Tüm Dünya ile birlikte Kıbrıs adası olarak biz de küresel salgın Koronavirüs (COVID-19) salgını ile yüzleşmekteyiz. Bu sürecin hem biyolojik hem de psikolojik bir savaş olarak değerlendirilmesi büyük önem arz etmektedir. Bu yüzdendir ki süreci yönetmelerine yardımcı olmak adına birçok ülkenin danışma kurullarında ruh sağlığı alanında uzman kişiler de bulunmaktadır. Elbette virüslere karşı kişinin bağışıklık sisteminin güçlü olması önemlidir, ancak bununla birlikte psikolojik dayanıklılığı ve baş etme becerilerinin de güçlü olması gerekmektedir.
“En iyi ne yapılabilire odaklanmalıyız”
Savaşa hazırlıksız veya yetersiz mühimmatla girildiğini bilmek, zaten kaygı ve korku yaratan bir durumda daha fazla yaşam tehdidi algılamamıza yol açar ki Kuzey Kıbrıs halkının yaşadığı tam da budur. Bu durumda olumsuzluklara odaklanıp şikayet etmek yerine, var olan olumsuzluk içerisinde en iyi ne yapılabilir fikrine odaklanıp, devlet tarafından alınan önlemler doğrultusunda bireysel olarak bizlerin de topluma aidiyet bilinci ile hareket etmemiz faydamıza olacaktır.
“Anlamlar ve algılar etkilidir”
Virüs yalnızca bulaştığı kişiyi etkilemiyor, bulaşma hızı yüksek olduğu için kısa sürede küreselleşti. Bu bağlamda ‘birimiz hepimiz-hepimiz birimiz için’ görüşünü benimseyerek hareket edip hem kendimizi hem de toplumumuzu korumak bu savaşı en az hasarla atlatmamız için çok önemlidir.
İşte bu noktada virüse karşı en büyük bireysel silahımız olan kendimizi izole etmemizin ve hijyen kurallarına uymamızın da önemi ortaya çıkıyor. Ez az temasla virüsün yayılma hızının yavaşlatılması, sağlık sisteminin çökmemesi, yaşam tehdidinin, ölüm korkusunun ve sevdiklerini kaybetme korkusunun en üst düzeye ulaşmaması hedeflerimiz olmalı.
Kendimizi izole ettiğimiz bu günlerde yukarıda belirttiğim noktalara kişinin nasıl anlamlar yüklediği, nasıl algıladığı da verdiği psikolojik yanıtlar üzerinde etkilidir.
“Psikolojik belirtilerle, bedensel belirtilerin düzeyine dikkat”
Her birey biricik, kendine özgü olduğu için ruhsal belirtilerin de kişiye özel değerlendirilmesi gereklidir. Bu dönemde kaygı, korku yaşamak son derece normaldir, hatta içerisinde bulunduğumuz tehdide karşı kendimizi ve çevremizi korumak için bir miktar kaygı, korku gereklidir. Belirtilerin sıklığı, şiddeti işlevselliğimizi bozacak düzeye gelmişse orada sıkıntı başlar. Dehşet, kaygı, korku, aşırı endişe, alınganlık, çabuk sinirlenme, kolay irkilebilme, gerginlik, ölüm düşüncesiyle üzüntü, kendini çaresiz hissetme, panik duyguları, delireceğinden şikayet etme, yerinde duramama, dikkatini toplayamama gibi anksiyetenin psikolojik belirtilerinin yanı sıra, çarpıntı, göğüste sıkışma hissi, nefes darlığı, sık nefes, titreme, terleme, baş dönmesi, göz kararması, ellerde soğuma, uykusuzluk, kaslarda gerginlik, mide ağrısı, sık idrara çıkma, bağırsak aktivitesinde artış, ishal, hafif iştah kaybı gibi anksiyetenin somatik(bedensel) belirtileri de tabloya eklenmişse ve işlevselliği bozacak düzeyde ise bir ruh sağlığı uzmanından destek almak gereklidir.
Olumsuz hisselerin kontrolü sağlanmalı
Aşırı uyuma, aşırı yemek yeme, alkol, sigara veya diğer maddelere yönelme davranışları da yine bu izolasyon döneminde karşımıza çıkan diğer davranışlardır. Bu süreçte mümkün olduğunca uyku ve beslenme düzeninin izolasyon dönemi öncesi gibi devam etmesi önemlidir. Unutulmaması gerekir ki bu tarz aşırı davranışlar ruhsal sıkıntıların bedene yansımasıdır. Ayrıca kaygıyı kontrol etmek için alkole ve diğer maddelere yönelme de sürecin getirdiği sıkıntılarla birlikte bağımlılıkların da önünü açmaktadır. Bunun yerine evde yapılabilecek egzersizlerle endorfin, serotonin salgılandığından olumsuz hislerin kontrolü sağlanabilir.
Kaygıyı çocuklara yansıtmamalı
Kişi izolasyon dönemini baş etme becerilerini ve kendisi ile baş başa kalabilme, sorun çözme kapasitesini artırmak, kendisini keşfetmek için bir fırsata çevirebilir. Günümüz teknolojisinden yararlanarak çevremizle iletişimi kesmemek önemlidir, yapılan araştırmalara göre sosyal desteğin sadece varlığının bile hissedilmesi iyileştiricidir. Bununla birlikte bilgiyi işin uzmanından ve yetkili mercilerden almak kaygının düzeyini kontrol etmede etkilidir. Ebeveynlerin mümkün olduğunca kaygılarını çocuklarına yansıtmamaları, günlük rutinlerini bozmamaları, izolasyon öncesi nasıl davranıyorlarsa aynı rutini sürdürmeleri çocuklarının kendilerini güvende hissetmesi açısından önemlidir.
Eşler birbirlerine karşı toleransı azalabilir
Eşlerin sürekli yan yana oldukları, birbirlerine karşı toleranslarının azalabileceği bu dönemde kendilerine bireysel olarak nefes alabilecekleri alan yaratmaları, birbirleri ile ne hissettiklerini konuşabilmeleri ilişkileri açısından önemlidir.
Özetle, ruh sağlığı ve beden sağlığı bir bütündür. Stres, kaygı, korku, depresif belirtiler vücudumuzdaki kimyasalların dengesini bozduğu için bağışıklık sistemimizin de direncinin azalmasına yol açar. Var olan olumsuzluğu kabul edip onun varlığıyla birlikte nasıl en iyi şekilde yaşayabiliriz, yaşamımızı en iyi şekilde nasıl yaşayabiliriz noktasında sorun yaşıyorsanız ve işlevselliğinizi bozacak düzeyde psikolojik belirtiniz varsa çekinmeden bir ruh sağlığı uzmanından destek almalısınız.
Sağlıkla kalın,
Klinik Psikolog İpek Özsoy
05338625822 [email protected]