Adada müzakerelerin yeniden başlaması için ortak bir zemin bulunup bulunamayacağını araştırmak için görevlendirilen Birleşmiş Milletler Genel Sekreterinin Kıbrıs Kişisel Temsilcisi Maria Angela Holguin, Kıbrıslı Türk ve Kıbrıslı Rumlara, adada daha güvenli ve iyi bir gelecek için Kıbrıslı Türk ve Kıbrıslı Rum liderlere baskı yapmaları çağrısında bulundu.
-“Raporumu 10 Temmuz’da sunacağım”
Holguin yayımladığı açık mektupta, “Kıbrıs’ta bir uzlaşı ve ilerisi için bir yol bulunabileceğine, Kıbrıslıların bunu hak ettiklerine inanıyorum. Raporumu, Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri’ne 10 Temmuz’da sunacağım, ama işimin bittiği anlamına gelmiyor, kalıcı bir çözüm için alternatifler bulma çabalarım devam edecek. Halen umutluyum ve tüm Kıbrıslılardan, daha iyi ve güvenli bir gelecek için liderlerini teşvik etmesini ve baskı uygulamasını istiyorum” dedi.
Her halükarda, statükonun (mevcut durumun) devamını isteyen, ilerisi için karamsar tahminlerde bulunan ve en küçük değişimleri bile ihanet olarak değerlendiren kesimlerin bulunduğunu ve bulunacağını da kaydeden Holguin, “Ancak tarih bize olumlu değişimlerin, liderlerin nelerin tehlikede olduğu fark ettiği ve toplumlarının uzun vadede iyiliklerini düşünmeye başladığında gerçekleştiğini göstermektedir” dedi.
Kıbrıs’ın, sorunlu bir bölgede refah bir ülke olma potansiyelinin bulunduğunu kaydeden Holguin, “Şüphesiz, farklılıkları ve değişimleri karşılıklı kabullenmeyle Kıbrıslılar, dünyanın pek çok kesimi için güvenli bir ortak olur. Birleşme için atılacak bir adımın adanın güvenliğine ve barış ve sükûnet içerisinde yaşayabilme düşüncesine katkısı olacaktır” dedi.
Holguin, geleceğe odaklanılması ve her şeyden önemlisi her iki tarafın çıkarına olacak çözümler üzerinde odaklanılması çağrısını tekrarlamak istediğini kaydetti.
-“Gençleri görmezden gelemeyiz… Farklı bir hayatı ve eşit imkanları hak ediyorlar”
Geçmiş yaraları iyileştirmek ve daha iyi günler için herkesin geleceğe daha sağlıklı ve ümitli bakması gerektiğini belirten Holguin, “Zorlukların olduğunu kabul ediyorum ancak, tarihin verdiği acıların üstesinden gelebilmeleri durumunda Kıbrıslıları daha parlak ve pozitif bir gelecek beklediğine inanıyorum. Adanın her iki kesimindeki gençleri de görmezden gelemeyiz. Farklı bir hayatı ve eşit imkanları hak ediyorlar” dedi.
Bir müzakere sürecine gidilirken tarafların geçmişini iyi bilmesi ve anlamasının önemli olduğunu, bunun özellikle geçmişi acılarla ve kayıplarla dolu olan Kıbrıs için geçerli olduğunu belirten Holguin, “Ancak bunların, tüm Kıbrıslıların yararına olacak bir çözüm sürecinin önünde aşılamayacak bir engel olmaması gerekiyor” dedi.
Nörobilim (sinirbilim veya nörobiyoloji) alanına yapılan bazı çalışmaların Kıbrıs’taki bazı tavırlara anlam vermesine yardımcı olduğunu ifade eden Holguin, “Beyin, gerçekleri, geçmiş inanışlarla yeni tecrübeleri birleştirerek algılıyor. Bu inanışlar çocukluk döneminde oluşmuş, miras bırakılmış veya beyinlere işlenmiştir” ifadelerini kullandı.
Holguin, bunun sonucunda acılı bir anı devamlı olarak gündeme getirildiğinde, o toplumun değişime ve gelecek için alternatif seçeneklere açık olmasının neredeyse imkansız hale geldiğini belirtti.
-Görevlendirilme…
Holguin, Birleşmiş Milletler Genel Sekreterinin kendisine Şubat 2023’de Kıbrıs’la ilgili müzakerelerin yeniden başlaması için elverişli bir ortamın bulunup bulunmadığını araştırma görevini verdiğini belirtti ve bu süreçte Nikos Hristodulidis ve Ersin Tatar’la son görüşmelerini da yaptığını söyledi.
Kıbrıslı Türk ve Kıbrıslı Rum Liderlerle, ayrı ayrı duruşlarını detaylı bir şekilde anlamak için toplantılar yaptığını belirten Holguin, bu süreçte siyasi aktörler, sivil toplum kuruluşlarının ve halkların da görüşlerini dinlemenin de önemli olduğunu kaydetti.
-“Hayal kırıklıklarına yol açan fikirlerden uzak durmak çok önemli”
Bu süreçte iki kesim arasındaki güveni arttıracak yolların bulunmasına odaklanıldığını belirten Holguin, şu ifadeleri kullandı:
“Geçmişte büyük beklentilerin oluşmasına neden olan ancak sonucunda daha büyük anlaşmazlıklara ve hayal kırıklıklarına yol açan çözüm fikirlerinden uzak durmak çok önemidir. Şimdi daha farklı düşünmek gerekiyor” dedi.
Yaptığı gözlemleme ve araştırmalar sonucunda “karşılıklı suçlamalar ve dışlama üzerine çok yıllar harcandığına” inandığını belirten Holguin, mevcut statünün (statükonun) iki toplum arasındaki mesafeyi ve karşı toplum hakkındaki bilgi eksikliğini arttırdığını ve bunun her geçen gün artmakta olduğunu belirtti.
Holguin ayrıca pek çok insanın mevcut durumun değişebileceğine olan inancını yitirdiğini de gözlemlediğini kaydetti.
Adaya ilk ziyaretinde Ermou Sokağını ziyaret ettiğini, bu sokağın 60 yıl süren bir sorunun çözülememesini simgelediğini ifade eden Holguin, “düzenlenen anma törenleri ve anıtların zaferi değil adada bir çözüme ulaşılamamasını simgelediğini” de belirtti.
(ID/ÖK)