Sonda söyleyeceğimizi baştan söyleyelim; Kıbrıs Türk Tabipleri Birliği Yönetim Kurulu en kısa zamanda istifa etmelidir.
Bugüne kadar, ama özellikle pandemi döneminde, gerek sağlık alanında gerekse toplumun çoğunluğunu ilgilendiren toplumsal sorunlar karşısındaki tarafsız, bilimsel ve dik duruşuyla tüm toplumun güvenini kazanmış olan Kıbrıs Türk Tabipleri Birliği’nin son bir yıldır görev yapan yeni yönetim kurulu, olaylar karşısında geç reaksiyon vermesi, tutarsızlıkları, bir ekip gibi değil de kişisel davranışlar sergilemesi, adamına göre tavır sergilemesi nedenleri ile oldukça yıpranmış ve çok fazla güven kaybetmiştir. Bu güven kaybı hem toplumda hem de üyeler arasında olmuştur.
Bir süre önce gündeme getirdiğimiz, bir özel hastanenin izinsiz doktor getirip ameliyat yaptırması ve bu ameliyatta anestezi uzmanı olarak Tabip Odası başkanının görev yapması olayında, KTTB Yönetim Kurulu’nun, üzerine düşeni yapmak yerine suçlulara “yaptınız mı böyle bir şey?” diye sorduktan sonra aldıkları “Hayır, yapmadık” yanıtı sonrası soruşturmayı kapatmışlar, yani bilerek veya beceriksizlikle görevlerini hakkıyla yapmayarak suçludan yana tavır almışlardır.
Oysa KTTB Yasasının 30. maddesi çok açıktır. Bu maddeye göre “Kıbrıs Türk Tabipleri Birliğine üye olarak kaydını yaptırmayan hiç kimse KKTC’de tabip olarak, ücret karşılığında veya ücretsiz olarak hiçbir şekilde meslek icra edemez, herhangi bir tıbbi müdahalede bulunamaz. Bu madde kurallarına aykırı hareket edenler bir suç işlemiş olurlar ve mahkumiyetleri halinde asgari ücretin üç katına kadar para cezasına veya üç yıla kadar hapis cezasına veya her iki cezaya birden çarptırılabilirler”.
Bu kadar ciddi cezası olan bir suç konusunda bu kadar pasif kalmanın nedeni nedir? KTTB kimi korumaya çalışıyor? Özel hastaneyi mi, Tabip Odası başkanını mı? Yönetimin tutarsız ve beceriksiz tavırları nedeni ile kurumun yıpratılması doğru mudur?
Basın mensubu Pınar Barut’un Facebook sayfasındaki paylaşımından Yönetim Kurulu üyeleri arasında görüş ayrılıklarının başladığı, sonuçta da iki Yönetim Kurulu üyesinin istifa ettiğini öğrendik. Bu haber doğrulanmıştır. İstifa eden iki üyenin yerine yedek üye davet edilmiş ve son yapılan Basın toplantısı bu üyelerin katılımı ile gerçekleşmiştir. Ancak her nedense bu durum ne bir basın duyurusu ile ne de üyelere bildirilmemiştir.
Pınar Barut’un aynı paylaşımında 12.10.2023 tarihinde “bir YK Üyesi”nin, Birlik üyelerinin “bazılarına” bir SMS gönderdiğini ve bir gün sonraki Dr. Sibel Siber duruşması için üyeleri mahkeme önünde toplanmaya davet ettiğini de öğreniyoruz.
Soruyoruz;
Bazı üyelere böyle bir mesaj gönderildi mi?
Bu mesajı hangi KTTB Yönetim Kurulu üyesi göndermiştir?
Bu mesaj KTTB’ne ait bir telefondan mı yoksa kişisel bir telefondan mı gönderilmiştir?
Kişisel telefondan gönderildiyse neden çoğul ifadeler yazarak KTTB adına imajı verilmeye çalışılmış?
KTTB’nin telefonundan gönderilmişse neden altında KTTB-YK ifadesi yok?
Bu mesaj Birlik adına mı yoksa gönderen Yönetim Kurulu üyesinin kişisel mesajı mı?
Mesajda kullanılan “bizleri çok üzmüştür”, “takip ettiğimiz sürecin” gibi ifadelerden mesajın bir topluluk adına yazıldığı anlaşılmaktadır. Böyle bir mesaj gönderilmesi için Yönetim Kurulu kararı var mı?
Bu mesaj neden sadece “bazı” üyelere gönderilmiştir?
Bu davete kaç KTTB üyesi uyup mahkeme önüne gelmiştir?
Sorulacak soru çok. Doğru yanıtları verecek yürek var mı?
Sonra da 20 Ekim Cuma günü basın açıklaması için bu kez “tüm üyelere” davet mesajı gönderildi. Üyelerin katılımı kendilerine güç verecekmiş.
Kıbrıs Türk Tabipleri Birliği tarihinde ilk ve tek, onurlu bir duruş için istifa eden başkan ve yönetimler varken, böyle onurlu bir geçmişe sahip bir kurumu daha fazla yıpratmadan istifa ediniz. İnanın KTTB’ne çok büyük bir iyilik yapmış olacaksınız.