Erhürman: Kıbrıs sorununun çözümü barış yolunda atılabilecek önemli adımlardan biri
Cumhuriyetçi Türk Partisi Genel Başkanı Tufan Erhürman sosyal medya hesabından 1 Eylül Dünya Barış günü ile ilgili paylaşımda bulundu. Paylaşımında Kıbrıs sorununa dikkat çeken Erhürman, Kıbrıs sorununun çözümünün yalnızca adada değil, bölgede ve dünya genelinde de barış yolunda atılabilecek önemli adımlardan olduğunu belirtti.
Erhürman’ın paylaşımı şöyle:
Elbette barış, Kıbrıs sorununun çözümünden ibaret değildir. Ancak Kıbrıs sorununun çözümü yalnızca adamızda değil, bölgede ve dünya genelinde de barış yolunda atılabilecek önemli adımlardan biridir.
Çok geriye gitmeye gerek yok. Yirmi yıllık geçmişi hızla hatırlayalım:
1. 2004 referandumlarında Kıbrıslı Türkler “evet”, Kıbrıslı Rumlar “hayır” dedi. Tüm tarafların bunu unutmaması gerekir.
2. Dönemin BM Genel Sekreteri Annan, hazırladığı raporda, Kıbrıslı Türklerin “evet”inin onları baskı altında tutma ve izole etme konusunda hangi gerekçe varsa bunların hepsini ortadan kaldırdığını yazdı. Yetmedi, AB’nin ilk başta bu yönde attığı adımların devam etmesini umduğunu vurguladı. Başta uluslararası toplum ve özellikle örneğin hala doğrudan ticaret tüzüğünü yürürlüğe koyamayan AB olmak üzere tüm ilgili tarafların bunu unutmaması gerekir.
3. 2017’de Crans Montana’da bir kez daha çözüme yaklaşıldı. Kıbrıs Türk tarafının ve Türkiye’nin masada çözüm yönünde önemli adımlar attığı herkes tarafından not edildi. Ama Sn. Anastasiadis’in liderliğindeki, Sn. Hristodulidis’in de önemli üyelerinden biri olduğu Kıbrıs Rum heyeti masadan kalktı. Temel sebep, pek çok BM Güvenlik Konseyi kararında açıkça yer alan “siyasi eşitlik” ilkesiydi. BM bu ilkeye yeterince sahip çıkamadı ve masa çöktü. Bunu da başta BM’nin ve uluslararası toplumun unutmaması gerekir.
4. Crans Montana’dan sonra BM Genel Sekreteri Sn. Guterres, “yeni bir yöntem”i gündeme getirdi. Sonuç odaklı ve zaman sınırlaması olan bir yöntem. Yani çözüm için bir kez daha yıllarca masada dirsek çürütmemek. Bunu da başta BM olmak üzere uluslararası toplumun ve tüm tarafların unutmaması gerekir.
5. Sn. Anastasiadis masayı devirdikten sonra Türk tarafının alması gereken doğru pozisyonun, Annan raporunda yer alan ifadeleri de hatırlatarak, diplomasiyi en etkin şekilde kullanıp, “bizim çözüm irademiz ortada. İzolasyonları derhal kaldırın. Sn. Guterres’in gündeme getirdiği yeni yöntemle bir masa oluşana kadar oturup beklemeyiz. Ancak siyasi eşitlik kabul edilir ve yeni bir yöntemle masa oluşursa masaya otururuz ve çözüm irademizi bir kez daha gösteririz” demek olduğunu çok anlattık. Bunu yapmamış olmanın Sn. Anastasiadis ve Sn. Hristodulidis’i hiç hak etmedikleri “çözüm isteyen taraf” pozisyonuna oturttuğunu ve bu zeminde, izolasyonların kaldırılması talebinin dünyaya “tanınma talebi” diye anlatılmaya başlandığını da hiç unutmamak gerekir.
Sonuç itibarıyla bu konuyla ilgilenen herkesin bildiği gibi Kıbrıs’ta bir çözüm olacaksa bunun yolu iki toplumlu, iki bölgeli, siyasi eşitliğe dayanan federasyondan geçer.
1 Eylül yalnızca bir kutlama değil, aynı zamanda hatırlama günü olsun istedim.
Dünyada barış için uğraşan tüm barışseverleri sevgi ve saygıyla selamlar, Dünya Barış Günü’nün dünyaya barış getirme çabalarını artırmasını dilerim…