Halkın Partisi Girne İlçe Başkanı ve Merkez Yürütme Organı üyesi Çağın Çağatay Karataş Girne antik liman konusunda yaşanan gecikmeye ve esnafın yasalara göre yeterince bilgilendirilmeyip onaylarının alınmamasına dikkat çekerek “şimdi bu şartlarda oradaki esnaf isyan etmesin de ne yapsın? Turizm sezonu içerisinde ve özensiz bir biçimde ilerleyen bu çalışmalar sonucunda testleri yapılmamış alt yapı nedeniyle yeniden bir alt yapı arızası olursa zeminin yeniden sökülmesini, yani yeni bir eziyeti beraberinde getirecek. Yazık değil mi? Oradaki esnafa da, Girne halkına da, yurt dışından ülkemize gelerek rezervasyonunu yaparken Girne liman fotoğraflarından ve reklamlarından etkilenerek karar veren turistlere de yazık değil midir?” diye sordu.
En baştan Girne antik liman ihalesinin hükümetin koalisyon ortağı bir partinin milletvekiline verilmesinin etik açıdan çok ciddi sakıncaları olduğunu da vurgulayan Karataş “nitekim günün sonunda ihaleyi alan ile bunu bir nevi denetleyecek olanın ya da işi verenin aynı siyasi partinin aktif görevlisi olması ya da birinci derece yakını olması işin rengini değiştirmiş, sonuçta da ihale 20 milyon TL bede ortaya konularak çıkılmasına rağmen şimdi çok daha yüksek bir rakama tamamlanacak gibi görülmektedir” ifadelerini kullandı.
Ada TV’de Cüneyt Oruç’un programına katılarak özellikle Girne antik liman ve Girne’nin diğer sorunlarıyla ilgili soruları yanıtladı.
Halkın Partisi Girne İlçe Başkanı Çağın Çağatay Karataş şu açıklamalarda bulundu:
“Biz Halkın Partisi Girne İlçe yönetimi olarak bazı Girne Antik Limanı mal sahipleri ve İşletmecileri ile konuşma imkanı bulduk. Durumu anlamaya çalıştık, bilgi aldık. Sizlerle de paylaşmak isterim ama önce şunu söyleyeyim;
Girne Antik Limanı; Tarihi ve kültürel kaynaklar bakımından en büyük zenginliklerimizden,bu merkez bu zenginlikleri dolayısıyla tüm ülkeye hizmet sunuyor. Dolayısıyla Girne Antik Limanı için her ne yapılması düşünülüyorsa, bütünlüklü, kalıcı, sürdürülebilir bir plan çerçevesinde ele alınması gerekir. Biliyorsunuz Girne Antik Limanı bakım, onarım için Eylül 2022’de Turizm Bakanlığı 20 milyon TL lik ihaleye çıkıyor. İhaleyi alan firma koalisyon ortağı bir partinin milletvekilinin birinci derece yakını, bu şirket DP milletvekilinin aile şirketi. Maalesef bu ihalenin verilmesi en baştan etik açıdan doğru olmamıştır. Nitekim günün sonunda geldiğimiz nokta da bu saptamayı doğrulamaktadır.”
“Kasım 2022’de projeye başlanıyor. Mayıs 2023’te biteceği taahhütlü veriliyor ve bu süre zarfında da zararların karşılanacağı taahhütü veriliyor. Tabi hiç bir şekilde yazılı taahhüt, anlaşma, sözleşme söz konusu değil. Ekim 2023’teyiz oradaki esnafa herhangi bir ödeme olmadı yalnız 6 aylık bir SSK yatırımı yapıldı. Proje başladıktan sonra bir komisyon kuruluyor. Bu komisyonun amacı – Sürdürülebilir Yönetim ve Ortaklaşa Yönetişim. Yani bu ne demek; tüm kararlar birlikte verilecek, her adımdan haberdar olunacak. Ama ne yazık ki bu şekilde olmuyor, komisyon Ocak 2023’te 1 kez , şubat 2023’te 2 kez olmak üzere yalnızca 3 kez toplanıyor. Sonrasında alınan kararlar, atılan adımlardan kimse bilgi sahibi olamıyor. 3 ağustos 2023’te – Anıtlar Yüksek Kurulu – İşletmecileri ve mal sahiplerinin kullanım alanı daraltan bir kararı resim gazetede yayınlıyor, tabi ne belediye, ne şehir planlama ne de mal sahiplerinin haberi ve onayı olmayan bu karara itiraz ediliyor ve kararın iptali için mahkemeye başvuruluyor – bu durumda iyi idare yasası da hiçe sayılıyor.
İyi idare yasası – ; Alınacak kararlarda etkilenecek olanlara bilgi verilmeli, etkilenecek olanların onayı alınmalıdır. Gelelim bugüne; Parkeler döşendi biliyorsunuz , altyapı tamamlandı deniyor ama herhangi bir altyapı testi yapılmamış, eğer sorun çıkarsa parkeler yeniden kaldırılmak zorunda kalacak yani bu ne demek, hem para, hem zaman hem de iş gücü açısından büyük kayıplar demek.
Biliyorsunuz ihale 20 milyon Tl lik İdi ama basında da çıktı 50 milyon TL yi geçmiş harcamalar ve henüz proje tamamlanmadı.
Geçmişten gelen bazı konulara da değinmek isterim;
2012 yılında Girne Antik Limanındaki Binaların ön cephesi korunmaya muhtaç ilan edildi (BK kararı) ve sorumluluk Turizm bakanlığına verildi. O günden sonra yalnızca binaların ön cephelerine bakım yapılıyormuş yani bu binaların içi var, yan bölgesi var arkası var, binalar çürümeye yüz tutmuş.
Bir diğer önemli konu da deniz tarafında varmış; tekne sahipleri ile turizm bakanlığı arasında bağlama sözleşmelerinde yıllık kira 300-350 dolar imiş. Fakat tekne sahipleri kendi yerlerini veya teknelerini 80-90 bin sterline satabiliyorlarmış, şimdi yetkililer göreve davet edelim, eğer bu durum doğru ise bir mafya düzeni oluşmuş gibi görünüyor, eğer doğru değilse de bize bunu tüm açıklığı ile anlatsınlar.
Eğer yasalarda bir açık varsa yeniden düzenlenmeli, denetleme titizlikle yapılmalı ve de Girne antik limanımız hak ettiği değere kavuşturulmalıdır.
Son olarak da geçen hafta Tüm Limanların özelleştirilmesi kararı çıktı BK’dan ama hukuka aykırı bir şekilde çıktı çünkü Özelliştirme kararları Özelleştirme yasası altında değil de Kamu İhale yasası altında karara bağlanmalıdır. İşte bu gibi yangından mal kaçırırcasına yapılan işler hep yasa dışı birşey mi var veya arka planda bir pazarlık mı var sorusunu da beraberinde getiriyor malesef.”
HP Girne İlçe Başkanı Karataş açıklamasının devamında Girne’nin diğer sorunlarıyla ilgili olarak da görüşve eleştiriler ortaya koydu:
“HP Girne İlçe Yönetimi olarak 6 aydır muhtar ve köy ziyaretleri yapıyoruz. Girne bölgesinde 56 adet köy/mahalle mevcut. Her birinin benzer sorunları var. Örneğin yollar çok bozuk ve dar. İki arabanın yan yana geçemeyeceği çok köy yolu var.
Su problemi olan bir çok köy var. Barajın yanında olup da baraja bağlanmamış köylerimiz var. Örneğin Kayalar köyü, Dikmen-Kömürcü köyü. Özellikle Kömürcü köyü 14 haneli 60-65 kişilik küçük, güzel bir köy. Düşünebiliyor musunuz bu 14 haneli köyün halkı yalnızca 10 ton su deposu ile su ihtiyaçlarını gidermeye çalışıyorlar. Yıllarca talep etmelerine rağmen bir türlü daha büyük bir su deposuna sahip olamamışlar. Bu köy çok güzel çam ağaçlarıyla kaplı ama çam kese böceği sorunsalı ile baş etmeye çalışıyorlar.
Birçok köyün okul sorunu var, yıllar içinde nüfusu artmış ama okul planlaması yapılmamış birçok köy var. Aynı şekilde Sağlık Ocaklarıyla ilgili de sorunlar mevcut. Yeterli sağlık ocağı yok. Olsa da hasta için yeterli ekipmana sahip değiller.
Aşağı Dikmen’de Ağıllar bölgesi sorunu da iyice büyüyor. Nüfus arttıkça yerleşim yerleri ağıllar bölgesine yakınlaşmakta bu da koku ve balçık gibi bir çok sorunu topluca ortaya çıkarmakta. Taş Ocaklarının hem Güngör hem de Şirinevler’de yerleşim bölgelerine yakın olması da yerel halkı oldukça rahatsız ediyor. Taş ocakları kamyonları da alternatif güzergah olmadığından köy içinden geçmek zorunda kalıyor, bu da halkı rahatsız eden bir diğer konu. Sokak lambalarının yanmaması da sorunlardan bir diğeri.Küçük gibi görünen ama çözüme ulaşmayınca büyüyen bir dizi sorunla karşı karşıya köylerimiz.”
“Girne’nin trafik sorunuyla ilgili ve son yapılanlarla ilgili ne düşünüyorsunuz” sorusunu da yanıtlayan Karataş şunları söyledi: “Bir kere şunu söylemek isterim; belediye başkanımız, bir belediye başkanın yapması gerekenleri yapıyor. Herhalde öncekiler çalışmamış ki şimdiki başkan farklı görünüyor. Tabi ki uğraşını taktir ediyorum ama dediğim gibi bir belediye başkanının görevi zaten bu şekilde çalışmak olmalı. Bu yapılanların da trafik sorununu çözüp çözmeyeceğini zaman içinde göreceğiz, şimdi bir şey söylemek için erken.”
Karataş, Girne’nin nüfusu konusunda ne düşünüyorsunuz sorusuna ise şu cevabı verdi:
Bildiğim kadarıyla en son nüfus sayımı 1996 yılında yapıldı. Sonrasında da ülkeye giriş çıkışlarla, yeni doğanlar, ölenler göz önüne alınarak tahmini nüfus belirleniyor. Ne kadar gerçekçi bilemiyorum. Nüfus bilgisi milletvekili sayılarını da belirliyor o yüzden düzgün bir veriyle belki de ilçelerdeki milletvekili sayıları da değişecek.
Ülkeye giriş çıkışlar ne kadar takip ediliyor, kayıt dışı işçilik denetlenebiliyor mu, kayıt dışı işçilik kayıt dışı yaşamın artmasına da sebep oluyor bu da asayiş ve güvenlik sorununu beraberinde getiriyor.
Karataş ‘sizce seçim ne zaman olur? sorusunu şöyle yanıtladı:
Gayrı meşru hükümet seçim istemez çünkü her istediklerini hiç zorlanmadan gerçekleştiriyorlar. Ana muhalefet ise daha bir rahat, meclis kürsüsünde 10 dak. Bağırmakla görevlerini yaptıklarını düşünüyorlar. Hiç biri seçim istemiyor çünkü gaileleri memleket değil. Dolayısıyla şimdilik seçim uzak görünüyor ama bu sürede de ülkemize ve kurumlarımıza telafisi olmayan zararlar verilmeye devam ediliyor ne yazık ki.