KTÖS Örgütlenme Sekreteri Akgün Kaçmaz tarafından yapılan açıklama şöyle:
Günümüzde eğitim yönetimi ve eğitim planlamanın ne kadar önemli olduğu herkes tarafından bilinmektedir. Eğitimi planlayabilmenin birinci şartı da bilinen bir nüfus ve bu yönde geliştirilen nüfus politikasıdır.
Ülkemizde giriş çıkışlarla ilgili denetim ve kurallar çerçevesi olmadığı için ülkemiz sorma gir hanına dönmüştür.
Sendikamızın bu konu ile ilgili defalarca uyarı ve önerileri olmasına rağmen bu uyarı ve öneriler, yetkililer tarafından dikkate alınmamakta, bu sorun her yıl büyüyerek devam etmekte ve maalesef eğitim sistemimize olumsuz yansımaları olmaktadır.
Bu eğitim yılında yine ülkemizde çok ciddi anlamda bir nüfus artışı olmuştur. Bu durum okullarımızda yaşadığımız öğrenci artışından çok rahat gözlenmektedir. Bunun yanında dövizin yükselmesinden kaynaklı özel okullardan devlet okullarına yadsınmayacak bir sayıda geçiş olunca da kamu okullarımızda nüfus artmış bununla ilgili doğal olarak ek öğretmen ihtiyacı doğmuştur.
Bununla birlikte kamu okullarında bina güvenliğiyle ilgili yaşanan sorunlar okul bahçelerindeki alanlara konteyner yığılmasına neden olmuş, öğrencilerin oyun alanları daraltılmış artan öğrenci nüfusuyla okullar daha kaotik bir durumla karşı karşıya kalmıştır.
Bu da yetmezmiş gibi kalabalık sınıflı okulların sorunları çözülmemiş, altyapı eksiklikleri tamamlanmamış, çok sayıda müdür ve müdür muavini kadroları boş bırakılmış, bazı okullarımızda yoğun olarak bulunan Türkçe bilmeyen öğrencilerin akademik ve toplumsal uyum anlamında sorunları çözülmemiştir. Bu eksikliklere rağmen hiçbir hazırlık yapılmadan eğitimde tam gün yalanıyla eğitimdeki süreye ikinci bir gün öğleden sonra
eklenmiştir. Ancak yukarıda saydığımız sorunların hiçbiri çözülmemiş, ikinci bir gün öğleden sonra eğitsel etkinlikle öğrencilerin ne kazanım elde edeceği temelinde hiçbir bilimsel çalışma yapılmamıştır.
Tüm bunlar Eğitim Bakanlığının eğitsel bir kaygısının olmadığını ve dostlar alışverişte görsün yaklaşımını açıkça ortaya koymaktadır. Unutulmamalıdır ki hükümet, tam gün eğitim söyleminde bulunmadan önce görevi olan, yukarıda saydığımız sorunları çözebilmeli, vatandaşlara TAM anlamıyla bir EĞİTİM hizmeti sunuyorum diyebilmeli ve elbette sonrasında tam gün eğitimi telaffuz etmelidir.
Tüm bu yaşanılan sorunlar yetmezmiş gibi yazımızın en başında belirttiğimiz sebeplerden dolayı okullarımızda ek öğretmen ihtiyacı doğmuştur. Okulların açılmasından günümüze neredeyse bir ay gibi bir süre geçmesine rağmen birçok okulumuzda öğretmen eksikliği devam etmektedir. Bakanlığın plansız ve ön hazırlıksız olmasından dolayı bu artışlar öngörülememiş veya düşünülmemiştir ve okulların açılmasıyla birçok okulumuz eksik öğretmenle eğitime başlamıştır.
Bu noktada Eğitim Bakanlığı, geç de olsa bir süre sonra bu sıkıntıyı fark etmiş, gerekli mercilerden ek öğretmen kadrosu talebinde bulunmuştur ancak bu kez de öğretmen ihtiyaçlarının onayı hantal bürokrasiye ve umursuz bürokratlara takılmıştır.
Eğitim Bakanlığının yanında Personel dairesi, Başbakanlık ve Maliye Bakanlığı da süreçten sorumludurlar. İstediklerinde birkaç günde tamamlayabildikleri bürokratik süreçler, nedense iş öğretmen eksikliğine geldiği zaman bir ayda tamamlanamamıştır. Bugüne kadar öğretmenlerimizin iyi niyeti ve özverisiyle sürdürülen eğitim ve
öğretim bu iyi niyet ve özveriye rağmen aksamakta, öğrenciler mağduriyet yaşamaktadır. Sendikaların eylem süreçlerinde, her platformda ortaya çıkıp sendikaları hedef gösteren, öğrencilerin mağdur olduklarını ifade eden siyasileri bu noktada samimiyetlerini göstermeye ve öğrencilerin yaşadıkları eğitim mağduriyetlerini giderecek adımları atmaya davet ediyoruz.
Lütfen samimi olun ve sadece görevinizi yapın. Okullarda öğretmen eksikliği varmış, KİMİN UMURUNDA?