Meclis Genel Kurulu’nda belediyeler ve hademeler konuşuldu
Meclis Genel Kurulu’nda iç tüzüğün 62. maddesi uyarınca güncel konuşmalar yapıldı; belediyeler ve hademeler konusu tartışıldı.
-Erhürman
İlk sözü alan CTP Genel Başkanı Tufan Erhürman, belediyeler ve hademeler konusunda yaptığı konuşmada, bazı belediyelerde ödeme sıkıntısının devam ettiğini söyledi.
Haziran ayında Meclis’ten geçen ek bütçeyi hatırlatarak, yaklaşık 5 ay önce yerel gelir ve mahalli gelir konularında bir tartışma yaşandığını söyleyen Erhürman, yerel gelirlerin, belediyelere katkı payı anlamına geldiğini ifade etti.
Bunun yasal olmadığına işaret eden Erhürman, daha sonra yerel gelir ve mahali gelirlerin ayrıldığını kaydetti.
Bugün Eylül ayı itibarıyla 9 milyar 324 milyon TL mahali gelirin olduğunu ifade eden Erhürman, yerel gelirin daha fazla olacağını, mahali gelirin bir yılda 12 milyar olacağından kuşkularının kalmadığını söyledi.
Belediyelerde örgütlü sendikalarla yapılan görüşmelerde, TC’den 110 milyon TL bir katkı beklendiğinin ve bunun 28 belediyeye 4 taksit halinde dağıtılacağının söylendiğini aktaran Erhürman, bunun hiçbir mevzuata, bütçeleme tekniğine ve de Maliye’nin uygulamasına uygun olmadığını kaydetti.
28 belediyeye katkı payı verilmesi gerektiğini vurgulayan Erhürman, şimdi gelinen noktada ise bu paranın maaş ödeyemeyen 3-4 belediyeye verilmesi yönünde olduğunu söyledi.
Katkı paylarının ödenmesinin var olan bir hak olduğunu, bu miktarın Haziran ayındaki ek bütçeden belli olduğunu ifade eden Erhürman, bu sistemle belediyeyi mali açıdan iyi yönetenlerin, ödüllendirmek yerine cezalandırıldığını kaydetti.
Belediyelerin girdi maliyetlerinin artmasına karşın gelirlerinin artmadığını ifade eden Erhürman, bunun kabul edilebilir olmadığını kaydetti.
Bütçe oyunlarıyla rakam oyunlarıyla belediyelerin hak ettiği paranın ödenmemesinin kabul edilebilir olmadığına işaret eden Erhürman, bu zihniyete geçit verilmeyeceğini, bunun Maliye yönetimi olmadığını vurguladı.
-“Hademeler konusu kangrene döndü”
Hademeler konusuna da değinen Erhürman, bu konunun kangrene döndüğünü, sistemin bu şekilde yürümeyeceğini söyledi.
“Bu insanlar bu memleketin paryasına dönüştü” diyen Erhürman, “Bugün burada eylem yapan hademelerin boşalttıkları yere Rekabet Kurulu’nun ‘ihale iptal edilmelidir’ dediği şirketin çalışanları girdiyse, bu gaflettir, kesinlikle kabul edilebilir değildir” dedi.
Taşeron sistemin kaldırılması gerektiğine işaret eden Erhürman, uygulandığı süre içinde de devletin bu işin tarafı olduğunu bilmek zorunda olduğunu kaydetti.
İnsanların evlerine ekmek götüremediğini dile getiren Erhürman, bunun asla görmezden gelinebilecek bir durum olmadığını vurguladı.
Erhürman, taşeron sistemini herhangi bir partinin partizanca istihdamlarının yeni bir yöntemi olarak kullanımının önüne geçilmesi gerektiğini belirterek, “Bu artık şirazesi kaçmış bir durumdur. Artık bir anomali var” dedi.
-Çavuşoğlu
Milli Eğitim Bakanı Nazım Çavuşoğlu da Erhürman’a cevaben yaptığı konuşmada, ülkede 2007 yılında başlayan bir taşeron hizmet süreci olduğunu hatırlatarak, Milli Eğitim Bakanlığı’nda 24 Kasım 2014’te başladığını kaydetti.
Bu insanların maaş alamamasının nedeninin şirkete işe başladıklarına dair imza vermemeleri olduğunu ifade eden Bakan Çavuşoğlu, taşeron şirketten gider pusulasıyla hizmet alınmadığını bilgisini verdi.
Taşeron şirketin asgari ücrete gelen zamlarla birlikte, sigorta ve ihtiyat sandığı yatırımları konusunda ödemelerde sıkıntı yaşadığını, Maliye’deki sıkıntılar aşıldığında ise çalışanların geriye dönük paralarını aldığını, ancak sendikanın bu süre içinde çalışanlarla bir eylemlilik sürecine girdiğini aktardı.
Şirketin çalıştırdığı günler için, yani okulların açık olduğu günler için Maliye’den para aldığını, dolayısıyla çalışanlara okulun açık olduğu günler için maaş verdiğini belirten Bakan Çavuşoğlu, asgari ücretin altında ücret veremeyeceğinin ise sözleşmeyle belirlendiğini anlattı.
Merkezi İhale Komisyonu’nun kendi ihalesini iptal etmediği sürece, ihalenin geçerli olduğuna işaret eden Çavuşoğlu, kendisinin hukuki bir dayanak bulmadan sözleşmeyi iptal ettiremeyeceğini, kendisine savcılıktan veya Merkezi İhale Komisyonu’ndan yazı gelmesi gerektiğini kaydetti.
Bakan Çavuşoğlu, ihale sürecinin iptalini gerektirecek bir durum olmadığı yönünde görüş aldıklarına işaret etti.
Bakan Çavuşoğlu, ihale sonucu Rekabet Kurulu’nda olduğu için 5 Eylül’de söz konusu çalışanları işe çağırdıklarını anlatan Bakan Çavuşoğlu, şirketin ihalesi eğer iptal olsaydı çalışanları gider pusulalarıyla ödeyeceklerini, ancak şirketin ihalesinin iptal olmadığını anlattı.
Kamu-İş’in söylediklerinin çoğunun doğru olmadığını ifade eden Bakan Çavuşoğlu, çalışanların özlük hakları veya maaş haklarının tartışılabileceğini ama bunun yerinin pandemide bile kapatılmayan okullar olmadığını kaydetti.
Okullarda pandemi nedeniyle 2.5 yıldır eğitim kayıplarıyla savaşıldığını, grevin okul değil de başka yerlerde yapılmasını sendika yetkililerine ilettiklerini aktaran Bakan Çavuşoğlu, bugün burada eylem yapanların yerine herhangi birinin konulmadığını ama temizlik şirketinin kendilerine temizlik işini sunmak zorunda olduğunu, hafta sonu okulların temizletildiğini söyledi.
Sözleşmeye göre, çalışanları şirketin belirlemesi gerektiğini, ancak hassas bir süreçten geçildiği için yıllardır hizmet veren çalışanların değiştirilmemesi yönünde ilgili şirketin duyarlı davrandığını belirten Çavuşoğlu, “Bugün buraya insanlar geldi diye yerine biri getirilmedi, bana öyle bir bilgi gelmedi. Kimse işten durdurulmadı, işe başlayan herhangi biri yok ki, durdurulsun” dedi.