BM Genel Sekreteri’nin geçici Kıbrıs Özel Danışmanı Jane Holl Lute’un Rum hükümetinin bazı KKTC yetkililerinin “Kıbrıs Cumhuriyeti” pasaportlarını iptal kararı ve Rum lider Anastasiadis’in, 60 Anayasası’na dönüş önermesi ile iki taraf arasındaki ilişkilerin gerilmesi nedeniyle Ada’ya yapması beklenen ziyaretten vazgeçtiği öne sürüldü.
Haftalık Kathimerini “New York’taki Üçlü Görüşme Suya Düştü… İki Tarafın İlişkileri Gergin, Lute Gelmek İçin Sebep Bulamadı” başlık ve spotlarıyla manşete çektiği haberinde Lute’un, ortak zemin arayışı için iki taraf ile istişarelerde bulunmak üzere Ada’ya gelmesine bir sebep olmadığı kararını Kıbrıs Türk ve Rum taraflarına ilettiğini iddia etti.
Lute’un Rum tarafına “Ada’ya gelmesinin söz konusu olmadığını, bunu yapması için hiçbir sebep bulunmadığını” ilettiğini yazan gazete, diplomatik kaynakların, iki taraf arasındaki uçurumun şu anda daha ileri görüşme ve müzakereye bir sebep görülemeyecek kadar büyük olduğuna vurgu yaptı.
Lute’un Ada ziyaretinden vazgeçmesi ile birlikte herhangi bir ilerleme veya zemin hazırlığı da olmadığından, Genel Sekreter’in BM Genel Kurulu çerçevesinde Cumhurbaşkanı Tatar ve Rum Yönetimi Başkanı Anastasiadis ile New York’ta üçlü görüşme gerçekleştirmesi olasılığının da uzaklaştığı, Genel Sekreter’in liderler ile ayrı ayrı görüşmesinin ise muhtemel görüldüğü kaydedildi.
Gazete New York’u değerlendirmek isteyen Rum yönetiminin Maraş konusunda yabancı yetkilileri “bilgilendirmek” için uluslararası bir kampanyaya hazırlandığı ancak şu ana kadar randevu alabildiği ülke sayısının çok az olduğunu belirtti.
Fileleftheros “Afgan Meselesi Kıbrıs Sorununu Donduruyor… Çalışmalar Şimdilik Gecikiyor. New York Planları Varlığını Koruyor” başlıklı haberinde Lute’un Ada’yı ziyaret tarihini “geciktiriyor göründüğünü” yazdı.
Gazete bir yandan Afganistan’daki gelişmelerin diğer yandan Kıbrıs’ta şekillenen ortamın önümüzdeki dönemde Kıbrıs sorununda önemli adım atılmasının beklenmediğini, ¬BM, İngiltere, ABD, Rusya gibi ana aktörlerin dikkatlerini şu anda Afganistan’dan tahliyelere ve Taliban’ın iktidarı ele geçirmesine yoğunlaştırdığını yazdı; “Bu nedenle Eylül’de New York’ta görüşmelerle ilgili planlar geçerliliğini koruyor olmasına rağmen girişim ve hareketlerde bir donma görünüyor” ifadesini kullandı.
5’İNCİ HÜKÜMETLER ARASI BAŞVURU ZAMAN ALACAK
Aynı gazete “Hükümetler Arası Başvuru Kartı Zaman Alıcı… Başkan Ulusal Konsey’i Bilgilendirecek” başlıklı haberinde, Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis’in 1960 Anayasası’na dönüş açıklamasını ve Kıbrıslı Türk yetkililerin pasaportlarının iptal kararı ışığı altında bundan sonra atılacak adımlar konusunda bilgi vermek üzere Rum Ulusal Konseyi’ni 1 Eylül’de toplantıya çağırdığını hatırlattı.
“Açıktır ki hedef, toplantıya kadar tartışmanın ‘gazını almaktır’ ancak Başkan, ‘çizginin değişmediğini’ teyit ediyor” ifadesine yer veren gazete, 1 Eylül’deki toplantıda Rum yönetiminin Maraş konusunda Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) Türkiye aleyhine yapacağı 5’inci hükümetler arası başvuru ile ilgili hukuki zeminin de izah edileceğini yazdı.
Habere göre, Rum Ulusal Konseyi önceki toplantısında 5’inci başvuru niyeti hakkında Rum Başsavcı tarafından bilgilendirildi. 1 Eylül’deki toplantıda başvurunun ana eksenleri hakkında bilgi verilmesi bekleniyor. Bunun, zaman alan bir prosedür olduğuna ve 3-4 yıl sürmesinin beklendiğine dikkat çekiliyor.
“AİHM’İN İÇTİHADINDAKİ GELİŞMELER, ÖZELLİKLE DİMOPULOS KARARI 5’İNCİ BAŞVURUNUN NETİCESİNİ BELİRSİZ KILAR”
Haravgi, AİHM’in kendi içtihadındaki gelişmeler, özellikle de Dimopolos kararının Rum Yönetiminin yapmayı planladığı 5’inci hükümetler arası başvurunun neticesini belirsiz kıldığına vurgu yaptı.
Türk tarafının kapalı Maraş’ın askerî bölge statüsünü kaldırma kararına, mal sahiplerine Taşınmaz Mal Komisyonu’na (TMK) başvuru çağrısının da eşlik ettiği hatırlatılan haberde, AİHM’in TMK’yı yeterli iç hukuk imkânı olarak tanıdığının da altı çizildi.
60 ANAYASASI 64’TEN BERİ KIBRISLI TÜRKLERİ KAPSAMIYOR
Politis “Üniter Devlete Dönüş ve Diğer Alametler” başlıklı haberinde Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis’in 60 Anayasası’na dönüş açıklamasını “1959 Zürih-Londra Antlaşmalarının öngördüğü Üniter Devlet’e dönüş” açıklaması olduğunu yazdı.
Cumhurbaşkanı Tatar ve Rum Yönetimi Başkanı Anastasiadis’in karşılıklı eleştiri ve cevap açıklamaları hatırlatılan haberde, Tatar’ın pasaportlarla ilgili eleştirisinde atıf yaptıkları ile –istemeden olsa da- KKTC’nin “meşru olmadığını meşrulaştırdığı” Anastasiadis’in de anayasal düzenin restore edilmesi ifadesini kullanarak bugün, 1960’ta kurulan Kıbrıs Cumhuriyeti’nin yasal başkanı olmadığını -dolaylı yoldan- kabul ettiği öne sürüldü.
Haberde, 1960 Anayasası’nın 1964’ten beridir Kıbrıslı Türkleri kapsamadığına işaret edildi. Zamanın başsavcısı Kritona Tornaridi tarafından sunulan ve 9 Temmuz 1964’te kabul edilen 1964 Adalet Dağıtımı (Çeşitli Hükümler) yasası ile Kıbrıslı Türklerin oyunun dışında bırakıldığı, buna dayanarak Yüksek Mahkeme ve Yüksek Anayasa Mahkemesi’nin de lağvedilerek, yetkisini bu iki mahkemeden alan ve sadece Rum yargıçlardan oluşan Yüksek Mahkeme kurulduğu hatırlatıldı.
Yeni Yüksek Anayasa Mahkemesi’nin 1964 yılında, Mustafa İbrahim ve Diğerleri davasında aldığı pilot karar temelinde Rumların, “Kıbrıslı Türklerin gitmesine rağmen Kıbrıs Cumhuriyeti işlemeli” mantığı ile bütün yetkileri (cumhurbaşkanı, cumhurbaşkan vekili, bakanlık ve milletvekillikleri) aldığı da hatırlatılan haberde Kıbrıslı Türklerin “gitmeye bir gecede karar vermediğine” vurgu ile Anayasa’nın 13 maddesinin değiştirilme çabasıyla tarihi süreç aktarıldı.
Politis “Kıbrıslı Rumlar olarak 1964’ten 1974’e kadar Kıbrıslı Türklere yaptıklarımızı Türkiye ve Kıbrıslı Türkler bugün bize yapıyor” yorumunu da yaptı.