Kıbrıslı Türklerin varoluş mücadelesi sırasında Limasol’da gerçekleştirdiği direniş ile bu direnişte şehit düşenler, Girne’de Limasol-Girne Şehitleri ve Özgürlük Anıtı’nda düzenlenen törenle anıldı.
Protokol sırasına göre anıta çelenklerin sunulması, saygı duruşu, saygı atışı ve İstiklâl Marşı’yla başlayan tören, öğrencilerin şiir okuması, günün anlam ve önemini belirten konuşma ve Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın konuşma yapmasıyla sona erdi.
Saat 10.00’da başlayan törene, Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Kıbrıs Türk Barış Kuvvetleri (KTBK) adına Merkez Komutanı Topçu Albay Mesut Kılınç, Güvenlik Kuvvetleri Komutanı (GKK) Tümgeneral Zorlu Topaloğlu, Girne Kaymakamı Sinan Güneş, Girne Belediye Başkanı Nidai Güngördü, dernek, kurum, kuruluş, okul ve üniversite temsilcileri ile askeri zevat katıldı.
Törende, Cumhurbaşkanı Ersin Tatar ve Türk Mukavemet Teşkilatı Mücahitler Derneği Girne Şube Başkanı Erbil Aydınova güne dair birer konuşma yaptı, Anafartalar Lisesi öğrencileri Döne Nur Kayışkanat ve Sude Naz Buhur şiir okudu.
TATAR: “ŞAGO GİBİ KAHRAMAN MÜCAHİTLERİMİZ DİRENİŞİN EFSANEVİ DURUŞUNU EN İYİ ŞEKİLDE GÖSTEREREK, ÇARPIŞMIŞLARDIR”
Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, törende yaptığı konuşmada, Limasol Direnişi’nin 58’inci yıldönümünde, direniş sırasında şehit düşenlere rahmet dinledi ve gazilere şükranlarını sundu.
Tatar, Limasol Direnişi’nin Türk Mukavemet Teşkilatı’nın (TMT) öncülüğünde gerçekleşen ve mücadele tarihine 2. Plevne Savunması olarak geçen fevkalade efsanevi bir direniş öyküsü olduğunu ifade ederek, Anavatan Türkiye ile işbirliği içerisinde halkın refah ve güveni için halen yürütülmekte olarak bağımsızlık ve egemenlik mücadelesinin ne kadar kutsal ve kadim olduğunu belirtti.
Diğer tarafın, 1960’da kurulan Kıbrıs Cumhuriyeti’ni “Enosis sıçrama tahtası” olarak değerlendirdiğini, hedeflerinin Kıbrıs’ı Yunanistan’a bağlamak, anayasa değişikliğiyle Kıbrıs Türk halkını bir azınlık statüsüne indirgemek ve adada yok etmek olduğunu kaydeden Tatar, 10 Şubat 1964’te Limasol bölgesindeki Evdim, Çanakkale, Binatlı gibi köylere saldırdıklarını ve Kıbrıs Türk halkını soykırıma uğratmaya çalıştıklarını söyledi.
Tatar, bu mücadele sırasında TMT’nin ve Şago gibi kahraman mücahitlerin direnişin efsanevi duruşunu en iyi şekilde gösterdiklerinin altını çizdi.
“BİZ KIBRIS’TA ADİL, KALICI VE SÜRDÜRÜLEBİLİR BARIŞIN PEŞİNDEYİZ”
“Biz, Kıbrıs’ta adil, kalıcı ve sürdürülebilir barışın peşindeyiz” ifadesini kullanan Tatar, konuşmasının devamında şunları kaydetti:
“Biz her zaman, özellikle, Doğu Akdeniz’deki hidrokarbon zenginliklerinin araştırılması noktasında, Rum tarafını tahrik edici hareketlerine son vermeleri çağrısında bulunduk. Barış ve huzurun devamı için iyi niyetimizi Hem Annan Planı’nda hem de Crans Montana’da gösterdik ve ona göre bir siyaset izledik. Ancak federal temelde bir anlaşma için hiçbir zaman karşı taraftan iyi niyet görmedik. Karşı tarafın oyunu her zaman bizleri tahrik etmek, bizleri azınlık statüsüne düşürmek ve Kıbrıs’ta Avrupa Birliği oyunları ile her zaman hayal ettikleri Yunanistan’la birleşme noktasındaki mücadelelerine devam etmektir.”
“YENİ SİYASETİMİZ KIBRIS’TA YAN YANA YAŞAYAN İKİ AYRI EGEMEN BAĞIMSIZ DEVLET”
Tatar, artık yeni siyasetin Kıbrıs’ta yan yana yaşayan iki ayrı egemen bağımsız devletten ibaret olması gerektiğinin altını çizerek, ancak bu şekilde kimsenin anavatan Türkiye Cumhuriyeti ile bağları koparamayacağını ve barış, huzur ve güvenlik içerisinde Kıbrıs Türk halkının ülkede varlığını sürdüreceğini söyledi.
Bu siyasetin daha da kökleşmesi, benimsenmesi için, halkın söylenenlere, tarihin gerçeklerine kulak vermesi gerektiğini belirten Tatar, iki ayrı bağımsız ve egemen devlet, Türk askerinin ülkedeki varlığı ve Türkiye’nin garantörlüğünün önemine dikkat çekti.
AYDINOVA: “BUGÜNLERE NASIL GELİNDİĞİNİ ANLATMAK HER TÜRK’ÜN GÖREV VE VAZİFESİDİR”
Kıbrıs TMT Mücahitler Derneği Girne Şube Başkanı Erbil Aydınova ise, günün anlam ve önemini belirttiği konuşmasında, direnişte hayatını kaybedenlere rahmet, gazilere sağlıklı yaşamlar diledi.
Aydınova, 1963’ün “Kanlı Noel” saldırılarıyla 1974 Mutlu Barış Harekâtı arasında Kıbrıs’ta yaşanan olaylar ve mücahitlerin yaşadıklarını anlatarak, “Bu günlere nasıl gelindiğini anlatmak her Türk’ün görev ve vazifesidir” dedi.
Aydınova, tehlike altında olan Kıbrıs Türk halkı için dönemin Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı Bülent Ecevit’in Birleşmiş Milletler ve garantör İngiltere’yle yaptığı temasların sonuç vermemesi üzerine, garantörlükten doğan hakkını kullanarak Rum-Yunan ikilisinin darbesini önlediğini ve Kıbrıs Türk halkına özgürlüğü sağladığını anımsattı.
Emperyalist güçlerin tarafsız, eşit ve adil davranma cesaretini göstermediğini ve ambargo ve izolasyonun kaldırılması sözünü yerine getirmediğini söyleyen Aydınova, Rum tarafının Akdeniz’deki zenginliklere sahip olmak adına zamana oynama taktiklerinden vazgeçmediğini de vurguladı.
Aydınova, çözüm için, garantör devletlerin ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi ile Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin bir masa etrafında bir araya gelerek, 1931 isyanından bugüne kadar yaşanan acı olayların bir daha yaşanmaması için iki devletli, üç garantör devletin korumasında, geniş kapsamlı yeni bir anayasa hazırlaması gerektiğini belirtti.
Aydınova, Akdeniz’deki zengin doğal kaynakların da müşterek paylaşımı için bir araya gelinip çalışılmasının en doğru sonuca ulaştıracağını kaydetti.
Türkiye Cumhuriyeti Türk Silahlı Kuvvetleri, KTBK, GKK, Sivil Savunma Teşkilat Başkanlığı, TMT Mücahitler Derneği, Şehit Aileleri ve Malul Gaziler Derneği’ne şükranlarını sunan Aydınova, “Her zaman birlik ve beraberlik içerisinde doğru adımlarla ileriye yürümek görevimiz olsun. Ne mutlu Türk’üm diyene” sözleriyle konuşmasına son verdi.