Tatar: Sunduğumuz iş birliği önerilerine karşılık henüz Kıbrıs Rum tarafından bir cevap alamadık
Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, 1 ve 8 Temmuz’da Güney Kıbrıs Rum Yönetimine (GKRY), Birleşmiş Milletler (BM) aracılığıyla sundukları 6 yeni iş birliği önerisine henüz yanıt alamadıklarını belirterek, önerilerle amaçlarının Kıbrıs adasında müktesep eşit egemen iki taraf arasında iş birliği sağlamak ve bu yolla olası bir uzlaşı için ortak zemin koşullarının oluşmasına katkı koymak olduğunu söyledi.
Cumhurbaşkanı Tatar, Kıbrıs konusu, BM aracılığıyla GKRY’ye sunulan iş birliği önerileri ve Kıbrıs’ta konuşlu BM Barış Gücü’nün görev süresinin KKTC’nin rızasının alınmadan uzatılmasına ilişkin AA muhabirine değerlendirmelerde bulundu.
GKRY’nin bir süre önce kendilerine sözde Güven Artırıcı Önlemler bağlamında, daha önce de sundukları önerileri sunduğunu anımsatan Tatar, bu önerilerin içerisinde Ercan Havalimanının BM kontrolünde, Gazimağusa Limanı’nın ise AB kontrolünde açılmasının ve Maraş’ın BM’ye (yani Rum tarafına) devredilmesinin yer aldığını, bunları kabul etmelerinin söz konusu olmadığını anlattı.
Tatar, “Cumhurbaşkanı seçilmemden sonra bizim siyasetimiz, KKTC’nin egemenliğine bağlı olarak geliştirilmektedir. Artık Kıbrıs’ta federal temele dayalı bir anlaşma olamaz. Kıbrıs’ta bir anlaşma olacaksa bunun mutlaka egemen eşitliğe ve eşit uluslararası statüye dayalı olması gerekmektedir. Rumların yaptığı bu Güven Artırıcı Önlemler, Rum tarafının egemenliğini KKTC’ye yaymayı ve nihai çözüm olarak federal çözüm kisvesi altında bir Rum cumhuriyetine dönüşen sözde Kıbrıs Cumhuriyeti bünyesine Kıbrıs Türk halkını yamalamayı amaçlamaktadır” diye konuştu.
BM aracılığıyla ve müktesep eşitlik temelinde GKRY’ye 6 farklı yeni iş birliği önerisi sunulduğunu hatırlatan Tatar, bu önerilerin iki devlet arasında iş birliğini içerdiğini ve iki tarafa da fayda sağlayacağını belirtti. Tatar, “Rum tarafına, hiçbir tarafın diğeri üzerine egemenliğinin yayılmayacağı ve KKTC’nin egemenliğinin bir zarar görmeyeceği iş birliği önerileri sundu” dedi.
Öneri paketinin içerisinde hidrokarbon, elektrik, yenilenebilir enerji, su, Kıbrıs Adası’nın mayınlardan temizlenmesi ve düzensiz göçle mücadele başlıklarının yer aldığını aktaran Tatar, bu önerilerin Türkiye’nin de desteğiyle sunulduğunu ifade etti.
Tatar, “Sunduğumuz iş birliği önerilerine karşılık henüz Kıbrıs Rum tarafından bir cevap alamadık. Bizim bu önerilerle amacımız, Kıbrıs adasında müktesep eşit egemen iki taraf arasında iş birliği sağlamak ve bu yolla olası bir uzlaşı için ortak zemin koşullarının oluşmasına katkı koymaktır. Rum yönetimi ne kadar egemense KKTC de o kadar egemendir” diye konuştu.
GKRY’ye ilettiği önerilerin gerek Ada gerekse bölge için önem arz eden konular olduğuna, uluslararası camiadan muhataplarına da ilettiğine dikkati çeken Tatar, 6 farklı başlıktaki önerilerin uygulanması halinde her iki tarafın da kazançlı çıkacağını kaydetti.
Tatar, Ada’ya barışın 20 Temmuz 1974’te Türkiye’nin müdahalesiyle geldiğini dile getirerek, “Kıbrıs’ta eksik olan bir anlaşmadır. Bu anlaşma için 50 seneden fazla federal temelde bir uzlaşı için müzakere edildi ancak netice alınamadı. Türk tarafının her türlü iyi niyetine rağmen anlaşma sağlanamadı. Rumlar, Enosise (Kıbrıs’ın Yunanistan’a bağlanması) katkıyı önleyen bir anlaşmayı kabul etmezler, milli hedefleri, buranın bir Helen Adası olmasıdır. Rum ve Yunan halklarının bu tarihi saplantılarına karşı Kıbrıs Türk tarafı olası bir anlaşmada ancak mevcut iki devletin egemen eşitliği ve eşit uluslararası statüsüne dayalı bir zeminde ve ana vatan Türkiye’nin etkin, fiili garantisi altında kendini koruyabilir” ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Tatar, şöyle devam etti:
“GKRY lideri Nikos Anastasiadis’in, Kıbrıs’ın geleceği ve iki halkın da faydasına olabilecek bir gelişme olacaksa realist, Kıbrıs’ın şartlarına ve Türkiye’nin bu coğrafyadaki meşru hak ve endişelerine bakması lazım. Çünkü kimse Türkiye olmadan ve Türkiye’yi dışlayarak burada sürdürülebilir bir anlaşma elde edemez. Türkiye bu bölgenin en büyük ve güçlü devletidir, sadece buradan 40 mil uzaktadır. Bütün bunları değerlendirdiğinizde, bu coğrafyadaki istikrarın devam edebilmesi için yapılacak bir anlaşmaya Türkiye’nin de onay vermesi gerekir. Bunları Anastasiadis’e söylemeye devam edeceğim. (Rumlar) Bunları görmezlerse, iyi anlamazlarsa ve kendilerini kandırmaya devam ederlerse Kıbrıs’ta bir anlaşmaya hiçbir zaman ulaşamayacağız.”
“Hiçbir şey eskisi gibi değildir, eskisi gibi kalmayacaktır”
Kıbrıs’ta konuşlu BM Barış Gücü’nün görev süresinin yeniden 6 aylığına uzatılmasının BM Güvenlik Konseyi tarafından 28 Temmuz’da karara bağlandığını ancak KKTC’nin rızasının alınmadığını hatırlatan Tatar, Türkiye’nin de desteğiyle yürüttükleri yeni siyasete (Kıbrıs’ta mevcut iki devlete dayalı çözüm) BM’nin de saygı duyması gerektiğini vurguladı.
Tatar, şunları kaydetti:
“BM’nin 2000 yılında hazırlattığı, tavsiye niteliğindeki Brahimi Raporunda, ‘BM, çatışma olan bölgelerde BM Barış Gücü görevlendirecekse, mutlak suretle tarafların onayını alması gerekir’ ifadesi yer alıyor. Kıbrıs’ta artık sayfa değişmiştir, mevcut iki devlete ve bunların egemen eşitlikleri ile eşit uluslararası statülerine dayalı çözüm temelinde yeni bir siyaset geliştirilmiştir. Türk tarafı olarak BM’ye Brahimi Raporu’nu hatırlatıyoruz. BM tarafından oluşturulan Barışı Koruma Operasyonları Paneli’nin 2000 yılında BM Genel Sekreterine sunduğu raporda BM barış gücü operasyonları için yerel tarafların rızasının alınmasının ve tarafsızlığın korunmasının temel ilkeler olduğunun altı çizilmektedir. Brahimi Raporuna bakınız ve Kıbrıs’taki gerçekleri görüp yeni bir değerlendirme yapınız. Kıbrıs Türk Halkının müktesep egemen eşitliği göz ardı edilerek bir yere varılamaz. BM’den müktesep eşitliğimizin gereklerinin gözetilmesini bekliyoruz.
Şu anda Cumhurbaşkanlığındaki heyetlerimizle Kıbrıs adası ve içinde bulunduğumuz kritik bölgede sürdürülebilir barış, istikrar ve iş birliğinin gereklerini değerlendiriyoruz. Adamızda ve bölgemizde sürdürülebilir barış, istikrar ve iş birliği tarafların mutlak denkliği üzerine kurulabilir. Rum tarafının uluslararası statüye sahip olduğu ve Kıbrıs Türk tarafının statüsüz bırakıldığı koşullarda Ada’da ve bölgemizde barış, istikrar ve iş birliği olamaz. Çözüm, Kıbrıs’ta iki tarafın egemen eşitliklerinin ve eşit uluslararası statülerinin kabul ve teyidinden geçer. Bu yapıldığı takdirde resmi müzakerelerin başlaması için ortak bir zemin oluşmuş olacak ve iki taraf, diğer konular yanında, aralarında nasıl kurumsal iş birliği kurulabileceğini ele alabilecektir.”
Kıbrıs’ta taraflar arasında ortak bir zemin olmadığı için resmi müzakere sürecine geçilemediğini kaydeden Tatar, geçen yıl Kıbrıs konusuyla ilgili 27-29 Nisan’da Cenevre’de gerçekleştirilen gayri resmi 5+BM konferansında BM Genel Sekreteri’nin de ortak zemin olmadan resmi görüşmelerin başlayamayacağını ifade ettiğini söyledi.
Tatar, BM’nin, taraflar arasında ortak bir zemin oluşması için uğraşmasına rağmen bunun sağlanamadığına işaret ederek, “Bizim müktesep haklarımızdan taviz vermemiz söz konusu değildir. Egemen eşitlik ve eşit uluslararası statümüze dayalı bir anlaşmaya hazırız. 50 senedir görüşülen federal temelde bir çözüm formülünün gerçekleştirilmesinin ve Rum tarafının değişmez hakimiyetçi zihniyeti karşısında böyle bir çözümün yaşatılmasının mümkün olmayacağı artık gün gibi aşikardır” şeklinde konuştu.
Cumhurbaşkanı Tatar, Kıbrıs Rum kesiminin federal temelde bir anlaşmanın görüşülmesi için ısrarcı olduğunu ancak bunu kabul etmelerinin mümkün olmadığını ifade etti.