COVİD-19 ile mücadele kapsamında başlayan gerek ekonomik önlemler gerekse kısmi sokağa çıkma yasağı ve hayatın durması ülke genelinde ciddi sorunları da beraberinde getirdi.
13 Mart 2020 tarihinde başlayan bu süreç, koronavirüs salgınının yayılması nedeni ile ülkemizde de her geçen endişeyi artırdı.
Nüfusumuzun az olması ve sürekli değişen bir turist potansiyeline sahip olmadığımızdan dolayı ülkemizde pozitif vaka sayısı az ve hayatını kaybeden kişi sayısı şu anda 3. Bu diğer ülkelerdeki kara tabloya baktığımızda bir nebze olsun içimizi ferahlatıyor.
Durum böyle seyrederken tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de sporun her alanı durmuş durumda.
Avrupa’da bazı ülkeler Mayıs sonu veya Haziran ayı başında COVID-19 salgınının seyrine göre liglerin yeniden başlayabileceğini planlıyorlar. Fakat bu fikir sadece bir ihtimal. Çünkü hiç bir gücün önüne geçemediği koronavirüsün nasıl seyredeceği veya nasıl sonlanacağı bilinmiyor. Dolayısı ile gelinen bu aşamada bırakın sporu, insan hayatının ne olacağı bile belirsiz.
Ligler mi başlayacak? Başlayacaksa antrenman süresi ne olacak? Avrupa’da liglerin ötesinde Şampiyonlar Ligi, Avrupa Ligi, Olimpiyat Oyunları gibi uluslararası organizasyonların takvimi de alt üst olmuş durumda iken bir planlama yapılması doğal. Çünkü tüm lig ve avrupa takvimleri yeniden belirlenecek. UEFA ligleri bitmemiş hali ile sonlandıran ülkelerin şampiyonlarını gelecek dönemki Avrupa Liglerine kabul etmeyeceğini duyurdu. Dolayısı ile her ülke yarım kalan ligi bir şekilde sonlandırmak zorunda.
Biz’de durum böyle değil. Ne Şampiyonlar Ligi derdimiz var. Ne Avrupa Ligi planımız. Yani bizim derdimiz büyütülecek bir dert değil. En kötüsü tamamlanması gereken bir ligimiz var. Tamamlanmamış olsa bile kimsenin bir şey kaybedeceği de yok. Tek kaybedilecek şey geçen zaman. Böylesi hayati önem taşıyan bir süreçte ise şimdi ligimizin derdine kimse düşmesin.
Dün Mehmet Bolkan Hocam’ın söylediği cümle çok doğru ve etkileciydi. “Avrupa’da yanı başımızda koronavirüsten ölen binlerce kişiyi her gün gördük sonra futbolu düşünmek bile istemem” dedi. Fransa, Almanya, İtalya, Londra, ABD hatta Türkiye. Her gün artan ölü sayısı ve bir çaresizlik yaşanırken ligler ne zaman başlayacak? Diye kimse hesap kitap yapmasın.
Kaç takım düşecek? Kim şampiyon olacak? Kalan maçlar oynanacak mı? Ligler başlayacaksa takımlar ne kadar zamanda hazırlanabilecek?
Maalesef bu tip sorularla boğuşup duruluyor.
Allah aşkına içinde bulunduğumuz durumu, dünyadaki gerçek tabloyu hiç mi görmüyoruz?
Her yatıp kalktığımızda ne ile karşılaşacağımızı bilmiyoruz. Allah korusun bu vaka sayısının bir çoğaldığını, pozitifli kişilerin temas sayısının çoğalıp sonradan fark edilmesi bir durumda nasıl bir tablo bizi bekliyor? Hiç düşünüldü mü? Londra’dan gelen bir aile ve bir grup Alman kafilenin teması ile başladığı düşünülen adamızdaki CAVID-19 salgını yüzünden, bugün bu şartlarda yaşıyoruz. İşsizlik, maaş kesintisi, sağlıktaki sıkıntılar, aç, susuz kalan insanlar ve daha sıralayabileceğimiz onlarca sorun. Ve tüm bu yaşananlara beklenen kadar göğüs geremeyen, çaresiz kalan bir devlet yapısı.
Kısaca hepimizde önce yaşama tutulma gaylesi var. Eğer bu salgın süreç atlatılırsa herkesin karnını doyurabilmesi için yeniden para kazanabilme endişesi başlayacak. Esnafın işinin başına geçmesi. İşçinin işine dönebilmesi. Ortaya çıkacak işsizliklere çare bulunması. Devletin ekonomik durumu düzeltebilmesi. Ki memurunu ödeyemezse çark dönmeyecek. Bunlar tam bir kaos sürecini de beraberinde getirecek. Daha eğitime değinemedim. Okullar, kolejlere ve üniversitelere hazırlananlar. Kim bilir eğitimde de kaybedilen bir yıl olacak belki. O yüzden elimiz kolumuz bağlı, beklemekten başka bir çaremiz yok! Diye düşünüyorum.. (Necati Özsoy-09.04.2020-Afrika Gazetesi)