Dizdarlı: İlaç eksikliğinin devam etmesi kaçınılmazdır
Burhan Nalbantoğlu Hastanesi eski Başhekimi Dr. Bülent Dizdarlı sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, yaşanan ilaç krizinin ülkenin nüfusunu bilmeden çözülmesinin mümkün olmayacağını belirtti.
Dizdarlı’nın açıklaması şöyle:
Ekonomik kriz, hammadde tedarikçilerinin yetersizliği, fabrikaların üretimi azaltması nedeniyle dünya üzerinde bir global ilaç krizi yaşandığı doğrudur.
İyi yönetilen ülkeler, ihtiyaç duydukları miktarda ilaç miktarını önceden hesaplayarak ilaç borsalarından temin etme yoluna gitmekte ve bu krizi çok daha hafif atlatabilmektedir.
Bir ülkenin belli bir ilaca duyduğu ihtiyaç miktarı nedir? Bunu hesaplamak, doğal olarak nüfus ve nüfus yapısına göre yapılmaktadır. Yani o ülke toprakları üzerinde kaç kişinin yaşadığı, kaçının kadın kaçının erkek olduğu , yaş guruplarına göre dağılımı bilinmekte ihtiyaç duyulan ilaçlar buna göre değerlendirilip yeter miktarda temin edilmektedir.
Daha kolay anlaşılması için basit örnek üzerinden yürüyelim. Diyelim ki beş kişilik bir evde oturuyorsunuz. Siz eşiniz , 5 – 9 yaşında iki çocuğunuz ve anneniz. Düşünün bakalım bu eve ayda en az kaç kutu ağrı kesici ateş düşürücü istersiniz? Soruya hemen “Bir kutusu tablet bir kutusu şurup olarak en az 2 kutu” diye cevap verdiğinizi duyar gibi oldum.
Şimdi aynı soruyu evde siz eşiniz, iki çocuğunuz, anneniz babanız ve eşinizin annesi babası da yaşıyor olduğunu varsayarak sorsam ne dersiniz.? Zorlanmayın. Sayı belli o sayıda bir popülasyona bir şurup, üç de tablet formunda alırsanız eksikliğini kolay kolay duymazsınız. Ama eve kardeş çocuklarınız ve yeğenleriniz de taşınırsa bu miktar yetmeyeceği de aşikardır. Hele hele yeğenler de sizde kalıyorsa iş iyice zorlaşır. Her odadan 2-3 kişi çıkarsa hesabı kitabı kaybeder alaguduru gitmeye başlarsınız.
Yani evde yaşayan insan sayısı ve yaşları tedarik için önemlidir.
Ne yazık ki bizim ülkemizde kaç kişi yaşar bilmeyiz. Doğal olarak yaş dağılımı hakkında da bilgimiz yoktur.
Yıllar önce sağlıklı olmayan bir sayımla tespit ettiğimize göre evimizde üç-dört yüzbin insan yaşamaktadır. Hâlen bütün planlamalarımızı bu rakam üzerinden yapıyoruz. Oysa evimiz gerçekten artık çok “Kalabalık”.
Üç yüz bin nüfusa göre planlanarak bütçeye konulan parayla alınan kalp damar, şeker ve kanser ilaçları maalesef sene ortasına gelmeden bitmekte sonrada sızlanmalar başlamaktadır. Neden? Çünkü üç yüz- dört yüz olarak kabul ettiğimiz ama bir milyonu aştığını sezinlediğimiz gerçek nüfusumu bilmiyoruz. Buna bilmeyince de çoğu konuda olduğu gibi çuvallıyoruz.
Anlayacağınız bu topraklarda kaç kişi olduğumuzu bilmeden ilaç eksikliğini gidermemiz çok da mümkün değildir.