TDP-TKP-YG-BKP-YKP-Sol Hareket Sarayönü Dikilitaş önünde bugün bir basın açıklaması yaptılar.
TDP-TKP-YG-BKP-YKP-Sol Hareketin ortak basın açıklamasında ülkemizde son zamanlarda yaşanan idari ve adli olaylara dikkat çekildi ve ekonomik sıkıntılarla mücadeleye vurgu yapıldı.
TDP-TKP-YG-BKP-YKP-Sol Hareket’in ortak basın açıklaması şöyle:
“Ekonomik zorluklar altında ezilen Kıbrıslı Türklerin uzun zamandır iradesi yok sayılmış, demokrasiye açıktan müdahaleler olmuştur.
Bugün bir öğretim görevlisi, bir gazetecinin, bir siyasetçinin sözüm ona kimilerinin hoşuna gitmeyen düşünceleri yüzünden işten çıkarılması, belki de yarın sana layık gördüklerinin bir göstergesidir.
Her geçen gün, daha da kötüsü olamaz dediğimiz her noktada, öncekinden daha büyük bir tehdit ile karşı karşıya kalıyoruz. Bu bağlamda yeniden bir varoluş mücadelesi içinde olduğumuzu derinden hissediyoruz.
İşte, 14 Nisan 2022 tarihinde TC ile KKTC arasında imzalanan ve güya işbirliği adıyla gizlenmiş ama aslen bir ilhak belgesine dönüştürülmüş “iktisadi ve mali işbirliği protokolü” de bir kez daha Kıbrıslı Türklerin varlığını tehdit altına almıştır.
Yasama, Yürütme ve Yargı’nın hiçbir yerinde olmayan, demokratik hukuk devleti anlayışından yoksun bu dayatmalar açıkça ilhak hedefinin ilk ayağı ve akabinde gelecek olanlara ses çıkaramamamızı garanti etmeyi hedefleyen ceza değişiklik maddeleri içermektedir.
Farkındayız ki, her ne kadar da yapılan eylemlilikle ceza değişiklik yasa tasarısı, meclis salonunda oylamaya geçmese bile, tasarı hala meclisin gündemindedir, süreci yakından takip etmeye devam edeceğiz…
İroniktir, biz Kıbrıslı Türkler, bu etkin eylemliliği anayasa ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ile uyum sağlamayan tüm MEVCUT ceza maddeleri için yapıyor olmamız gerekiyorken, kendimizi olduğumuzdan da geriye götürecek tasarılara karşı mücadele ederken ve söz konusu dayatma faşist maddelerin ertelenmesini kutluyorken buluyoruz.
Bize göre bu durum asla kabul edilemezdir.
Ayrıca, Kıbrıslı Türkler demokratik hakları için kitlesel eylemler içindeyken Türkiye Cumhuriyeti Dış İşler Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu da ülkemize gelip, “protokolün tüm maddelerinin kesin uygulanacağına” dair garantiler vermekte, alt yönetim olmanın doğallığında bakanlara ‘müdür’ muamelesi yapmakta ve en kötüsü de siyasi irademizi yine yok saymaktadır.
Bizler bu yaşananlar karşısında Kıbrıslı Türkler olarak öfkeli, tepkili ve utanç içerisindeyiz.
Bu adadaki varlığımızı ve irademizi yok sayılmaktadır.
Bilinmelidir ki, biz Kıbrıslı Türkler sırf Anayasada öyle yazıyor diye laik değiliz.
Biz laikliği yaşayan, hisseden ve bu ideale inanan bir toplumuz. Ve siyasilerin din ile ilgili ilişkileri düzenleyen Anayasa, “siyasilerin siyasal çıkar veya nüfus sağlama amacı ile her ne surette olursa olsun dini veya din duygularına veya dince kutsal sayılan şeyleri istismar edemez veya kötüye kullanamaz” demektir.
Eğer burası Türkiye’nin bir alt yönetimi olmasaydı, Mevlüt Çavuşoğlu bu ülkeye gelip, cami avlusunda siyasi toplantı yapamaz, yap(A)mamalıydı.
Bu Anayasaya aykırı bir davranıştır.
Biz Kıbrıslı Türkler olarak bunu kabul etmiyoruz.
Sn Çavuşoğlu;
Siz bu yasa dışı toplantıda, kime kimin vatandaşlığının sözünü veriyorsun?
Biz bunu kabul etmiyoruz.
Geçmişten bugüne, bize dayattığınız ilhak politikalarının sonunda Kıbrıslı Türkler üretimden koparıldılar, kazançlarının bir değeri kalmadı ve gitgide daha da yoksullaşmaktadır.
Hayat Kıbrıslı Türkler için her anlamda nefes alamayacak duruma gelmiştir. Ve göç artık her Kıbrıslı gencin gündemindedir.
Ve, irademiz, kazandığımız para hiçleştikçe isyan edenlere de ‘rumcu’ ‘hain’ ve ‘terörist’ yakıştırmaları yaparak bizleri yok sayma çalışıyorsunuz.
Başaramayacaksınız. Biz yok olmayız. Bu ülke bizim.
Biz bütün renkleriyle bir araya gelmiş olan siyasi örgütler, belki dün aynı hedef için ayrı yöntem ve fikirlere sahip olabiliriz. Ancak bugün farklıklarımıza bakmadan, her birimizin renklerine saygı duyarak, insan hak ve özgürlükleri temelinde, refahı artırmak ve insanlığın ve doğanın faydasına bir değişim yaratmak için bir siyasi birliktelik yapmaya kararlıyız.
Biz birbirimizin varlığını kendi varlığımız gibi önemseriz.
Biz, birbirimizi sansürlemeyeceğiz, engellemeyeceğiz.
Engelleri kaldırmak adına farklı yöntem ve fikirleri benimsememiz bizim mücadele, direniş ve zenginliğimizdir.
Biz birlikteyiz. Her önemli mücadelede olduğu gibi bu mücadelede de yan yanayız.
Ne Ak Parti iktidarının ne de başka bir iktidarın bizi yok etmesine müsaade etmeyeceğiz.
Emekçimizi, aydınımızı, bizleri rahat bırakın, çekin elinizi yakamızdan!
Bizi tüketemezsiniz. Biz kazanacağız, siz kaybedeceksiniz.”