KTÖS, TC Büyükelçiliği önünde basın açıklaması yaptı. KTÖS Genel Sekreteri Şener Elcil, sembolik olarak hazırladıkları büyük demir kapı anahtarını Büyükelçilik önüne bıraktı ve anahtarı ”ülkenin anahtarı” olarak isimlendirdi. Elcil, ülkenin esas sahibinin artık elçi olduğunu ve buranında elçilik değil valilik olarak isminin değişmesi gerektiğini söyledi.
Açıklama şöyle:
Kıbrıs Cumhuriyeti’nin anayasal nizamını ve toprak bütünlüğünü korumak için 1974 yılında garantörlük sorumluluğu çerçevesinde, askeri müdahalede bulunan Türkiye Cumhuriyeti, izlediği kolonileştirme siyaseti ile adamızın kuzeyinde Kıbrıs Türk toplumunu yok oluşa sürükleyen, siyasi iradesini ortadan kaldıran, kendine bağımlı siyasi bir rejim kurmuştur.
Bağımsız, eşit iki ayrı devlet tezini seçim yaptık görüntüsü adı altında, atadığı kukla siyasetçilere söyleten Türkiye yetkilileri aslında bölücülük yapmaktadırlar. Dünyaca tanınan ve Kıbrıs Türk toplumunun eşit ortağı ve kendilerinin de garantörü oldukları, devleti bölmek ve yarısını ilhak etmek istemektedirler. 1974’ten günümüze kadar izlenen sistematik nüfus aktarma siyaseti de adamızın demografik yapısını değiştirerek Kıbrıs Türk toplumunun siyasi iradesine müdahaleleri yetmezmiş gibi, artık atanacak olan bakanın, müdürün, müsteşarın kim olacağına da onlar karar vermektedirler.
Türk Lirası kullanmaktan dolayı çöken ekonomik yapının yarattığı kriz ve geçim zorluğunu gizlemek için yapay hükümet krizleri yaratarak, gündem değiştirmeye çalışmaktadırlar. Oluşturdukları bu koloni düzeninde toplumu Türk Lirası’nın yarattığı enflasyon ve yüksek faizler ile her geçen gün fakirleştirmektedirler. Hayat pahalılığı ile toplum her geçen gün yoksullaşmaktadır. Tüm bunlar yaşanırken, “size para veriyoruz” yalanı ile toplumu kandırmaktadırlar. Gerçek olan ise maaşların yanında, TC’nin ödemesi gereken askeri harcamalar ve savunma bütçesi de yerel gelirlerden karşılanmaktadır.
Tüm bu gerçekler ortada dururken, koltukta kalma adina, toplumuna sırtını dönüp, yağcilik-yalakalık ve ispiyonculukla geçinen, Ankara’ya hizmeti kendi toplumuna hizmetin önünde gören yerli işbirlikçiler arasındaki hükümetçilik oyununda, son yaşananlar siyasi iradenin Ankara hükümeti tarafından nasıl gasp edildiğini açıkça ortaya çıkarmıştır. Bu yaşananlann sorumlusu AKP Hükümeti ve onlara davetiye çikaran adamızın kuzeyindeki yerli işbirlikçilerdir. Oluşturulan bu hükümet AKP’nin memuru olmaya mahkumdur ve Kıbrıs Türk toplumunun iradesini yansıtmamaktadır.
TC elçisinin açık müdahalesine sesini çıkarmayan, kendilerine yapılanı toplumla paylaşmayan yerli işbirlikçi siyasetçilerimizin bu onursuz, haysiyetsiz tutumları tarihe geçecektir. Bu onursuz duruşun en güzel örneği Alman işgali altındaki Fransa’da kurdurulan “Vishy” hükümetidir. XXI. Yüzyıldaki en güzel örneği de TC’nin işgal altındaki kuzey Kibris’tır.
Bu noktada TC’nin altına imza koyduğu uluslararası antlaşmalara saygı göstermesini, Kibris Türk toplumu var olduğu için bu adada bulunduklarini hatırlatır, bize saygı gösterdiğiniz sürece, saygı göreceğinizi vurgulariz.