Prof.Dr.Ahmet Terzioğlu yazdı; KELEPÇE
Çok değil, birkaç ay önce karantinadaki kedisini kaçırdı diye genç bir kızımız kelepçe takılarak tutuklanmıştı. O zaman da kelepçe konusu gündeme gelmişti. Ancak tepkiler çok cılızdı.Kısa sürede de unutulup gitti.
Son aylarda reçete yolsuzluğu ile devleti dolandırmak suçlaması ile pek çok doktor, eczacı ve bazı sivil kişiler hakkında soruşturma başlatılmıştır. Bu soruşturmalar kapsamında gözaltına alınan hemen herkese (istisna var mı bilmiyorum) kelepçe takıldı.
Ancak ne zaman ki Dr. Sibel Siber kelepçe takılarak tutuklandı; yazılı, görsel ve sanal medyada yoğun bir tepki başladı.
Şahsen tanımam, bu nedenle kendisi ile ilgili kişisel bir yargım yoktur. Ancak takip edebildiğim kadarıyla KKTC Meclis Başkanlığı ve Başbakanlık yapmış, yardımsever, iyi bir hekim ve iyi bir insan.
Meclis başkanlığı ve başbakanlık yapmış olmasını bir kenara koyalım çünkü kanunlar önünde her vatandaş eşittir. Siyasetçiler de.
Tepkilerin çoğunda haklılık payı olabilir ama olayın Dr. Sibel Siber’e kelepçe takılması olarak tartışılması son derece yanlıştır. Kelepçe uygulanması ile ilgili bir kanun varsa herkese uygulanmalıdır.
Peki, var mı öyle bir yasal düzenleme? Bakalım.
KKTC Polis Örgütü Yasası (51/1984) “Polis Örgütünün Yetki ve Görevleri” başlıklı 8. maddesinin 14. fıkrasında “Mahkemelerce çıkarılan celpnameleri ilgililere iletmek;tutuklama emirlerini uygulamak” yazılıdır. Tutuklamanın nasıl yapılacağı yazmıyor.
Yukarıda sözünü ettiğimiz “kedisini karantinadan kaçıran kız” olayında, gelen tepkiler üzerine Polis Genel Müdürlüğü bir açıklama yapmıştı.
Bu açıklamada “Karantinadan hayvanı izinsiz olarak alan zanlı aleyhinde, methaldar olduğu Fasıl-154 Ceza Yasasının 255, 262 ve 294 (a) maddelerinde belirtilen ve ağır bir suç olan “Bina Açma ve Hırsızlık” suçlarından işlem yapılarak mahkeme huzuruna çıkarılmıştır.
İşlenmiş olan Ağır Ceza Mahkemesinin yetki alanına giren suçlardaki genel uygulama olan kelepçe takılması, istisna tutulmadan bu ağır suçta da uygulanmış ve bu şekilde zanlının mahkemeye sevki sağlanmıştır.
Buradaki tespit edilen suç basit ve hafif suç değil, yasalarda ağır suç olarak tanımlanan “Bina Açma ve Hırsızlık”tır.” denilmiştir.
Polis Genel Müdürlüğü kelepçe takılmasını “Basit suç-Ağır suç” ayırımına dayandırmış ve ağır suçlarda kelepçe uygulamasının “genel bir uygulama” olduğunun altını çizmiştir. Bu konuda bir genelge var mı bilemiyoruz ancak yasal bir düzenleme olmadığını biliyoruz.
KKTC Ceza Kanununa bakıyoruz, “Tutuklama ve Zaptetme” başlıklı 60. maddede de tutuklamanın nasıl olacağı ya da kelepçe takılıp takılmayacağı yazmıyor.
Peki, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) ne diyor?
AİHM vermiş olduğu bir kararda “Bir kişi özgürlüğünden yoksun bırakıldığında veya daha genel anlamda kolluk kuvvetleri görevlileriyle karşı karşıya kaldığında -örneğin tutuklandığı sırada- kişinin davranışları kesinlikle gerektirmediği halde kişiye karşı fiziksel güç kullanımının insan onurunu zedelediğini ve kural olarak Sözleşme’nin 3. maddesi tarafından güvence altına alınan hakkın ihlalini teşkil ettiğini” ifade etmiştir.
Sözleşmenin 3. maddesi ise işkence yasağı ile ilgili olup “Hiç kimse işkenceye veya insanlık dışı ya da aşağılayıcı muamele veya cezaya tabi tutulamaz” şeklindedir.
Yani diyor ki kişinin davranışları kelepçe uygulamasından başka çare bırakmıyorsa ancak o zaman kelepçe uygulayın. Aksi durumda kelepçe uygulamak insan onurunu zedelemekte ve işkence olarak nitelendirilmektedir.
Merak edip bakmak isteyecekler için yukarıdaki kararın linkini de paylaşayım; https://kararlarbilgibankasi.anayasa.gov.tr/BB/2016/78497?KelimeAra%5B%5D=beyza+kural
KKTC’de tutuklama sırasında kelepçe uygulanması veya uygulanmaması ile ilgili net bir yasal düzenleme yoktur.
Polis Genel Müdürlüğünün iç işleyişi ile ilgili bir genelge ile düzenlenmiş olabilir (böyle olsaydı yukarıdaki basın açıklamasında bu genelgeden söz edilirdi) ya da tutuklayan polisin inisiyatifine bırakılmış olabilir.
Eğer öyleyse, yani polisin inisiyatifine bırakılmışsa olaya bir de polis gözü ile bakmak gerekiyor. Devlet olarak bu konuda bir yasal düzenleme yapmamışsınız.
Birisini tutuklaması için iki polisi görevlendiriyorsunuz.
Yasa yok, polis elindeki tutukluyu kaçırırsa meslekten ihraç edilebileceğini biliyor.
Siz polis olsaydınız ne yapardınız? Siz olsaydınız, doktor, mühendis, siyasetçi ayırımı yapar mıydınız?
Bu konu sadece Dr. Sibel Siber sorunu değildir. Bu konu her vatandaşı ilgilendirmektedir. Masumiyet karinesi ihlal edilmektedir. Soruşturma ve kovuşturma aşamasında kimlere kelepçe takılacağının sınırlarının yasa ile çizilmesi gerekmektedir.
Tutuklanacak kişinin yaşı (çocuklar!) ve işlendiği iddia edilen suçun niteliği bu yasal düzenlemede olmazsa olmaz kriterler olmalıdır. Böyle bir yasal düzenleme sonrası Mahkeme tarafından tutuklama kararı çıkarılırken kimler için ya da hangi şartlarda kelepçe uygulanabileceği hakim tarafından açık bir şekilde tutuklama kararına yazılabilir.
Son söz basına.
Masumiyet karinesinin ne olduğuna bir bakın. İyice okuyun. Sonra empati yapın. Yarın sizin, çocuğunuzun, babanızın ya da kardeşinizin başına gelse, eller kelepçeli, iki polisin arasında mahkemeye çıkarılırken çekilen fotoğraflar boy boy tüm basında yer alsa ne hissedersiniz?
Biraz daha anlayış, biraz daha empati, biraz daha hoşgörü lütfen…