KIBRIS

Gazeteciler Birliği: Özgürlük Mücadelesinden Vazgeçmeyeceğiz

Kıbrıs Türk Gazeteciler Birliği, son günlerde yeniden gündeme gelen gazetecilere yönelik davalar hakkında açıklama yayımladı.

Kıbrıs Türk Gazeteciler Birliği, son günlerde yeniden gündeme gelen gazetecilere yönelik davalar hakkında açıklama yayımladı.

Açıklamada, BASIN-SEN Başkanı Ali Kişmir’e açılan davanın ardından, bu kez de Yenidüzen Gazetesi, dönemin Genel Yayın Yönetmeni Cenk Mutluyakalı ve gazeteci Serhat İncirli hakkında Cumhurbaşkanı Ersin Tatar tarafından açılan ‘zem ve kadih’ davasına dikkat çekildi.

Kıbrıs Türk Gazeteciler Birliği'nin açıklamasının tamamı şu şekilde:

BASIN SEN Başkanı Gazeteci Ali Kişmir’e açılan ve halen devam eden davanın ardından bir dava da Yenidüzen Gazetesi’ne açıldı.

Cumhurbaşkanı Sn. Ersin Tatar’ın Yenidüzen Gazetesine, dönemin Genel Yayın Yönetmeni Gazeteci Cenk Mutluyakalı’ya ve Gazeteci Serhat İncirli’ye, yazdığı dört ayrı köşe yazısı nedeni ile ‘zem ve kadih’ davası açtığını ve sürecin başladığını öğrenmiş bulunuyoruz.

Tam da Dünya Basın Özgürlüğü günü yaklaşırken gündeme gelen bu dava, basının ülkemizde ne kadar özgür olmadığını bir kez daha gözler önüne sermesinden dolayı çok önemlidir.

Basını özgür olmayan toplumların da özgür olamayacağı gerçeğinden hareketle, bir gazetecinin yaşanan olayları kendi bakış açısı ile halka anlatmasının cezai soruşturma veya hukuki baskıyı gerektirmediği düşüncesindeyiz.

Basının aynı zamanda denetim görevi yaptığı ve bu işlevi yerine getirirken, gücünü ifade ve basın özgürlüğünden alması gerektiğinin bilinmesini isteriz.

Unutulmamalıdır ki eleştirel gazetecilik demokrasinin bir gereğidir ve eleştirdiği için hiçbir gazete ve medya kuruluşu suçlu sandalyesine oturtulmamalıdır.

Halkın oyları ile göreve gelen siyasiler, halkın bilgi kaynağı olan basına karşı daha hoşgörülü olmalıdırlar. Basın, aynı zamanda halkı bilgilendiren bir araç olduğuna göre siyasetçilerin basına hoşgörüsüz yaklaşması, aslında halkın bilgi alma hakkını engellemeye yönelik bir davranıştır.

Siyasetçiler unutmamalıdırlar ki, basın da kendileri gibi toplumun farklı işlevlerini yerine getirirler. Amaçları çakışmasa da, görevleri topluma hizmettir. Bu yüzden siyasilerin, basının yaptığı eleştirilerden ders çıkarmak yerine mahkeme yolunu seçmesi kendilerine olan güvenin azalmasına neden olur.

Kaldı ki ülkenin en üst makamındaki kişinin herkesten daha çok hoşgörülü ve kucaklayıcı olması da ayrı bir gerçekliktir.

Gelinen aşamada Yenidüzen Gazetesi ve meslektaşlarımızın yanında olduğumuzu, basınımızın hak ettiği özgürlüğe kavuşana kadar mücadeleden geri durmayacağımızı kamuoyu ile paylaşmak isteriz.