KTÖS Genel Sekreteri Burak Maviş, yazılı açıklama yaparak, “Hakan Fidan’ın “Türkiye’nin aile meselesi” olarak tanımladığı vizyon, Kıbrıslı Türkleri dışlayan, çözümsüzlüğe hapseden, Hristodulidis’le kurulan yeni “ailevi” ilişkilere işaret etmektedir” dedi.

Maviş’in açıklamasının tamamı şu şekilde:

Son yıllarda giderek derinleşen “iki devletli çözüm” siyaseti, Kıbrıslı Türk toplumunu dünyadan daha da koparmakta ve uluslararası hukuk zemininde görünmez hale getirmektedir. Bu siyasetin yarattığı yalnızlık, sadece diplomatik alanda değil; ekonomik, sosyal ve kültürel alanlarda da etkisini göstermektedir.

Bu süreçte Kıbrıs Cumhuriyeti ile Türk devletleri arasındaki ilişkiler dahi güçlenmiş; elçilikler açılmış, diplomatik temaslar artmış, yeni iş birlikleri gündeme gelmiştir. Kıbrıslı Türkler ise bu temasların tamamen dışında bırakılmış, kendi adalarında dışlanan ve fanusta yaşayan bir topluma dönüştürülmüştür.

Bu tür yönelimler, Kıbrıslı Türk toplumunun siyasi eşitliğe dayalı federal çözüm hedefini ve Avrupa Birliği vatandaşlığı temelindeki haklarını zayıflatmakta; bizi içe kapalı, varlığı tanınmayan ve dış dünyadan kopuk bir yapıya mahkum etmektedir.

Türkiye ile Kıbrıs Cumhuriyeti’nin iki devlet arasında düzenlediği ortak spor organizasyonları ve kültürel faaliyetlerin sorunsuz devamı ve bu süreçlerden Kıbrıslı Türklerin dışlanması ve uluslararası sportif ve kültürel temaslardan dahi yoksun bırakılması kabul edilemez.

Hakan Fidan’ın “Türkiye’nin aile meselesi” olarak tanımladığı vizyon, Kıbrıslı Türkleri dışlayan, çözümsüzlüğe hapseden, Hristodulidis’le kurulan yeni “ailevi” ilişkilere işaret etmektedir.

Kıbrıs Türk Öğretmenler Sendikası olarak bizler:

Erhürman: Dünyada yokmuşuz gibi muamele görüyoruz Erhürman: Dünyada yokmuşuz gibi muamele görüyoruz

1. Kıbrıs sorununun, iki toplumlu, iki bölgeli ve siyasi eşitliğe dayalı federal çözüm temelinde, BM parametreleri doğrultusunda çözülmesini savunuyoruz.

2. Kıbrıslı Türklerin Avrupa Birliği vatandaşlığı temelinde sahip olduğu bireysel ve toplumsal hakların korunmasını ve geliştirilmesini talep ediyoruz.

3. Toplumumuzun kendi kimliğiyle, barışçıl ve demokratik bir gelecekte yer almasını ve çözüm sürecinde özne olmasını istiyoruz.

4. Türkiye Komisyonu Raporuna ilişkin 7 Haziran 2022 tarihli Avrupa Parlamentosu kararı(2021/2250(INI)) 45. Maddesinde belirtilen hususların dikkate alınması ve bu noktada adanın kuzeyinde hayatımızı zorlaştıran AKP, toplumun AB’ne etkin katılımını kolaylaştırmayan Kıbrıs Cumhuriyeti makamlarını ve AB ile direkt mekanizma oluşturma noktasında isteksiz davranan Komisyonunun Kıbrıs Türk Toplumu’nun iradesine, seküler yaşamına ve AB vatandaşlık haklarına uygun davranmaya davet ediyoruz.

Bugün AKP ile Kıbrıs Cumhuriyeti yönetiminin ortaklaştığı nokta; Kıbrıslı Türkleri yok saymak, toplumsal alanını daraltmak ve bu uğurda her kim olursa olsun ittifak kurmaktır

Gelinen noktada sormak zorundayız: Türk Devletleri Teşkilatı’na ya da İslam İşbirliği Teşkilatı’na, Kıbrıs Cumhuriyeti’nin “gözlemci” statüsüyle bir üyelik daveti de mi var

Toplumsal iradeyi yok sayan, toplumun geleceğini bir avuç siyasinin gündelik hesaplarına teslim eden anlayışlara karşı mücadelemizi sürdüreceğiz. Öğretmenler olarak bizler, çocuklarımıza yalnızlık ve çözümsüzlük değil; barış ve ortak gelecek bırakmak için çalışmaya devam edeceğiz.

* Not: Türkiye Komisyonu Raporuna ilişkin 7 Haziran 2022 tarihli Avrupa Parlamentosu kararı(2021/2250(INI)) 45. Maddesinde Avrupa Parlamentosu, Türkiye'yi, Kıbrıs Türk toplumuna, Kıbrıs Cumhuriyeti Anayasası tarafından garanti altına alınan, adanın meşru bir toplumu olarak rolüne uygun şekilde hareket edebilmesi için gerekli alanı sağlamaya çağırır; Kıbrıslı Türk toplumunun yerinin Avrupa Birliği olduğunu hatırlatarak, Komisyonun Kıbrıs Türk toplumu ile ilişki kurma çabalarını hızlandırması için çağrıda bulunur; İlgili tüm tarafları iki toplumu bir araya getirmek için daha cesur bir yaklaşım sergilemeye çağırır; Kıbrıs sorununun kapsamlı çözümünün ardından AB müktesebatının tüm ada genelinde uygulanması gereğini vurgular ve bu arada Kıbrıs Cumhuriyeti’nin Kıbrıslı Türklerinin katılımını kolaylaştırma çabalarını hızlandırmaktan sorumlu olduğunu vurgular.