Güney Amerika’daki lityum madenleri elektriğe geçişin karanlık yüzünü gösteriyor
Güney Amerika’daki Lityum maden sahalarının görüntüleri bir hava fotoğrafçısı tarafından yüksek çözünürlükte çekildi. Fotoğraflar görsel olarak her ne kadar nefes kesici olsa da hızla yaygınlaşan yeni elektrik teknolojilerinin karanlık tarafını gözler önüne seriyor.
Lityum, fosil yakıtlara bağımlılığımızı azaltmanın yollarından birini temsil ediyor. Gezegendeki bilinen en hafif metal olan lityum cep telefonlarından bilgisayarlara, otomobillerden uçaklara kadar bir çok elektrikli cihazda yaygın olarak kullanılıyor.
Lithium-ion piller 2030 yılına kadar yeni araç satışlarının yüzde 60’ını oluşturması beklenen elektrikli otomobillerde en fazla kullanılan pil tipi. Örneğin bir Tesla Model S otomobilde 12 kilogram civarında lityum kullanılıyor.
Bu piller hafif ve tekrar şarj edilebilen güç kaynağı için kilit öneme sahip. Şu an için yenilenebilir enerjiye geçişte hayati öneme sahip olarak görülen lityuma olan talep tarihte hiç olmadığı kadar yüksek düzeyde.
Fakat bu elbette beraberinde başka maliyetler getiriyor. Bu kimyasal elementi çıkarmak çevreye zarar verebiliyor.
Alman hava fotoğrafçısı Tom Hegen, insanoğlunun dünya yüzeyi üzerinde bıraktığı izleri belgelendirme üzerine uzanlaşmış bir isim. Çalışmaları arasında insanların doğal kaynakları çıkardığı, işlediği ve tükettiği yerler bulunuyor. Lityum Üçgeni olarak bilinen alandaki çalışması da bunların sonuncusu.
Şili, Arjantin ve Bolivya sınırlarının buluştuğu bölge madencilik açısından çok verimli bir alan biliniyor. Madenin yaklaşık dörtte biri Şili’nin kuzeyindeki Salar de Atacama tuz sahalarından elde ediliyor.
Euronews’e konuşan Hegen “Çalışmaların maden çıkarma ve işleme alanlarını kapsadığı için mobilite sektörünün elektromobiliteye doğru geçişinin nasıl olduğunu ilgimi çekti” ifadelerini kullandı.
Lityum otomobil pillerinde kullanılan kilit maddelerden biri olduğunu belirten Hegen, Şili, Bolivya ve Arjantin üçgenindeki dünyanın en büyük lityum kurutma sahalarından birinin fotoğraflarını çekmek istediğini vurguladı.
Peki bunu nasıl başardı?
Hegen dev maden sahalarını kadrajına sığdırabilmek için küçük bir uçak kiraladığını ve bu alanlarından üzerinden uçarak fotoğrafladığnı belirtti.
Atacama Çölü’ndeki Sociedad Quimica y Minera (SQM) tarafından işletilen Soquimich lityum madeni yeni Lityum Serisi 1 projesinin bir parçası.
Bu sahalar neden çok renkli?
Lityum sahalarındaki canlı renkler Lityum karbonatın farklı yoğunluklarından kaynaklanıyor. Renkleri pembemsi beyazdan turkuaza hatta parlak sarıya kadar değişebiliyor.
Lityum madenleri çevre için neden zararlı?
Herhangi bir doğal kaynağın çıkarılması gezegen için zararlı bir aktivite. Çünkü bu hammaddeleri çıkarmak toprak erozyonunda, su kıtlığına, biyolojik çeşitliliğin azalmasına, ekosistemin bozulmasına ve küresel ısınmanın artmasınz yol açabiliyor.
Fakat genel olarak madencilik ve doğal kaynaklar denilince akla ilk olarak kömür, petrol ve gaz gibi fosil yakıtlar geliyor. Ne yazıkki daha temiz bir enerjiye kapı aralasa da lityum da bu kategoriye giriyor. Temelde bu maden yenilenebilir enerjiyi mümkün kılan yenilenemeyen kaynak olarak tanımlanabilir hatta yer yer geleceğin petrolü olarak adlandırılıyor.
Friends of Earth (FoE) tarafından yayınlanan bir rapora göre lityum madenciliği kaçınılmaz olarak toprağa zarar veriyor ve hava kirliliğine yol açıyor. Talep arttıkça, madenler etrafındaki topluluklara verdiği zarar artarken halkın suya erişimi de tehlikeye giriyor.
Güney Amerika’da lityumun bulunduğu tuz sahaları sulak araziler arasında bulunuyor. Bu bölgelerde suya erişim yerel halkın geçimini sürdürebilmesi, yerel flora ve faunanın korunabilmesi için hayati öneme sahip.
Şili’deki Atacama çölündeyse madencilik faaliyetleri kısıtlı su kaynaklarının yatak değiştirmesine ve kirlenmesine yol açıyor.
Lityumun buharlaşma havuzları kullanılarak üretilmesi için günde 21 milyon litre gibi çok fazla miktarda su gerekiyor. Bir ton lityum üretebilmek için yaklaşık 2.2 milyon litre su gerekiyor.
Peki pil üretiminde kullanılan lityum madenleri durdurulmalı mı?
Sivil toplum kuruluşu BePe tarafından 2021 yılında yayınlanan bir başka raporda da lityum madencili ile ilgili en büyük sorunun su olduğu vurgulanıyor.
Raporda sudaki potansiyel kirlenme ile ilgili yeterli araştırma yapılmadığı belirtilerek zararın gerçek boyutu güvenilir bir şekilde belirlenene kadar aktivitelerin durdurulması gerektiği savunuluyor.
Georgia Teknoloji Enstitüsü profesörlerinden Gleb Yushin daha yaygın ve çevreci materyallerin kullanıldığı bir pil teknolojisinin geliştirilmesi gerektiğini savunuyor.
Yushin gibi bilim insanları lityum ve bir diğer zararlı metal olan kobalt yerine geçebilecek yeni pil alternatifleri üzerine çalışıyor. Gelecekte lityum ve kobalt madenleri yetersiz kalacağı için onun yerine geçecek maddeler olarak silikon ve demir öneriliyor.
Malzeme bilimcileri, mühendisler ve fonlara araştırmalarda yaygın elementlere önceli vermeleri çağrısında bulunan Yushin aksi takdirde otomotiv üretiminin on yıl içerisinde sekteye uğrayacağını belirtiyor.