dedim… Maalesef sevk vermem dediler.. kalp kapakçığı ile ilgili sevk vermiyormuş devletimizin doktoru… Ama meslekten geliyor ya.. Bir araştırayım dedim.. Adı geçen doktorumuz kalp kapakçığı ile ilgili benim belirsiz ve acil durumumdan çok çok daha az sorunlu DOKTOR meslektaşlarına sevkler vermiş.. isimleri bende ama bu isimleri ameliyatımdan sonra açacağım dava ve yapacağım şikayetlere saklıyorum.
Kısacası devletim!!! Bana ya öl ya da git 100.000tl bul ve öde dedi..
Normal süreçte bugün anjio ve Cuma günü kalp ameliyatım olacaktı..
Annemin bu sabah öğrendiğim ve henüz kesinleşmeyen positive olayından sonra hepsini erteledim.. Anam güçlü kadındır bunu da halleder.. Anacığım bu süreci halledene kadar bekler sonrada bıçağın altına yatarım..
Bilen bilir.. Ailece bu durumlara alışığız. Hepsini atlattık bunu da atlatırız .. Ama bu devletin yaptığını ne unutur ne de peşini bırakırım … Kalbinizi de hayatınızı da sevin…“