Kıbrıs Türk Tabipleri Birliği 1 Aralık Dünya AIDS Günü nedeniyle açıklama yaptı
Açıklamada HIV hastalarının toplum içinde ayrımcılığa ve ötekileştirmeye maruz kaldığına dikkat çekilerek, hiçbir sağlık sorununun insan hakları doğrultusunda ötekileştirici söylemlerle toplumda yer almaması gerektiği ifade edildi. KTTB, Sağlık Bakanlığı ve Milli Eğitim Bakanlığı’nın işbirliğiyle okullarda cinsel eğitim derslerinin içeriğinin düzenlenmesi ve bilinçlendirme çalışmalarının artırılması gerektiğini vurguladı. Açıklamada, cinsel yolla bulaşan hastalıklar konusunda yaygın test kampanyaları ile erken tanı ve tedavi girişimlerinin de planlanması gerektiği de ifade edildi.
.
Kıbrıs Türk Tabipleri Birliği’nin açıklaması şöyle:
İnsan bağışıklık yetmezlik virüsü (HIV); vücudun bağışıklık sistemini etkileyen, cinsel yolla ve kan yoluyla bulaşabilen bir çeşit viral enfeksiyona yol açmaktadır. Cinsel sıvılar veya kan yoluyla vücuda girdikten sonra T lenfositler denilen bağışıklık hücrelerine zarar vererek, kişinin doğal enfeksiyon hastalıklarının yanında fırsatçı enfeksiyonlar olarak tanımlanan (bağışıklık sistemi sağlıklı kişilerde hastalığa yol açmayan ancak bağışıklık sistemi zayıflamış kişilerde ciddi hastalık oluşturabilen mikroorganizmaların etken olduğu enfeksiyon türü)
enfeksiyonlara yol açmaktadır. Yeterli tedavi almayan HIV ile enfekte kişilerde yıllar içerisinde AIDS olarak bilinen Kazanılmış İmmun Yetmezlik Sendromu gelişmektedir. AIDS, çeşitli kanser türleri ve fırsatçı enfeksiyonların görüldüğü bir süreç olup, tedavisi son derece zordur.
Dünyada HIV ile yaşayan yaklaşık 38,4 milyon kişi olup 25,6 milyonu Afrika Bölgesinde bulunmaktadır. Kıbrıs’ın kuzeyinde 116 kayıtlı HIV pozitif KKTC vatandaşı mevcuttur. Dünyada 2020-2021 yılı arasında 650 bin kişi HIV ilişkili hastalıklar nedeniyle kaybedilmiştir. Yaklaşık 1997 yılı itibari ile tutulan kayıtlarda KKTC’de 25 yılda toplam 8 kişi HIV ilişkili hastalıklar nedeniyle kaybedilmiştir. Dünyada HIV ile yaşayan bireylerin ancak %75’i tedaviye
ulaşabilmektedir. Kıbrıs’ın kuzeyinde kayıtlı HIV ile yaşayan bireylerin tamamı etkin tedavi erişimine sahiptir.
HIV ile enfekte kişilerde erken tedavi başlanması halinde AIDS gelişmesi önlenebilmektedir. Bu nedenle Dünya Sağlık Örgütü’nün 2016 yılında yayınladığı bildiride; hastaların bağışıklık durumu ne olursa olsun, tanı konduğu anda tedaviye başlanması gerektiği ifade edilmiştir. Ülkemizde de HIV tanısını koymak için tüm ekipmanlar mevcut olup HIV ile mücadele programı dahilinde, 189 ülke bu uygulamayı sürdürmektedir. Tedavi altındaki kişilerde viral yük baskılandığından virüsün çoğalması ve bağışıklık sistemine zarar vermesi önlenmekte aynı zamanda bulaşıcılığın da önüne geçilmektedir. Dünya Sağlık Örgütü, 2022-2030 yılları arasında Global Sağlık Stratejileri rehberliğinde; HIV, Hepatit B, Hepatit C ve cinsel yolla bulaşan hastalıklarla mücadeleyi aynı başlık altına almış ve HIV enfeksiyonunu kronik bir sağlık sorunu kapsamında değerlendirmiştir.
Kıbrıs’ın kuzeyinde HIV ile enfekte yabancı uyruklu kişiler sınır dışı işlemine maruz kalmaktadır. Yıllar içerisinde bu uygulama ülkeye çeşitli nedenlerle gelen yabancı uyruklu kişilerce öğrenilmiş olup sınır dışı işlemine maruz kalmamak için yasa dışı yollara başvurmalarına ve tedavi almadan yaşamlarını sürdürebilmelerine yol açmıştır. Bu durum, virüs bulaşına yol açabilmektedirler. Bu noktada herhangi bir bireyin hastalığından ötürü sınır dışı işlemine maruz bırakılması son derece çağ dışı bir uygulama olup insan haklarına aykırıdır. Afrika bölgesi, Dünya Sağlık Örgütü tarafından HIV için endemik bölge olarak ilan edilmiştir. Kıbrıs’ın kuzeyindeki üniversitelerde kayıtlı 51.28 öğrenci ve istatistiki bilgisi olmayan kayıt dışı çalışan yabancı uyruklu bireyin varlığı bilinmektedir. 2022 yılı içerisinde HIV enfekte olduğu tespit edilebilen yabancı uyruklu kişi sayısı sadece 40’tır. Rakamlardan da anlaşılacağı üzere mevcut uygulama toplum sağlığını ve ekonomik koşulları göz önüne aldığımızda artık etkinliğini yitirmiş ve tam tersi bir etkiyle hem enfekte kişilerin tedaviye erişimini engellenmiş hem de bulaşı önleme konusunda yetersiz kalmıştır. Dolayısıyla HIV ile enfekte olduğu saptanan yabancı uyruklu kişilerin maruz kaldığı ilkel sınır dışı edilme uygulamasından vazgeçilmelidir.
HIV enfeksiyonundan korunmak için öncelikle korunmalı cinsel temas, cinsel yolla bulaşan hastalıklar ve HIV için düzenli test yaptırmak, ortak enjektör ve uyuşturucu kullanımından kaçınmak ve şüpheli temas sonrası/öncesi danışmanlık hizmetine başvurulması önerilmektedir.
HIV ile yaşayan kişiler, toplum yapısı nedeniyle damgalanmakta ve ayırımcılığa maruz kalmakta, bu nedenle de kendilerini saklama eğilimi gösterebilmektedir. Oysa hiçbir sağlık sorunu insan hakları doğrultusunda ötekileştirici söylemlerle toplumda yer almamalıdır. Sağlık Bakanlığı ve Milli Eğitim Bakanlığı işbirliğiyle okullarımızda cinsel eğitim derslerinin içeriğinin düzenlenmesi ve bilinçlendirme çalışmalarının artırılması gerekmektedir. Cinsel
yolla bulaşan hastalıklar konusunda yaygın test kampanyaları ile erken tanı ve tedavi girişimleri planlanmalıdır.