KIBRIS

Tatar: Cenevre’de Kıbrıs Türkü’nün geçmişten gelen hak ve hukukunu anlatacağız

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, 17-18 Mart’ta düzenlenecek Cenevre zirvesi öncesi değerlendirmelerde bulundu.

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Cenevre’de yapılacak gayriresmi toplantıya yapıcı ve Kıbrıs Türk halkının geçmişten gelen hak ve hukukunu anlatmak için gideceğini söyledi. Tatar, son dört yılın büyük kazanımının Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri’nin ortak zemin olmadığını kayıtlara geçirmesi olduğunu kaydetti.

Kendisinin 3D olarak adlandırdığı “direkt ticaret, direkt temas ve direkt uçuşlar” kabul edilirse, kendisinin resmi müzakerelere hazır olduğunu da söyleyen Tatar, “Bu talebimiz karşı tarafça kabul edilmedi. Direkt temasta futbol için bile bizi görmüyorlar. Bugün, yarın olmaz ama belki öbür gün olabilir.” dedi.

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, BRT’de yayımlanan “Manşet +” programına konuk olarak, 17-18 Mart’ta düzenlenecek Cenevre zirvesi öncesi değerlendirmelerde bulundu.

“Biz Cenevre’ye yapıcı ve Kıbrıs Türk halkının geçmişten gelen hak ve hukukunu anlatmak için gideceğiz.” diyen Cumhurbaşkanı Tatar, 5+1 görüşmeye liderlerin yanında, Türkiye ve Yunanistan’ın Dışişleri Bakanları düzeyinde, İngiltere’nin ise daha düşük bir düzeyde katılacağını söyledi.

Cumhurbaşkanı Tatar, görüşme öncesi Ankara’da temaslarda bulunacağını da vurgulayarak, Türkiye’nin garantörlüğü olmadan bir çözüm olamayacağını yineledi.

Tatar, 1 Temmuz 2024’te Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri’nin Kişisel Temsilcisi Maria Angela Holguin’in kendisini ziyaretinde, anavatanlarla birlikte Kıbrıs meselesini görüşme istemini ilettiğini vurgulayarak, daha önceki görüşmelerde de egemen eşitlik tezini ifade ettiğini söyledi.

“Crans Montana bizim için bitmiştir”

Rum Müzakereci Menelaos Menelau’nun Cenevre görüşmesi öncesinde ‘Crans Montana’daki kazanımlarımızı devam ettirme kararlılığındayız” söylemine işaret eden Tatar, “Crans Montana bizim için bitmiştir. Birtakım haritalar var ve bu kazanımlarını korumak istiyorlar. Kıbrıs Türkü Kıbrıs’ta iki eşit halktan biridir. Türkiye burada Anavatan ve garantördür. Etraftaki Mavi Vatan ve Doğu Akdeniz’de en güçlü ülkedir. Etrafımıza baktığımızda, ülkelerdeki gelişmelere bakıldığında Kıbrıs’ın da statüsü değişmiştir.” dedi.

Son dört yılın büyük kazanımının Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri’nin ortak zemin olmadığını kayıtlara geçirmesi olduğuna da işaret eden Cumhurbaşkanı Tatar, hem Kişisel Temsilci Holguin hem de Birleşmiş Milletler Siyasi İşlerden Sorumlu Genel Sekreter Yardımcısı Rosemary DiCarlo ile görüştüğünü hatırlattı. 

“İngiltere’yi tarafsız bir garantör olarak görmüyoruz”

Kendisinin anavatanların da görüşmede olmasını istediğini, İngiltere’nin ise giderek tarafsızlığını kaybettiğini ve bunun İsrail ve Güney Kıbrıs ile ilişkilerinde de gözlemlendiğini söyleyen Tatar, “Onları tarafsız bir garantör ülke olarak görmüyoruz. Görüşmeye Türkiye ve Yunanistan, dışişleri bakanları seviyesinde katılacak. İngiltere daha düşük bir seviye ile temsil edilecek. Bu bizim onayımızla gerçekleşecek. Dolayısı ile 4+1, 5+1 oldu.” şeklinde konuştu.    

Avrupa Birliği’nin masaya gelmesini doğru bulmadıklarını da anlatan Tatar, görüşmeye yapıcı bir tavırla gideceklerini, yeni siyasetlerini ifade edeceklerini belirtti.

“Kıbrıs Türkü’nün geçmişten gelen hak hukukunu anlatmak için masada olacağız”

Cumhurbaşkanı Tatar, garantör ülke Türkiye Cumhuriyeti’ni temsilen Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın da orada söyleyecekleri olduğunu vurgulayarak, “Herkes kendi düşüncelerini anlatma fırsatı bulacaktır. Medeniyet de bunu gerektirir. Farklı fikirler vardır. Kıbrıs Türkü’nün geçmişten gelen hak hukukunu anlatmak için masada olacağız.” dedi.

Kendisinin önceki müzakerelerde bu siyaseti ilk kez sunduğunu, BM’nin ise ortak zemin olmaması nedeniyle tarafları yakınlaştırmak için çözüm aradığını söyleyen Tatar, son 4 yıl içinde pek çok temaslarda bulunduklarını, New York’taki çeşitli farklı toplantılarda bunun hep gündeme geldiğini dile getirdi.

Kıbrıs Türk tarafının artık farklı bir pozisyonu bulunduğunu ve yeni siyasetin de artık oturduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Tatar, ödenen bedeller olduğunu, Kıbrıs Türkü’nün teknik, hukuki ve meşru bir pozisyon bulunduğunu, Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın da dediği gibi Kıbrıs Türkü’nün asli unsur olduğunu belirtti.

Ersin Tatar, “İki bölgelilik ve kendini idare hakkı, müktesep bir haktır ve bunlar Kıbrıs Türkü’ne statü kazandıran haklardır. Kıbrıs Türkü asli bir unsurdur ve yalnız değildir. 60 kilometre uzaklıktaki bölgenin en güçlü ülkesi, garantör ülke olan Türkiye, Kıbrıs Türkü’nün arkasındadır” diye konuştu.

Osmanlı İmparatorluğu’nun devamı olan Türkiye Cumhuriyeti’nin de Kıbrıs’ta hakkı olduğunu vurgulayan Tatar, şunları ifade etti:

“Nasıl ki Rum o tarafta egemen bir devlettir ve her gün anlaşmalar yapar, ben de Kıbrıs Türk halkı olarak anavatanımla anlaşmalar yapabilirim. Özden gelen haklarımızla Türkiye Cumhuriyeti ile askeri savunma anlaşmaları yapabiliriz. Biz orada bunu bir fırsat olarak değerlendireceğiz. Daha önce davet edildiğimde sunduğum bu tezi sunacağım bilinmiyordu. Bu kez de bu duruşumuzu tekrardan teyit edeceğiz. Bu son 4 yılda bir yenilik getirdik. Ancak Rum Müzakereci Menelau, ‘Crans Montana kazanımlarını korumaya gidiyoruz, ancak onun devamı olan bir zeminde devam ederiz’ diyor.”

Kıbrıs Türk tarafının kendi içinde bölünmüşlükleri olduğunu, “Rum Lider Hristodulidis’in eli güçlendi” diyerek kendi kendilerine zarar verildiğini söyleyen Tatar, 50 yıldır uygulanan izolasyonlar ve ambargolar bulunduğunu anımsattı.

“3 D kabul edilirse resmi müzakerelere hazırım”

Kendisinin 3D olarak adlandırdığı “direkt ticaret, direkt temas ve direkt uçuşlar” kabul edilirse, kendisinin resmi müzakerelere hazır olduğunu da söyleyen Tatar, “Bu talebimiz karşı tarafça kabul edilmedi. Direkt temasta futbol için bile bizi görmüyorlar. Bugün, yarın olmaz ama belki öbür gün olabilir.” dedi.

Cumhurbaşkanı Tatar, Kıbrıs Türklerinin devletin dışına atıldığı ve tek muhatabın Makarios olarak alındığı bir dönemden sonra 60 yılda bir anlaşmaya varılamadığını da belirterek, o günden sonra doğanların, Kıbrıs Türk gençliğinin ve gelecek nesillerin mağdur olduğunu kaydetti.

Ambargolara karşı verilen hiçbir sözün yerine getirilmediğini vurgulayan Tatar, Güney Kıbrıs’a Annan Planı’ndaki kazanımların yetmediğini, 2017’de başka kazanımlar elde etmiş ve şimdi onları da kaybetmemek için gidiyormuş tavrı sergilediğini söyledi.

Geleceği konuşmaya, yeni bir anlayışla gidiyoruz”

Tatar, “Biz oraya geleceği konuşmaya gideceğiz, statükocu değil yeni bir anlayışla gidiyoruz. 50 yıldır değişmeyen çözüm vermeyen bir zihniyetle değil, dünden teslim federasyon için değil, egemen eşitliğimizi 3D ile karşılasınlar talebiyle gidiyoruz.” diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Tatar, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin de zaman içinde tanınacağını ve esas olanın Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin tanınması olduğunu da kaydetti.

Türkiye ile Cenevre öncesi istişare yapacağına da işaret eden Cumhurbaşkanı Tatar, Türkiye ile düzenli görüşmeler yaptıklarını, kendisinin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz ile sürekli görüştüğünü vurguladı. Cumhurbaşkanı Ersin Tatar sözlerini şöyle sürdürdü:

“İsviçre öncesinde de oradaki pozisyonumuzla ilgili görüşeceğiz. Görüşmeye katılacak teknik heyetle istişarelerde bulunacağız. Hem biz hem de Türkiye Cumhuriyeti heyeti rahat ve emin bir şekilde gidiyoruz. Söyleyeceklerimiz vardır. Pozisyonumuz vardır. Benim yarım saatlik bir konuşmam olacak, akşam yemek vardır. Heyetler arası görüşme vardır ve ertesi gün de konferans olacak. Bir kez daha haklılığımızı gözler önüne sereceğiz.”

Rum lider Hristodulidis’in ise oraya birtakım önerilerle gideceğini ve “sıfır asker sıfır garanti - garantörlük Avrupa Birliği tarafından karşılansın - Türk askeri adadan çekilsin” istemleri olacağını anlatan Tatar, bunun kabul edilmesinin mümkün olmadığını vurgulayarak “Gelin bunu iki devlet temelinde çözelim.” diye konuştu.

Kuzey ve güneydeki otoritelerin farklı olduğunu dile getiren Tatar, “Bu saatten sonra United bir Cyprus olmaz. Ama iş birliği olur. Elektrikte enterkonnekte olabilir. Suyu da paylaşabiliriz. Orada da su sıkıntısı var. Deprem bölgesiyiz. Baf’ta olursa biz koşalım, bizde olursa onlar gelsin. Ekonomide kapılarla ilgili olarak ben Haspolat ve Akıncılar kapılarını önerdim. Metehan’ı ve ticareti rahatlatmak için iki devlet iş birliği yaparsa Ada’yı daha güvenli bir hale getiririz. Burada da başka ülke olduğunu, ileride Türkiye olduğunu görsünler.” dedi.

Bir çözümle adanın Dubai ve Singapur’dan daha da gelişmiş olabileceğini kaydeden Tatar, Kıbrıs’ın kritik ve dünyanın merkezinde bir yerde bulunduğunu, çok büyük ticaret ve turizm merkezi olabileceğini anlattı.

“Türkiye’yi muhatap almadan Kıbrıs meselesinin çözülemez”

Cumhurbaşkanı Tatar, “Adil ve kalıcı bir çözüm burada Kıbrıs’ın gerçeklerine göre olabilir. Jeopolitik ve jeostratejik bir statümüz vardır. Asli bir unsur olarak orada olacağız. Türkiye Cumhuriyeti olmasa biz oralara gidemezdik. Türkiye bölgede çok önemli bir pozisyondadır” diyerek, Türkiye’yi muhatap almadan Kıbrıs meselesinin çözülemeyeceğine işaret etti.

Kıbrıs Türkü’nün anavatan ve garantör olan Türkiye ile birlikte elinin güçlü olduğunu dile getiren Cumhurbaşkanı, “Biz aynı milletin evlatlarıyız. Biz Türkiye ile birlikte hareket ederek, güçlü bir Türkiye ile birlikte yeni siyaseti yürütmek de bizim gücümüze güç katmıştır. Şimdi esas itibarıyla Kıbrıs Türkü’nün hakkı hukuku ses bulmuştur. Bütün dünyaya izolasyonların kalkması gerektiğini anlatarak Türkiye bizim elimizi güçlendirmiştir.” şeklinde konuştu.  

Kıbrıs Türk tarafının Crans Montana’daki tek kazanımının federasyonun görüşülmesine gerek olmadığının görülmüş olması olduğunu da söyleyen Tatar, kendisinin bu siyaseti gündeme getirerek seçimi kazandığını, Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da bunu ifade ettiğini anımsattı.

Cumhurbaşkanı Tatar, programın sonunda şunları da ekledi:

“Bir yola girildi, mesafeler alındı. Bunu eskiye çevirip federasyon görüşmek büyük zaman kaybıdır. Rum tarafı ‘Kıbrıs Cumhuriyeti devam edecek. Bu Cumhuriyet 65 yıldır vardır’ diyor. Ama birincil hukuk yok diyor. Crans Montana’da yaptığın anlaşma havada kalıyor. Çok tehlikeler vardır. İki devletli bir çözüm ve Kuzey’de de egemen bir devlet vardır. Güney Kıbrıs’ın anlaşmaya niyeti yoktur. ‘Kıbrıs meselesi bir işgal sorunudur’ diyorlar. Arada farklar vardır ve biz bunları anlatmaya devam edeceğiz.”