Halkın Partisi Milletvekili Jale Refik Rogers, azınlık hükümetinin kurultay ve seçim yatırımı olarak görevden alma-atama, bu ülkede yaşamayan insanları vatandaş yapma, çevreyi kirletme gibi kendi çıkarlarına hizmet eden konularda birlik olabildiklerini, Bakanlar Kurulu’nu toplayabildiklerini ancak Meclis’i açma konusunda kendi çıkar kavgaları nedeniyle birlik olamadıklarını belirtti.
Televizyon programına katılarak yeni yasama yılında Meclis’in açılamamasını ve diğer önemli konu başlıklarını değerlendiren Rogers, şöyle konuştu: “Meclis’in açılması noktasında hükümet ortaklarının ölü taklidi yaptıklarını gördük. Meclis’in açılmasını ister bir görüntü de yoktu. Sayın Başbakan Meclis’in açılma tarihini çok net olarak biliyordu ama hükümet ortaklarıyla bu konuyu konuşmuş gibi de görünmüyordu. Meclis İç Tüzüğü’nü de yok sayan bir durum oldu. Sonuçta Meclis’in pazartesi günü açılarak nisabın sağlanıp sağlanamadığı yönünde bir sayım yapılması, nisap yoksa da 24 saat sonraya ertelenmesi gerekiyordu. Maalesef Meclis’i hiç açmadılar.”
“MECLİS’İN AÇILMAMASI HÜKÜMETİN İŞİNE GELİYOR”
Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın Meclis’in açılış tarihinde Türkiye ziyaretinde bulunmasına ilişkin soru sorulması üzerine Rogers, Cumhurbaşkanı’nın sürekli kültürel amaçlı geziler yaptığını, temsil ettiği makama ilişkin konularla ilgili bir adımının pek olmadığını söyledi. HP Girne Milletvekili, “Meclis’in açılış dönemine denk gelen bir tarihte seyahate gidişi vekaleti Meclis Başkanı’na bırakmasına neden oldu. Meclis Başkan Yardımcısı da partisinin grup kararından dolayı orada olamayacağını söyleyerek görevi en yaşlı üyeye devretti. Sonuç olarak Meclis’in açılışı için herhangi bir yoklama yapılmadı, dolayısıyla o gün yok sayıldı. İç tüzüğe göre nisap yoksa ertesi gün Meclis’i toplamak gerekirdi. Meclis’in açılmaması hükümetin işine geliyor çünkü çıkıp kürsüden onları eleştirmemizi istemiyorlar. Perşembe günü denetim günüdür ve muhalefet olarak Meclis’i açmak için biz orada olacağız. Eleştirilerimizi dile getireceğiz” diye konuştu.
“HÜKÜMETİN GÜNDEMİ BAŞKA, O NEDENLE ADAPASS’IN TÜRKİYE’DEKİ HES SİSTEMİNE UYUMLU HALE GETİRİLMESİ İÇİN HALA ADIM ATILMADI”
Uluslararası aşı sertifikasının gerekliliğine işaret eden Jale Refik Rogers, Cumhurbaşkanı’nın bu konuda üstüne düşeni yapmadığını ifade etti. Bu konunun arafta kalmış ve Kıbrıslı Türkler’in izolasyonunu pekiştiren bir konu olduğunu aktaran Rogers, “Dünyaca kabul görmüş aşıları olmamıza rağmen uluslararası aşı sertifikası almamız
mümkün değil. Şu anda Kıbrıs Cumhuriyeti kimliğiniz varsa aşı kartını alabiliyorsunuz ama Kıbrıs Cumhuriyeti kimliğine başvurup almadıysanız veya Kuzey Kıbrıs’ta yaşayan başka bir ülke vatandaşıysanız bu sertifikayı alamıyorsunuz. Toplum lideri olarak bilinen Cumhurbaşkanı’nın çok daha proaktif olması, ülkelerle iletişime girmesi, Avrupa Birliği’ne baskı yapması gerekiyor. Türkiye’de uygulanan HES sistemi var. Sağlık Bakanlığı, AdaPass’ın HES sistemine uyumlu olması için girişimler yapacağını söyledi. Ancak bu konuda da herhangi bir gelişme yok. Çünkü hükümetin kendi öncelikleri, yapacağı kurultay ve seçim yatırımları var” dedi.
“AŞILANMA ORANI YÜKSELDİKÇE HASTANEYE YATIŞLARIN DÜŞTÜĞÜ SONUCU NETTİR”
Toplum sağlığını korumak için aşı olmanın şart olduğuna vurgu yapan Rogers, yapılan tüm çalışmaların, aşının hastaneye yatışları, ölümleri ve yoğun bakıma yatışı azalttığını net bir biçimde gösterdiğini söyledi. Rogers şu ifadeleri kullandı: “Örneğin aşılanma oranı Portekiz’de %90, Amerika’da %60. Aşılanma oranı yükseldikçe hastaneye yatış oranı düşüyor. Sayılar bunu net olarak gösteriyor. Halk sağlığını korumak isteyen herkesin aşılanmayı da savunacağını düşünüyorum. Tüm dünyayı saran bir salgından bahsediyoruz. O nedenle, her ülkede toplumsal bağışıklığa ulaşılmadan salgının tam anlamıyla kontrol altına alınması mümkün olmayacaktır.”