Pandemi nedeniyle yaklaşık iki aydan beri kısmi karantinada eve kapanıp kaldık.
En nihayet tedbirli olma çerçevesinde normale geri dönüş başladı.
Sanırım bu süre sadece benim değil evde oturma alışkanlığı pek olmayan ülke geneli için büyük sınavdı.
Eşim sağlık çalışanı olduğu için günün büyük bölümü iki çocukla evde tek başınayı oynadım.
Çokca elektronik oyun, biraz spor ve müzik, hafiften uzaktan eğitimi de günlük hayatımızın parçası.
Beden Eğitimi öğretmenliğime, müzik, türkçe, matematik, dans, bilgisayar, kahvaltı ve bulaşık işleri da eklendi
Geçen sürede hem ben, hem de çocuklar kavramları bile karıştırmaya başladık.
Çok heycanlı anlarda çoçuklar artık baba yerine anne kelimesini kullanyorlar!
Ev içi dırdır, mahalle baskısı ve dış mihrakların oyunlarına rağmen olabildiğince “ota-bahçeye nerdeyse dokunmadım.”
Olur da ikinci dalga gelirse hobilerime, fobimi yenerek bahçe, bitki ve çiçek işlerimi de ilave edebilirim diye arka avlu kötü günlere saklıyorum
***
Bizim evde olduğu gibi sosyal medyadan da takip edebildiğim kadarıyla salgın süresince herkes spora sardı.
Evde bisiklet çevirenden, tuvalet kağıdıyla top sektirene, duvarla tenis oynayandan, yoga sayesinde nirvanaya erişene, yaklaşan deniz sezonu öncesinde kol kası çıkarana kadar geniş bir yelpaze var.
Sadece sporu hayat biçimi yapanlar değil kıyısından köşesinden geçmeyenler bile müthiş paylaşımlarda bulundu.
Her ne kadar çapı artan göbek bunda baskın olsa da; pandemi sayesinde spor ve hareketin hayatımızda ne denli önemli olduğunu bir kez daha hatırladık.
Umarım hayatın normale döndüğü zaman ayni heyecan kaybolmaz.
***
“Ot ve sapa dokunmama hassasiyeti” sanırım futbol hariç bisiklet önde olmak üzere bir çok federasyonda da var.
Özellikle bisiklet diyorum. Çünkü pandemi ile bir kez daha bisikletin salgını önleme konusunda en güvenli araç olduğu yinelenirken bağışıklık için de en önemli spor olduğuna dikkat çekildi.
İlk günden itibaren Britanya Bisiklet Federasyonu yayınlar yapıp farkındalığı artırırken Almanya, İrlanda gibi ülkelerde günlük eksersiz adı altında bu sporun devam etmesi için gündem hep sıcak tuttuldu.
Fransız hükümeti ilk haftadan itibaren kolları sıvayıp bisiklet yollarını artırıp iyileştirdi.
Yetmezmiş gibi bisikletini tamir edene 50 euro katkı sağlayıp normalleşme sürecinde 20 milyon euroluk bütçeyle halkını toplu taşıma yerine bisikletle ulaşıma yönlendiriyor.
Peki bizim bisiklet federasyonu ve paydaşları ne yaptı.
Bazıları evde kalmaya kinlenerek bisiklet sürmeye devam edenlere söylemediğini bırakmazken, ihbar etmekten bile geri kalmadı.
Federasyonda ise Bakanlar Kurulu’nun aldığı karar ve Spor Dairesi’nin uyarıları dışında tık yok.
Belliki geçen sürede evde oturmadan bisikletin lastiği boşaldı, zincir de yağsız kaldı, beyin de oksijensiz.
Hade benim gibi bahçe işlerini sevmiyor olabilirsiniz ancak gönüllük esasına dayansa da giydiğiniz gömleğin, oturduğunuz koltuğu doldurup hakkını vermez zorundasınız.
Hiç birşey eskisi gibi olmayacakmış diye geyik yapanlara ithaf olunur!