Halkın Partisi Genel Başkanı Kudret Özersay, Güney Kıbrıs yönetiminin 1960’a dönelim ifadesini değerlendirdi; “Kıbrıs Cumhuriyeti’ne artık dönüş olmadığını, bunu söyleyen Kıbrıs Rum liderliği de dahil herkes çok iyi biliyor” dedi. Bu hamlenin farklı iki neden içerdiğini anlatan Özersay, “Olmayacağını bilindiği halde bu öneriyle gelmek, bizim ortaya koyduğumuz yeni dönemdeki farklı siyaseti dengelemek ya da karşı hamle yapmak için atılmış bir adımdır. ‘Kıbrıs Rum tarafı olarak daha katı bir söyleme geçeyim, çıtayı yükselteyim ki, yarın bir pazarlık söz konusu olursa Kıbrıs Cumhuriyeti noktasından geriye gideyim’ diye düşünülmüş bir hamledir. Kıbrıs Türk tarafı ve Türkiye’nin iki devletli çözüm diye ortaya koyduğu düşünce, pazarlığı yükseltmeyi amaçlamıyor. Rum tarafı bunu anlamadı” diye konuştu.
“RUM LİDERLİĞİ’NİN PERDE ARKASINDAKİ GİZLİ HEDEFİ HER ZAMAN KIBRIS CUMHURİYETİ’NE DÖNÜŞ OLMUŞTUR”
“Geçmişte kurucu Cumhurbaşkanı Sayın Denktaş’ın zaman zaman ortaya koyduğu egemenlik, konfederasyon referansları ya da ‘Önce 24 saatliğine KKTC tanınacak ona göre çözüm olacak’ referansı pazarlık payı yaratmayı hedefleyen yaklaşımlardı. Öyle bir yaklaşıma karşı Rum tarafının bu hamleyi yapması anlaşılabilirdi” diyen Özersay, bugün gelinen noktada, Anastadiades’in yarattığı bir ‘yeni durum’ olduğuna işaret etti: “Rum lider, sırf müzakereden kaçmak ve durumu kurtarmak için federasyon dışında başka bir çözümü görüşmeye hazır olduğu mesajını verdi ve Pandora’nın kutusunu kendisi açtı. Hem Avrupa Birliği yetkililerine hem Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı’na hem Kıbrıs Türk liderine hem de Rum Başpiskopos’una ‘Kapalı kapılar ardında, ben aslında iki devletliliği de görüşebilirim’ mesajını verdiği için, konuyu konuşulabilir hale getirdi. Türkiye’nin ve Kıbrıs Türk liderliğinin, Rum tarafının yönetimi ve zenginliği paylaşmaya hazır olmadığı için sunduğu alternatif çözüm pazarlığı artırmak, sonradan geri çekmek için ortaya koyulmadı. Rum liderliğinin bunu görmesi lazım. Kıbrıs Rum liderliğinin bunca yıldır müzakere masasına gelirken gizlediği bir düşüncesi de vardı; federasyonu müzakere ederken hep Kıbrıs Cumhuriyeti’ne dönüş olarak müzakere etmiştir. Perde arkasında gizli hedef, zaten ellerinde olan Kıbrıs Cumhuriyeti’ne dönüş olarak tasarlanmıştır.”
“ÜLKENİN DEĞİL PARTİLERİNİN SEÇİMİ İÇİN KURULMUŞ BİR SEÇİM HÜKÜMETİ”
Genel Başkan Özersay, hükümetin adı seçim hükümeti olsa da memleketi seçime götürecek bir hükümet olmadığını, “parti içi seçim”lerin her şeyin önüne geçtiğini ifade etti. Özersay, “Devlet sisteminden anlayan herkes, bugünkü mevcut hükümetin bir azınlık hükümeti olduğunu bilir. Birbirinden habersiz ve koordine olmayan hükümetin adını seçim hükümeti koydular. Adı seçim hükümetidir ama memleketi bir seçime götürecek bir hükümet değildir. Seçim hükümetidir ama parti içi seçim hükümetidir. UBP’nin kurultayı bağlamında kurulmuş bir hükümettir, parti içi seçim hükümetidir. YDP’nin kendi kurultayı bağlamında kurulmuş bir hükümettir, parti içi seçim hükümetidir. DP’nin de Serdar Denktaş’ın ayrılmasından sonra Fikri Ataoğlu’nun partideki konumunu netleştirmeye çalıştığı bir seçim hükümetidir. Bunu kimse göz ardı etmesin. Üç parti, memleketin seçimi değil, partilerin kendi içindeki seçimler için bir araya geldi” ifadesini kullandı.
“İHTİYACIMIZ OLAN, BİR KUZEY KIBRIS TÜRK CUMHURİYETİ MODELİ YARATMAKTIR”
HP lideri, Başbakan Ersan Saner’in KKTC’yi serbest bölge yapma hedefinin sorulması üzerine, bu söylemleri gerçekçi ve samimi bulmadığını söyleyerek, “UBP’nin kurultayı var diye bu mesajları vermenin inandırıcılığı kalmadı” ifadesini kullandı. 12 yıl önce o dönemin UBP’nin Genel Başkanı’nın da aynı hedefi ortaya koyduğunu hatırlatan Özersay, bu konuda partinin arpa boyu yol kat edemediğini belirtti ve ekledi: “Neden Kuzey Kıbrıs bir Singapur, bir Dubai olmasın diye soruyorsunuz, cevabını da siz verin. Bunca yıldır parti olarak hükümettesiniz, neden bir adım atmadınız? Serbest bölgeye ilişkin çalışmaların Türkiye’yle paylaşıldığı belirtiliyor; bu ülkede o kadar üniversite, ekonomistler var, ticaret odası, sanayi odası, sivil toplum örgütleri var. Siz bu paydaşlarla oturup konuştunuz da mı bu sonuca vardınız? Devlet Planlama Örgütü’nü geçtim, hükümet ortağı Sayın Fikri Ataoğlu’nu arayıp düşüncesini sorsak ne diyecek? Ekonomi ve Enerji Bakanı Erhan Arıklı acaba bu serbest bölge fikrini biliyor mu? Bizim ihtiyacımız olan bir Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti modeli yaratmaktır, Singapur, Dubai modeli değil. Uluslararası ilişkilerde her uyuşmazlığın kendine has özellikleri vardır. Singapur’daki siyasi yapı, nüfus yapısı, komşu ülkelerle stratejik, jeostratejik durumu ve uluslararası aktörlerin bölgedeki menfaatleriyle doğrudan ilgilidir. Bugün KKTC’nin kendine has daha avantajlı ve dezavantajlı olduğu durumlar vardır. Kendimize has bir çıkış yolu bulmalıyız. Bu yolu bulurken de ekonominin paydaşlarıyla oturup konuşmak gerekir.”