Sevgisiz ve ilgisiz kalan çocuklar yetişkinlikte ailelerini ihmal ediyor
17-31 yaş aralığındaki kişilerle gerçekleştirilen araştırma sonuçlarına göre, çocukluk döneminde fiziksel veya duygusal açıdan ihmal edilen bireylerin yetişkinlik döneminde anne-babalarını ihmal etme olasılığı daha fazla.
Üniversitenin Yaşlılık Çalışmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi (YAŞAM) Müdürü de olan Prof. Dr. Emine Özmete ve ekibi, genç yetişkinler arasında, çocukluk dönemindeki travma deneyimlerinin anne babaya saygı ve evlat olarak sorumluluk alma ilişkilerine yansımalarını ele alan bir araştırma gerçekleştirdi.
17-31 yaş aralığında, 161’i erkek ve 322’si kadın toplam 483 katılımcıyla anket yöntemiyle yürütülen ve makaleye dönüştürülen araştırmanın sonuçları, sosyal hizmet alanında saygın bir yere sahip uluslararası hakemli bilimsel dergi “Journal of Social Service Research”de yayımlandı.
Buna göre, araştırmaya katılan genç yetişkinlerin çocukluk döneminde en çok duygusal, fiziksel ihmal ve duygusal istismar kaynaklı travmalar yaşadığı, fiziksel ve cinsel istismarın ise daha düşük düzeyde kaldığı belirlendi.
Çocukluk travmaları yetişkinlikte aileye karşı sorumluluk alma düzeyini azaltıyor
Araştırma sonucunda çocukluk döneminde geçirilen travmaların yetişkinlikte aileye karşı evlat olarak sorumluluk alma düzeyini etkilediği, genç yetişkinlerin çocukluk dönemindeki travma düzeyleri arttığında evlat olarak sorumluluk alma oranlarının azaldığı belirlendi.
Buna göre, çocukluk döneminde ebeveynleri tarafından ihmal edilen bireylerin ileri yaşam evrelerinde onlara gereken ilgiyi göstermeme olasılıkları diğer bireylere göre daha yüksek.
Araştırmada ayrıca parçalanmış ailelerden gelen genç yetişkinlerin evlat olarak sorumluk alma düzeylerinin diğer genç yetişkinlere kıyasla daha düşük olduğu da saptandı.
Aile içi kötü muamele nesilden nesile uzanıyor
Ankara Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Özmete, konuyla ilgili AA muhabirine yaptığı açıklamada, araştırma sonuçlarının aile değerlerinin, ailedeki sosyal desteğin olumlu ve olumsuz yönleriyle nesiller arasında aktarıldığını ve yaşamın ilerleyen evrelerinde de devam ettiğini gösterdiğini vurguladı.
Ailenin ebeveynlere karşı yükümlülüklerini yansıtan evlat olarak sorumluluk alma durumunun Türkiye’de halen yaygın olduğunu gördüklerini aktaran Özmete, “Aile içi kötü muamele deneyimleri ailede kısır bir döngüye yol açmakta. Şiddet, istismar içeren davranış ve tutumlar, sosyal öğrenme, olumsuz deneyimler, güvensiz bağlanma kalıpları üzerinden yeni nesillere iletilebilmektedir. Yaşlı istismarı ve ihmali vakalarında da çocukluk dönemi travmalarının izleri görülebiliyor.” dedi.
“Sevgi içinde geçen bir çocukluk, aile ve toplumun geleceği için de güvence”
Prof. Dr. Özmete, bu açıdan çocuklara ve ailelere yönelik koruyucu ve önleyici çalışmaların önemine işaret ederek, şu değerlendirmelerde bulundu:
“Bu çalışmada, özellikle fiziksel, duygusal ihmal ve cinsel istismar gibi çocukluk çağı travma yaşantılarının, genç yetişkinlerin özellikle yaşlılık döneminde anne babaya bakım verme, ihtiyaçlarını karşılama gibi konuları kapsayan düzeyde evlat olarak sorumluluk alma beklentisini azalttığı görülmüştür.
Sağlıklı bir ailede güven ve sevgi içinde geçen bir çocukluk döneminin korunması, ailedeki tüm bireylerin iyiliği, ailenin ve toplumun geleceği için bir güvencedir.”