Serkan Soyalan yazdı: Babalar ve Oğullar
“Babalar ve Oğullar”, Büyük Usta İvan Turgenyev’in 1862’de kaleme aldığı en meşhur eseridir.
Romanı okuduğumuzda baba ve oğul karakterleri iki Rus jenerasyonu arasındaki artan bölünmüşlüğü, Yevgeniy Bazarov ise nihilist görüşleri ve eski düzen karşıtlığı ile “ilk Bolşevikler”i temsil eder.
Turgenyev, Babalar ve Oğullar’ı 1830’ların liberalleri ile güçlenen nihilist hareket arasında artış gösteren kültürel hizipçiliğe tepki olarak yazdı. Her iki akım da Rusya’da batı kökenli sosyal değişimin arayışı içerisindeydi. Ayrıca, bu iki düşünce tarzı Rusya’nın istikbalinin kilise etkisindeki geleneksel yörüngede devam etmekte olduğuna inanan Rus- Ortodoks görüş ile çelişmekteydi.
Diğer yandan “Babalar ve Oğullar”, Rus Edebiyatı’nın ilk modern roman örneği olarak da kabul edilir.
Şimdi konumuz bizi nereden çekti Turgenyev’e ve “Babalar ve Oğullar” a ona bakalım.
Tiyatro Pera’da büyük bir keyif alarak izledim, Nesrin Kazankaya’nın dilimize çevirip, uyarladığı ve yönettiği, Şafak Eruyar’ın dramaturgluğunu üstlendiği ” Babalar ve Oğullar ” ını.
Oyunda, Arkadiy, okul arkadaşı Bazarov ile birlikte yaz tatili için baba evine döner. Baba, evin genç hizmetçisiyle birliktedir, üstelik ondan bir de çocuğu olmuştur.
Nihilist düşünceyi benimseyen gençler, liberal görüşe sahip baba ve amcayla çatışırlar. Değişen Rusya’nın genç dinamikleri olan oğullar, var olan düzeni reddedip, toplumu, bilimi, gelenekleri sorgularlar; sanata ve aşka inanmazlar.
Tek amaçları düzeni yıkıp, dünyayı yeniden oluşturmaktır. Arkadiy hedefini var olan koşullardan geliştirmeye çalışırken, Bazarov çevresiyle radikal bir çatışmaya girer. Aşkı reddetmelerine rağmen, her ikisi de tutkulu ilişkilerin pençesine düşerler.
Çatışmalar, durgun taşra yaşamında, gizli aşklar, kıskançlıklar, inkar edilen özlemler içinde kaybolup gidecek; tüm karakterlere hiç düşünmedikleri bir son getirecektir.
Oyun, baba ve oğul karakterleri üzerinden dile gelen toplumdaki kuşak çatışmasıyla, Rusya’da yeni bir dönemin başlamakta olduğu haberini vermektedir.
19 yy Rusya’sında yükselen liberal ve nihilist akımlar arasındaki kültürel hizipçilik konu edilir. Her iki akım da batı kökenli sosyal arayış içindedir. Düzen karşıtı nihilist gençler bir bakıma ilk Bolşevikleri temsil ederler.
Oyun, zamansız bir düzlemde, dramatik yapının video görselleriyle bütünleştiği bir yorumla sahnelenmekte. Bir platoya dönüştürülen sahnede seyirci de oyunun bir parçası olarak yerini alıyor.
Benim Tiyatro Pera’yı ilk ziyaretimdi bu oyun ve Nesrin Kazankaya’nın rejisine hayran kaldığımı söylemeden geçemeyeceğim. 1864 senesinde geçen romanda, bugüne ustaca geçişler de göze çarpıyor. Katya’nın patenleri gibi, Bazarov’un küpeleri gibi.
İzlerken, birçok anda kitabın sayfaları arasına gidip geldim. 1864 ile günümüz arasında gidip geldim. Kâh Bazarov oldum, kâh Arkadiy…