Erdoğan: Önümüzdeki dönemde KKTC'yi çok daha farklı bir gelecek bekliyor Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ABD ziyareti sonunda New York'taki Türkevi'nde gazetecilerle gerçekleştirdiği söyleşide, Birleşmiş Milletler (BM) 77. Genel Kurulu genel görüşmelerine katılmak üzere gerçekleştirdikleri New York ziyaretlerini tamamladıklarını, son derece verimli, yoğun bir ziyaret olduğunu belirtti. Ziyareti süresince çeşitli vesilelerle Amerika'daki Türk vatandaşlarıyla bir araya gelmeye bilhassa önem verdiklerini dile getiren Erdoğan, "Burada faaliyet gösteren Türk sivil toplum kuruluşu temsilcileriyle buluştuk, hasbihal ettik. Türk-Amerikan Ulusal Yönlendirme Komitesi tarafından organize edilen yemekte vatandaşlarımızla kucaklaştık. Tüm temaslarımda vatandaşlarımızın 2023 seçimlerini coşkuyla beklediklerini müşahede etmekten büyük bir mutluluk duydum." diye konuştu. Pazartesi günü Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri tarafından düzenlenen Eğitimin Dönüştürülmesi Zirvesi'ne iştirak ettiğini, bu kapsamda Türkiye'de eğitim öğretimde yaşanan dönüşümü dünya liderleriyle paylaştığını aktaran Erdoğan, eğitim alanında bugüne kadar attıkları devrim niteliğindeki adımları, gelecek döneme yönelik taahhütleri bu zirvede anlattığını kaydetti. Erdoğan, Türkiye'nin atılımlarının birçok ülke tarafından ilgi ve gıptayla izlendiğini de söyledi. Bu yılki Genel Kurul genel görüşmelerinin "İç İçe Geçmiş Sınamalara Dönüştürücü Çözümler İçin Dönüm Noktası" teması altında yapıldığını dile getiren Erdoğan, şunları kaydetti: "Dünyamızda önemli gelişmelerin, bilhassa ekonomi, gıda ve enerji gibi alanlarda ciddi sınamaların yaşandığı bir dönemde bu Genel Kurul gerçekleştirildi. Bu toplantı, Ukrayna-Rusya Savaşı'nın ardından yapılan ilk Genel Kurul olması bakımından da ayrı bir önem taşıyor. Genel Kurul'a, görüşmelerin ilk gününde altıncı konuşmacı olarak hitap ettim. Konuşmamda uluslararası barış ve güvenliği doğrudan ilgilendiren meseleler hakkındaki görüşlerimizi ortaya koydum. Aynı şekilde yaşanan adaletsizliklere, eşitsizliklere dünyanın kayıtsız kalma lüksünün artık kalmadığına dikkati çektim." Erdoğan, SETA tarafından düzenlenen etkinlikte ABD'li düşünce kuruluşu temsilcileriyle bir yuvarlak masa toplantısı icra ettiklerini de söyledi. Burada da benzer görüşlerini, mevcut gelişmeler ışığında Türkiye'nin bölgesinde ve dünyada ne denli önemli bir rol oynadığını özellikle vurgulayarak tekrarladığını ifade eden Erdoğan, toplantıya katılanların da Türkiye'nin kritik rolünü ziyadesiyle müdrik olduklarını gördüğünü kaydetti. ABD Başkanı Joe Biden tarafından düzenlenen resepsiyona da iştirak ettiğini anımsatan Erdoğan, ardından da TAİK ve DEİK tarafından ABD iş dünyasının temsilcilerinin iştirakiyle düzenlenen etkinliğe katıldığını söyledi. Erdoğan, bu toplantıda katılımcılarla Türkiye ekonomisi, Türkiye'ye yatırım imkanları ve ikili ekonomik ilişkiler hakkında fikir alışverişinde bulunduklarını belirtti. BM Genel Kurulu genel görüşmelerinin çok sayıda ikili görüşme ve temasa da imkan sağladığını belirten Erdoğan, şöyle devam etti: "Ziyaretimiz vesilesiyle BM Genel Sekreteri yanında bazı devlet ve hükümet başkanlarıyla ikili görüşmeler gerçekleştirdik. Devlet başkanı düzeyinde Libya, Guatemala, Finlandiya, Kırgızistan ve Avusturya liderleriyle bir araya geldim. Gürcistan, Almanya, İspanya, Japonya, Lübnan ve Birleşik Krallık başbakanlarını kabul ettim. Genel Kurul hitabımın ardından da aynı binada Katar Emiri, Kazakistan, Kore Cumhuriyeti cumhurbaşkanları ve Bangladeş başbakanıyla sohbet ettik. Bunlardan Birleşik Krallık, Japonya, İsrail ve Guatemala liderleriyle ilk kez yüz yüze görüşme fırsatı bulmuş olduk. Ayrıca ABD Kongresinin üç ayrı üyesini, FIFA Başkanı'nı ve Dünya Yahudi Kongresi Başkanı'nı kabul ettim." Açılışını geçen sene gerçekleştirdikleri Türkevi binasının, görüşmelerine ev sahipliği yaptığını dile getiren Erdoğan, şöyle konuştu: "Buradaki Türkevi gerçekten çalışmalarımızın güzel bir neticesi oldu. Hamdolsun Amerika'da Birleşmiş Milletlerin tam karşısında böyle bir Türkevi'ne sahip olmak Allah'ın bize bir lütfu. Biz esbaba tevessül ettik, neticesini de aldık. Şimdi de burada bütün liderlerle yaptığımız görüşmelerle çalışmalarımızın neticesini görüyoruz. New York'ta gerçekleştirdiğim temasların uluslararası gündemde ülkemiz açısından önem taşıyan konularda mevcut tartışmalara katkı sağladığına inanıyorum. İstişarelerimiz ve görüşmelerimiz, bu konulara ilişkin tutum ve önceliklerimizin uluslararası toplumun dikkatine getirilmesi bakımından çok çok yararlı oldu. Türkiye'nin bölgesel ve küresel meseleler hususundaki görüşlerinin giderek daha geniş bir çevrede destek bulmaya başladığını görüyoruz. Medya ve entelektüel çevrelerdeki tartışmalar yanında her Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nda bizimle benzer görüşleri dile getiren liderlerin sayısı artıyor. İnşallah büyük ve güçlü Türkiye'nin inşası sürecinde mesafe kat ettikçe küresel barışa, huzura, refaha olan katkımız daha da çoğalacaktır." Cumhurbaşkanı Erdoğan, ziyaret değerlendirmesinin ardından gazetecilerin sorularını da yanıtladı. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in kısmi seferberlik ilan etmesi ve Ukrayna-Rusya Savaşı'nda gelinen son durumun hatırlatılmasının ardından "Taraflara nasıl bir onurlu çıkış sağlanabilir? Putin'in bu yeni açıklamaları sizi şaşırttı mı? Son gelişmelerle ilgili değerlendirmeniz nedir?" sorusu üzerine Erdoğan, bu savaşın her iki ülke halkına, bölgeye, dünyaya ödettiği bedellerin ortada olduğunu ifade etti. Hiç kimsenin bu bedeli daha da artırma anlayışında olmaması gerektiğini vurgulayan Erdoğan, şunları kaydetti: "Ancak biz attığımız adımlarla bir noktada mutluyuz. Örneğin rehinelerin değişimi konusunda bugün adımlar atıldı. Sayın Putin ve Sayın Zelenskiy ile yürüttüğüm diplomasi trafiği neticesinde Rusya ve Ukrayna arasında 200 savaş esirinin mübadelesi bugün gerçekleşti. Türkiye'nin ara buluculuğunda gerçekleşen bu esir mübadelesi, savaşın sonlandırılması yolunda önemli bir adım. Rusya ve Ukrayna arasında barışın tesisine yönelik çabalarımız devam ediyor. Esir mübadelesine imkan verdikleri için Sayın Putin ve Sayın Zelenskiy'e teşekkür ediyorum. Bu süreçte gayret gösteren bütün arkadaşlarıma da teşekkür ediyorum. Bu gelişme de bizi ciddi manada mutlu etti. Bu konuda gerek Sayın Putin gerek Zelenskiy, her iki taraf da bizim attığımız bu adımı bir yerde kolaylaştırdılar. Şu anda bu süreci ilgili arkadaşlarımız takip ediyor ve karşılıklı olarak da bu rehinelerin takası başlamış vaziyette." Türkiye olarak en başından beri barışın tesisi için gayret gösterdiklerini söyleyen Erdoğan, diplomasiyi her zaman ve her şartta önemsediklerini belirtti. Erdoğan, uluslararası hukuk çerçevesinde ilkeli ve vicdanlı bir duruş sergilediklerine de işaret ederek, şöyle devam etti: "Bölgesel ve küresel krizlerde ara bulucu ve istikrarlaştırıcı bir rol oynayacağımızı ifade ettik. Küresel ara bulucu rolümüz ve diplomasideki lider konumumuz bizi daha çok inisiyatif almaya zorluyor. Türkiye, diyaloğun ve diplomasinin gücüne baştan beri inandı ve bunu da ispatlamaya çalıştı. Türkiye, diyaloğun ve diplomasinin gücüne inandığının neticesini de şimdi bu rehine mübadelesiyle almış durumda. Bu bizi ayrıca çok çok mutlu kılıyor. Diğer taraftan, 24 Şubat'tan itibaren her fırsatta Rusya'ya askeri operasyonlarını durdurma ve güçlerini Ukrayna'dan çekme çağrısında da bulunduk. En son Semerkant'taki görüşmemizde bunları yine ifade ettik. Barış yolunun açılması yönünde gerek Rusya ve Ukrayna liderleri gerek dünya liderleri nezdinde çeşitli girişimlerde bulunduk. Barış ve istikrarı sağlamak için çabalarımızı bundan sonraki süreçte de devam ettireceğiz." Türkiye'ye döner dönmez hemen tekrar Ukrayna ve Rusya liderlerini arayarak telefon diplomasisini sürdüreceklerini bildiren Erdoğan, aynı şekilde yine arkadaşlarının muhataplarıyla diyaloglarının devam ettiğini kaydetti. Özellikle BM'nin de aynı şekilde inisiyatif alarak sorunun çözümü için daha fazla çaba göstermesi gerektiğinin altını çizen Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: "Ne yazık ki Birleşmiş Milletler, savaşı sona erdiremediği, akan kanı durduramadığı gibi savaşın sonucu olarak ortaya çıkan enerji ve gıda krizlerine bir çözüm de bulamamıştır. Bu konuyla ilgili BM Genel Sekreterinin tahıl koridorunun oluşmasındaki çabası BM'ye olan güveni biraz olsun tazeledi ancak savaşın sona erdirilmesi yönünde daha çok çaba gösterilmesi gerektiği de kuşkusuz. Bu sadece benim değil tüm dünya liderlerinin ortak gayretiyle olması gereken bir süreç. Hepsinin bu kanalı zorlaması lazım. Yani Sayın Putin'le az veya çok bir hukuku olanın, kendisiyle bunları görüşmesi ve bu kapıyı zorlaması lazım. Zelenskiy'le de aynı şekilde. Yoksa kalkıp da bu liderlere yönelik çok daha farklı negatif yaklaşımlar sergilemek beklediğimiz sonucu getirmez. Tam aksine buradaki ölümler, buradaki tahribat daha da artar diye düşünüyorum." Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin (KKTC) tanınmasıyla ilgili somut herhangi bir adımın olup olmayacağı, bu yönde dünyadan ne gibi adımların beklenebileceği sorusu üzerine Erdoğan, Türkiye'nin Kuzey Kıbrıs'a yönelik siyasetinin belli olduğunu ve bunun tartışma götürmeyeceğini belirtti. "Biz Kuzey Kıbrıs'ı rastgele bir ülke olarak görmüyoruz. Onu biz adeta kendimiz olarak kabullendik, öyle görüyoruz, öyle de göreceğiz." diyen Erdoğan, Rusya Devlet Başkanı Putin'le görüşmelerinde de Kuzey Kıbrıs meselesine değindiğini aktardı. Erdoğan, "Onunla da bu konuyu devamlı görüştüm. Ülkemizde misafir ettiğimiz ya da ziyaret ettiğimiz tüm liderlere Kıbrıs'taki haklı mücadelemizi, meselenin adil ve kalıcı çözüme kavuşturulmasını yine aynı şekilde hep tekrarladık, hep ifade ettik." dedi. Rusya'dan KKTC'ye direkt uçuşların başlamasından memnuniyet duyacaklarını belirten Erdoğan, "Buranın çok çok önemli olan bir boyutu da şu, malum Rusya'nın turist potansiyeli çok yüksek. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin de en önemli gelir kaynaklarından bir tanesi turizm. Turizmde Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ne böyle bir akışın olması inanıyorum ki Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti için ekonomik olarak da ciddi manada bir sıçramaya vesile olacaktır. Zaten turizme yönelik alt yapısı gayet iyi olan bir ülke konumunda. Bu konuda alınacak neticeler Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ni inşallah çok çok ileri taşıyacaktır. Temenni ediyorum ki önümüzdeki dönemde Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin tanınmasıyla çok daha farklı bir gelecek orayı bekliyor olacaktır." diye konuştu. "Hem Şanghay Zirvesi'nde hem BM'de bulunmuş bir lider olarak Rusya-Ukrayna denkleminde ve Türkiye'nin yönlendirici tavrında değişimler ve gelişimler olur mu? Mesela bir tahıl koridoru sürprizi oldu, Türkiye olmasa yapılamayacaktı, Putin de bunu söyledi. Böyle yeni gelişmeler olur mu bu süreçte hem Şanghay hem BM denkleminde?" sorusu üzerine Erdoğan, şu değerlendirmeyi yaptı: "Her şeyden önce insan odaklı diplomasimizin karşılığını, dünyanın neresine gidersek gidelim gerek liderler gerek halklar nezdinde hakikaten teveccühle görüyorum. Rusya-Ukrayna Savaşı'nın başından itibaren bizim tek amacımız kanın durması, barışın sağlanması oldu. 2014'te Kırım'ın ilhakından bu yana Ukrayna'nın toprak bütünlüğüne, egemenliğine ve siyasi birliğine olan taahhüdümüzü her zaman dile getirdik. Ukrayna-Rusya Savaşı'nın başından itibaren de Rusya'nın bu noktada attığı adımların haksız olduğunu ve kabul edilemez olduğunu vurguladık. Bunu aynı şekilde biz 2014'te Kırım'la ilgili de yine ifade etmiştik, söylemiştik. Siyasi, insani ve teknik alanlarda tabii biz Ukrayna'yı desteklerken diyalog yollarının da açık tutulması için çaba harcadık. Yaptığımız ve yapacağımız görüşmeler, çabalarımız sadece barışa yöneliktir. Tüm krizlerin, meselelerin çözümünde diplomasinin kullanılmasından yanayız. Tabii burada insan hayatının değerli olduğunu sürekli işlemek zorundayız. Ama bunu her iki tarafa da söylemek durumundayız. Bunu Ukrayna tarafına da Rusya tarafına da bu inançla söyledik, söylemeye devam ediyoruz. İnşallah döner dönmez yine bu konuyu liderlerle görüşmeye devam edeceğiz. Bir an önce de buralardan netice alalım istiyoruz." Bir gazetecinin, "BM Genel Kurulu'na hitabınızda, Yunanistan'ın Ege'deki tavrını fotoğraflarla gösterdiniz. Liderlerle bir araya geldiğinizde yaklaşımları ne oldu? Görüştüğünüz liderlere ayrıca İletişim Başkanlığının hazırladığı kitap seti hediye ettiniz. Artık 'Türkiye' demeye başladılar mı?" sorusu üzerine Erdoğan, görüştüğü liderlerin hepsine bu kitap setinden takdim ettiğini, çalışmanın çok iyi hazırlandığını belirtti. "Ülkemizin adının 'Türkiye' olarak kullanımında da yabancılar işi bayağı kavradılar. Hatta belli yerlere artık Türkiye olarak asıyorlar." diyen Erdoğan, bunların hepsinin çalışınca olacağına dikkati çekti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: "Her toplantıya, her görüşmeye, her konuşmaya ciddi manada iyi hazırlanıyoruz, dersimizi iyi çalışıyoruz ve bu şekilde de liderlerin karşısına çıkıyoruz. Buralarda yaklaşımlarımızı destekleyen görsel ve yazılı dokümanlar kullandık, kullanıyoruz. BM Genel Kurulu'ndaki konuşmamızı da çeşitli fotoğraflarla destekleme imkanımız oldu. Bunları sunuma dahil etmek, konuşmamıza ayrıca bir zenginlik kattı. Gösterdiğim fotoğraflardan biri de Yunan sahil güvenlik güçlerinin botlarını batırması sonucu hayatını kaybeden 9 aylık Asım bebek ve 4 yaşındaki Abdülvahap'ın cansız bedenlerinin fotoğrafıydı. Gelenler özellikle hep bunu sordu. Bu yavruların cansız bedenlerinin fotoğrafını göstermek suretiyle dünyaya buradan bir insanlık dersi verelim istedik ve bu insanlık dersini de verdiğimize inanıyorum. Asım bebek ve Abdülvahap'ın o acı fotoğrafını görüp de etkilenmemek mümkün değil. İşte bunları tüm dünyaya yaymak ve tüm dünyaya bunları kabullendirmek lazım." ABD Başkanı Joe Biden'ın, BM Güvenlik Konseyiyle ilgili yaptığı açıklamaya da işaret eden Erdoğan, şunları söyledi: "Biden'ın özellikle BM Güvenlik Konseyiyle ilgili yaptığı açıklama haklılığımızı ortaya çıkardı mı? Sonunda dediğimiz noktaya geldiler mi? Şimdi 'Hem daimi üyeleri artıralım hem geçici üyeleri artıralım.' diyorlar ama ben aynı noktada değilim. Ben diyorum ki daimi ve geçici olmamalı, tek tip olmalı, tamamen dönüşümlü üyelik sistemini getirmek lazım. Bu dönüşümlü üyelik sistemiyle burada şu anda 193 üye mi var? Bu 193 üyeyi dönüşümlü hale getirmek lazım. 20 ise 20 ama bu dönüşümlü olmalı. İki yılda bir bunlar dönüşüme tabi olmalı ve bu dönüşüme tabi olmak suretiyle 10-10 şeklinde bu dönüşüm devam eder ve herkes burada adeta birer daimi üye olarak bir sene veya iki sene kalır. Çünkü el kaldır, el indir... Bu devri artık kapatması lazım BM'nin. Tam aksine Güvenlik Konseyinin üyeleri burada hakikaten ciddi manada etki sahibi olmalı." Şu anda Japonya'nın, Almanya'nın "Ben niye yokum?" dediğini aktaran Erdoğan, "Aynı şekilde biz de Türkiye olarak 'Ben niye yokum?' diyoruz. Öyleyse bunu hemen aşmamız lazım ve burada 20 daimi üyenin 10'arlı şekilde değişimi olabilir ve 10'arlı şekilde olan değişimle birlikte de artık bu 193 ülkenin tamamının buradan nasibini alması lazım. Böylece hepsi de 'Benim de burada yetkim var ve ben bu yetkimi kullanıyorum, kullandım.' der. Bunun önünü açmak lazım. Ben buraya da geleceklerine inanıyorum." şeklinde konuştu. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Biden'ın açıklamasının aslında bunun bir yol haritası olduğunu ve bu yol haritasının öyle kolay ortaya çıkmadığını belirterek "Şimdi 'Dünya 5'ten büyüktür.' derken veya 'Daha adil bir dünya mümkün.' derken, işte buralardan buraya geldik. Ben bunu da başaracağımıza inanıyorum." dedi. Yunanistan ile görüşmeme konusundaki tavrın devam edip etmeyeceği ve Yunan Dışişleri Bakanı'nın açıklamaları hakkındaki görüşlerinin sorulmasına karşılık Erdoğan, şu yanıtı verdi: "Yunan Dışişleri Bakanıyla ilgili çok fazla söyleyecek sözüm olamaz, benim muhatabım değil. O konuşacaksa bizim Mevlüt Bey'le görüşsün, onunla konuşsun. Fakat Sayın Başbakan ne yazık ki Türkiye ile kendi durumlarını bilmiyor. Biz Türkiye'de Rum nüfusunun azalmasından yana olan bir iktidar olmadık. Tam aksine, örneğin ben Bozcaada'da, Gökçeada'da gezdiğim zaman orada yaşayan çok az sayıda Rum vatandaşlarımıza hep sormuşumdur, 'Nerede senin çocukların?' 'Amerika'da.' dedi. 'Getirin, burada yaşasınlar.' dedim. 'Çocuğumu Amerika'dan getiremiyorum.' dedi. Bu neyi gösteriyor? Demek ki onun Türkiye'de yaşama diye bir arzusu, derdi yok. Olsa, bizim kapımız açık. O çocuğa biz eğer vatandaşlığı yoksa vatandaşlık da verirdik. Hatta bir keresinde çok da manidardı, birinin bir Türk kızıyla evlenmesine ailesi müsaade etmemiş, 'Benden yardım isterseniz, ben gayret edeyim.' dedim. Bir de şu var, Sen Sinod Meclisi'nin belli sayıda meclis üyelerinin olması lazım. Sen Sinod Meclisi 7'ye düşmüştü. Belli sayıya sahip olmadığı için Patrik Bartholomeos'a dedim ki 'Dışardan sen papazları getir, ben bunlara vatandaşlık vereyim çünkü Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olması lazım ve böylece Sen Sinod Meclisi'ni tamamlamış ol.' Öyle tamamladılar. Ama Yunan Dışişleri Bakanı'nın bunlardan haberi yok. Bunlar uzayda dolaşıyor. Bizim her zaman için kapımız açık, vatandaşlık da veririz." Kendi dönemleri içerisinde hiçbir Rum'u ülkeden sürmediklerini vurgulayan Erdoğan, "Ama onların şu anda Batı Trakya'da bizim vatandaşlarımıza, soydaşlarımıza yaptıkları zulmün haddi hesabı yok. Son dönemlerde bizim oradaki din adamlarımızın atamalarını bile kendileri yapmak istiyorlar. Sen ne anlarsın bizim din adamının durumundan, yapısından? Biz böyle bir gayretin içerisinde olduk mu? Biz kalkıp da buradaki papazların atamasını vesairesini yaptık mı? Hayır." değerlendirmesini yaptı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, "F-16 konusunda son durum nedir? F-16 için yapılan görüşmeler, F-35'in de önünü açar mı?" sorusu üzerine, şu anda F-16 satın almakla ilgilendiklerini söyledi. ABD Başkanı Joe Biden ile bu konuda olumlu görüşmeler yaptıklarını ifade eden Erdoğan, bu konuya ilişkin Cumhuriyetçi senatörlerle de bazı görüşmelerinin olduğunu anlattı. Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar'ın da muhatabıyla görüşmelerini yürüttüğünü dile getiren Erdoğan, şunları kaydetti: "Hava olumlu istikamette gelişiyor. Temenni ederiz ki bu olumlu hava devam eder. Bir an önce de bu işten bir netice alırız diye düşünüyorum. Sayın Biden'la resepsiyonda geniş bir görüşme fırsatı bulamadık. Daha sonra telefon diplomasisiyle belki bu konuları görüşme imkanımız olur ama Milli Savunma Bakanı'mızın, Dışişleri Bakanı'mızın yapacakları görüşmelerle süreci takip edeceğiz. Gelişmeler şu an itibarıyla olumlu istikamette gidiyor." Amerikan Temsilciler Meclisi Başkanı Nancy Pelosi'nin Ermenistan'ı ziyaretinde hem Türkiye'yi hem Azerbaycan'ı suçlayan açıklamalarda bulunduğunun belirtilmesi ve "Bu ziyaret, Güney Kafkasya'da Karabağ savaşından sonra sağlanan istikrara bir darbe olur mu?" sorusu üzerine Erdoğan, şu değerlendirmeyi yaptı: "Pelosi'nin bu ziyaretiyle kalkıp Kafkasya'daki bu gelişmelere darbe vuracak ne mecali ne cürmü var. Ben inanıyorum ki o, birçok yeri de rahatsız etmiştir. Hiç fazla abartmaya falan da gerek yok. Şimdi biz de bazı hazırlıkları yapıyoruz. Buradan döndükten sonra gereken adımları da atarız. Şimdi Prag'da Avrupa Siyasi Topluluğu Zirvesi var. Şu anda Prag'daki zirveye katılıp katılmama gibi bir değerlendirme içindeyiz. Prag'daki zirveye katılmamız halinde, Paşinyan'ın oraya gelme durumu var. 'Orada görüşebilir miyiz?' diye de bir düşüncesi olmuş galiba. Belki orada kendisiyle bu konuları ayrıca bir görüşme durumumuz olabilir fakat bu konularla ilgili Kafkasya'da bizim de bazı hamlelerimiz olacak. Onun da şimdilik sadece planlama süreci içerisindeyiz. Sayın İlham Aliyev kardeşimizle de bunları konuşup, ona göre adımlarımızı atacağız." Cumhurbaşkanı Erdoğan, Avrupa Birliği ve ABD'nin, Rusya ile bankacılık alanındaki ortak girişimleri mercek altına alındığının hatırlatılması ve "Türkiye'ye yaptırım hamleleri gibi bir eğilim söz konusu olabilir mi?" sorusu üzerine, Mir Kart'ın, Rusya ile Türkiye arasında bir adım olduğunu, bu konu hakkında atacakları adımların değerlendirmelerini ilgililerin yaptığını, ona göre adımlarını atacaklarını belirtti. Erdoğan, "Alternatifimiz var, o ayrı. Ama bütün dert, işte bu yaptırımların farklı versiyonları. Bunlar gerçekten dostluğa falan yakışmıyor, ekonomik ilişkilerimizin düzenlenmesine yakışmıyor. Biz şimdi ister istemez ne yapacağız? Alternatifleri ne olabilir, bu alternatifler üzerinde ilgili bakan arkadaşlarım görüşmelerini yapıyorlar. Bu görüşmelerden sonra da İstanbul'da cuma günü inşallah bütün ilgili arkadaşlarımı toplayacağım. Onlarla bir toplantı yapıp, burada da nihai kararımızı vereceğiz." dedi. Sosyal konut projesine ilişkin bir soruya karşılık da Erdoğan, Cumhuriyet tarihinin en geniş, en kapsamlı konut kampanyasını başlatmış olmaktan büyük bir memnuniyet duyduklarını dile getirdi. Erdoğan, ekim ayı sonuna kadar sürecek başvurulara ilk gün 1 milyon talebin geldiğine, şu anda başvuru sayısının 5 milyona yaklaştığına işaret etti. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Özellikle gençlerimiz projeyi ciddi manada sahiplendi. Kampanyaya gösterilen teveccüh aslında vatandaşımızın devletine olan güveninin bir işaretidir. Devlete güvendiği için de buna böyle ilgi gösteriyor. Burada 422 milyar lirayı aşan bir yatırım değerinden, 200 binden fazla yeni istihdamdan, 250 alt sektörü ilgilendiren bir ekonomik hareketlilikten bahsediyoruz. Böylesine dev bir yatırım çarpan etkisiyle çok daha büyük bir ekonomik hareketliliğe zemin hazırlıyor." diye konuştu. Bir süredir dengesiz görünüm sergileyen kira ve konut fiyatlarının da makul seviyelere düşmesini beklediklerini, bunun gerçekleşeceğini vurgulayan Erdoğan, tüm bunlara rağmen muhalefet tarafının projeyi eleştirmek için gösterdiği gayreti de anlamakta zorlandıklarına dikkati çekti. "Esasen muhalefet ile bizim aramızda şöyle açık net bir fark var, biz dertliyiz, inanın bunların derdi yok. Bunlar başka yerlerde, işleri güçleri alavere dalavere." ifadesini kullanan Erdoğan, kendilerinin tek derdinin "millet", bunların derdinin ise "illet" olduğunu söyledi. Erdoğan, hiçbir fark gözetmeksizin, her insanın huzuru ve refahı için koşturduklarını, sadece dertli değil aynı zamanda millete bu imkanları sağlamakla sorumlu olduklarını da devamlı ifade ettiklerini anlattı. Sosyal konut projesi gibi hayırlı bir adımda bile suyu bulandırmaya, bununla yetinmeyip millete hakaret etmeye çalışanların bir derdinin, sorumluluğunun bulunmadığını dile getiren Erdoğan, şöyle devam etti: "Öyle veya böyle biz bunu başardığımızı göstereceğiz. Bir defa 81 vilayetimizin tamamında yaşayanlara bizim bu konutları teslim etmemiz, bunlara en güzel cevap olacak. Şimdi bu ilk etapta attığımız adım. Öyle yıl sonunu falan beklemeyeceğiz. Ben Murat Bey'e de ifade ettim, öyle yıl sonunu falan bekleyecek zamanımız yok. Hemen Anadolu'dan başlamak üzere bir defa temelleri atmaya başlayalım, küçükten büyüğe. Oradan da Ankara, İstanbul, İzmir, Konya, Kayseri vesaire buralara doğru işi genişleteceğiz. Bunlar kurdukları masaya, yabancı büyükelçilerden, terör örgütleri yandaşlarına kadar herkesi toplayıp bir tek milleti dışarda bırakmak suretiyle netice alacaklarını zannediyorlar ama yok…" Sosyal konut projesindeki bu adımı atmakla beraber seçimden sonra da bu işin ikinci etabını başlatacaklarını bildiren Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: "Bunlar ikinci etabı da duyunca tabii iyice rahatsız oldular. Çalış, sen de yap. Ama senin öyle bir derdin yok. Biz muhalefete sadece diyoruz ki 'Siz gelin, bizi izlemeye devam edin.' Ama bunlar seyirci olmayı da bilmiyor. Bizim durumumuz bu noktada çok çok farklı. İnşallah biz öncelikle 250 bin, ardından bir 250 bin daha olmak üzere toplamda 500 bin konutluk bu projeyi de milletimizin hizmetine sunarak farkımızı bir kez daha ortaya koyacağız. Tabii bir taraftan da arsaları yetiştireceğiz. 250 bin konut amaçlı arsayı da hazırlayacağız. Ayrıca 50 bin iş yeriyle ilgili adımımızı da hızla atıyoruz. İnşallah dükkan sahibi olmak isteyenler de orada olacaklar." Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, TOKİ'den ev alan vatandaşlara da bir müjde vermek istediğini söyleyerek şunları kaydetti: "TOKİ'den ev veya iş yeri alıp, geri ödemesi devam eden vatandaşlarımız için yüzde 25 peşin ödeme indirimi kampanyası başlatıyoruz. Borcun tamamını kapatamayacak olanlar ise bakiyesinin yüzde 25'inden az olmamak şartıyla yapabildikleri kadar ödemeye yüzde 25 indirim alabilecek. Bu kampanyadan, geri ödeme taksitleri 2021 yılı haziran ayı sonuna kadar başlamış olan konut ve iş yeri alıcıları faydalanabilecek. Kampanya bugün başlayacak ve 19 Ekim'e kadar sürecek. Orada da inşallah kolaylaştırıcı olacağız."