Ertuğruloğlu: Cenevre görüşmeleri Kıbrıs konusunda bir dönüm noktasıdır
Dışişleri Bakanı Tahsin Ertuğruloğlu, Cenevre’de gerçekleşen görüşmelerin Kıbrıs konusunda bir dönüm noktası olduğunu vurguladı.
Ertuğruloğlu, Cenevre’de, neredeyse 60 yıl sonra uluslararası camianın gündemine Türk tarafının politikasının net bir şekilde yansıtıldığı, hiçbir kuşkuya neden olmayacak şekilde gündeme getirildiği bir sürecin başlangıcı olduğunu kaydetti.
Türk Ajansı Kıbrıs’a (TAK) demeç veren Ertuğruloğlu, Cenevre görüşmelerine, muhalefetin yaratmaya çalıştığı algı ile bakmaya çalışılmasının da doğru olmadığını kaydetti.
Cenevre toplantısına kadar Türk tarafının neyi ortaya getireceğinin hiç bilinmediğini ve aniden herkes için sürpriz bir duruş, bir pozisyon ortaya konduğu ve muhalefet ile paylaşılmadığı söylemlerinin doğru olmadığına dikkat çeken Ertuğruloğlu, tepki göstererek “makama saygı da burada bitti” söylemi içerisine girilmesini doğru bulmadığını söyledi.
Cenevre’de ortaya ne konan 6 maddenin, 6 maddelik belge diye yorumlanmaması gerektiğini, bunların Türk tarafının Cenevre’ye giderken ısrarla söylediği gündeme getirdiği konuların maddeleştirilesi olduğunu dile getiren Ertuğruloğlu, bunun bir öneri paketi olmadığını kaydetti.
Ertuğruloğlu, Cenevre’de egemen eşitliği masaya koyacaklarını, eşit uluslararası statünün ortaya konulacağını, ortak zemin arayışında kırmızı çizgilerin bunlar olduğunu söyleyerek Cenevre’ye gidildiğini ve bunu herkesin bildiğini kaydetti.
CENEVRE’DE ORTAYA KONAN POLİTİKA SÜPRİZ DEĞİL…
Cenevre’de bu söylemlerin dışında bir önerinin masaya gelmediğini vurgulayan Ertuğruloğlu, gayriresmi 5+BM toplantısında ortaya konan politikanın hiçbir şekilde bilinmeyen ve sürpriz bir politika olarak yorumlanmaması gerektiğini ve bunu bu şekilde yansıtmaya çalışanların da haksız bir eleştiri yaptıklarını söyledi.
KIBRIS MESELESİ BİR STATÜ SORUNUDUR…
“Savunduğumuz egemenliğimizdir. Devletimizin eşit statüsüdür. Kıbrıs meselesi bir statü sorunudur diye defalarca vurguladık. Kıbrıs meselesi bir statü sorunudur.” şeklinde konuşan Dışişleri Bakanı Tahsin Ertuğruloğlu, Rum tarafının devlet, Türk tarafının da toplum muamelesi gördüğü sürece bu statü sorununun körüklendiğini ve bu sorunun körüklendiği sürece de hiçbir müzakere sürecinde bir anlaşmaya varmanın söz konusu olmadığını ifade etti.
ANASTASİADİS’İN ORTAYA KOYDUĞU DURUŞ İLE ANLAŞMA OLMAZ
Rum Lider Nikos Anastasiadis’in Cenevre’de ortaya koyduğu duruş, pozisyon ve mantalite ile kendilerinin anlaşma sağlamasının söz konusu olmadığını vurgulayan Ertuğruloğlu, sözlerine şöyle devam etti:
“Bunu sadece Anastasiadis’in mantalitesi diye yorumlamamak gerekir. Anastasiades’in ortaya koyduğu mantalite tüm Rum liderliğinin paylaştığı bir mentalitedir. Bu Anastasiadis’in kişiliğinde sergilenen başka bir Rum liderliğinde bunun böyle olmayacağı ile ilgili bir iddia söz konusu değildir. Dolayısıyla kişiye indirgemeyelim, bu Rum tarafının bir bütün olarak Kıbrıs konusuna bağnaz bakışının, hakimiyetçi bakışının, tarihi yanlış algılayan bakışının bir göstergesidir. Dolayısıyla bizim Cenevre’de ortaya koyduğumuz politika için ne birine özür borcumuz var ne Kıbrıs konunun ileriki aşamalarında Cenevre’de ortaya konan pozisyondan geri adım atma diye bir düşüncemiz var. Bu söz konusu bile değildir. Devletimizin varlığı, eşit uluslararası statüsü, Kıbrıs Türk halkının da egemen hakkı asla taviz verilecek konular değildir. Bunları beğenen beğenir beğenmeyen beğenmez.”
KIBRIS ADASI ASLA HELEN ADASI OLMAYACAK
Kendilerinin ne egemenlikten ne de devletlerinden vazgeçmeyeceklerini vurgulayan Ertuğruloğlu, sözlerini “Rum tarafı kabul etmeyecekse etmeyecek. Biz Rum tarafı kabul etmeyecek diye ne egemenlimizden vazgeçeceğiz ne de devletimizden vazgeçeceğiz. Bu bizim özgürlük mücadelemizdir. Haysiyet mücadelemizdir. Onur mücadelemizdir. Rum boyunduruğu altına girmeme kararlılığımızdır. Kıbrıs adasının asla tarihte olmadığı gibi bundan sonra da asla bir Helen adası olmayacağı mesajıdır” şeklinde sürdürdü.
ORTAYA KOYDUĞUMUZ POZİSYONUMUZ NETTİR
BM Genel Sekreter’in yeni bir çağrı yapması halinde Türk tarafının orada olacağını vurgulayan Ertuğruloğlu, kendilerinin kimseden çekinmediklerini ve diyalogdan kaçmadıklarını ifade ederek “Ancak Rum tarafı katılacak mı o bir soru işaretidir. Ama eğer ikinci Cenevre veya başka bir kent toplantısı gerçekleşirse, Türk tarafı olarak Cenevre’de ortaya koyduğumuz pozisyonumuzu harfiyen yenilemekten başka bir misyonumuz olmayacağını da şimdiden söyleyebilirim.” dedi.
Egemenliği, devleti ve eşit uluslararası statüyü savunduklarını dile getiren Ertuğruloğlu, “Bunlardan geri adım atma söz konusu değildir. İlk defa uluslararası camia çok net şekilde Kıbrıs Türk pozisyonunun ne olduğunu görmekte, duymaktadır. Anavatanımız bütün gücüyle Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin pozisyonunu desteklemektedir. Bizim ne birinden özür dileme düşüncemiz, ne de savunduklarımızdan geri adım atma diye bir düşüncemiz olabilir. Söz konusu olamaz.” şeklinde konuştu.
KIBRIS’TA BİR ANLAŞAMA KKTC’NİN KABULÜNDEN GEÇER
Bundan sonra kimsenin bu duruşu değiştirme gücüne sahip olmadığını vurgulayan Ertuğruloğlu, hangi siyasi görüşe sahip olursa olsun kimsenin devletten geri adım atma hakkının olmadığını belirtti. Dışişleri Bakanı Tahsin Ertuğruloğlu, “Kimsenin devletten geri adım atma hakkı yoktur. Egemenlikten geri adım atma hakkı yoktur. Her zaman vurgulamışımdır Kıbrıs’ta anlaşma KKTC’nin kabulünden geçer. Eğer bir anlaşama olacaksa bu anlaşama belgesinin altına ‘KKTC adına’ diyerek imza konacak; Kıbrıs Türk toplumu adına değil.” İfadesini kullandı.
“Biz, adına Kıbrıs Cumhuriyeti denen Rum devletinin bir toplumu değiliz. Rum tarafı devlet ise Kıbrıs Türk halkı da devlettir.” şeklinde konuşan Ertuğruloğlu, artık yeni müzakere sürecine, iki devlet arasında bir müzakere süreci olması halinde var olacaklarını kaydetti.
Dışişleri Bakanı Tahsin Ertuğruloğlu sözlerini şöyle sonlandırdı:
“Rum-devlet, Türk- toplum statüleri bu şekilde sürecek, Rum devlet statüsü ile bizi ambargolar altında ezemeye devam edecek, izolasyon tedbirleri uygulatacak ve ondan sonra biz onunla 53 yılımızı boşa harcadığımız gibi bir 53 yıl daha bir yüz üç yıl daha boşa harcayacak düşüncede değiliz.”