TDP:Doğal afet politikaları hiçbir masraftan kaçınılmadan yürütülmeli
Toplumcu Demokrasi Partisi açıklama yaparak yaşanan deprem felaketini ve ülkemizde izlenmesi gereken yolu değerlendirdi,bazı önerilerde bulundu.
TDP’den yapılan açıklama şu şekilde:
Toplumcu Demokrasi Partisi olarak biz, günlerdir Türkiye ve Suriye’de meydana gelen deprem felaketinin sonuçlarını acı ve üzüntü ile takip ediyoruz. Partimiz kurulduğu günden itibaren, doğal afet politikalarının, öncelikle insan hayatını ön planda tutan bir anlayışla ve hiçbir masraftan kaçınılmadan yürütülmesi gerekliliğini savunagelmiştir.
TDP üyeleri olarak bizler, deprem tehdidi altındaki ülkemizde, daha dayanıklı yaşam alanlarının ve yapılarının oluşturulmasının ancak siyasi irade, bilimsel kurumlar ve ilgili meslek odalarının iş birliği ile gerçekleşecek denetim ve yaptırımlar ile mümkün olduğu inancını taşıyoruz. Böylesine büyük ve ağır bir acıyı deneyimlemiş olan toplumumuzun; tam da şimdi, sadece maddi çıkar(ları) uğruna hayâsız bir şekilde “ne emirname ne imar
planı! Biz sizin arkanızdayız” ifadelerini kullanan rantçı zihniyetin geleceğimiz için nasıl bir tehdit oluşturduğunun farkına varmasını temenni ederiz. Yapıların sağlıklı inşa süreçleri için, “proje müelliflerinin etkin denetimi ve bu denetimlerin de doğru bir biçimde belediyelere raporlanması, böylece de belediyelerin de süreçleri etkin bir şekilde takip edebileceği” bir yapı denetim mekanizması bir an önce yasallaşmalıdır. Bağımsız yapı
denetim firmalarının da bu sürece dâhil edilmesi sürecin şeffaflaştırılmasına önemli bir katkı saplayacaktır. Bugüne dek sadece LTB tarafından takibi yapılan yapı denetimi süreçleri derhal yasal hale gelmeli ve proje müellifleri ile yapı denetim firmalarının etkin saha denetimi yapmalarının önü açılmalıdır. Ayrıca kredi alma, sigorta yaptırma süreçlerinin de yapıların sağlamlığını değerlendirecek şekilde planlanması, hâlihazırda
inşa edilmiş yapıların denetlenmesine yardımcı olacaktır. Depremle ilgili kriz yönetimi ile ilgili görev dağıtımının siyasi yakınlığın değil, liyakatin gözetilerek yapılmaması benzer felaketlerin yaşanmaması için bir elzemdir.
Bunca acıya rağmen, Cumhurbaşkanlığı’nda konu ile ilgili olarak düzenlenen toplantıya, farklı disiplinlerden uzmanlar yerine, siyasi ilişkiler gözetilerek atanmış bürokratların çağrılmış olması bu sürece her zamanki gibi çözümler üretmek için değil dostlar alışverişte görsün diye girişildiğinin göstergesidir. Deprem konusunun şakaya alınacak, yüzeysel adımlarla savuşturulacak bir konu olmadığını, bilimselliğin bu konu için önemini çok
yakın bir zamanda onlarca canımızı kaybederek deneyimlemiş bulunuyoruz. Bir an önce bilime ve liyakat dayalı deprem komisyonlarının oluşturulmasını talep ediyoruz. Bunun yansıra elbette toplum olarak sorgulamamız gereken başka unsurlar da vardır. Fay hattının kucağında yatan ülkemizde gerek çocuklarımızın gerekse de yetişkinlerimizin deprem bilincinin geliştirilmesi için politikalar ve projeler üretilmesi elzemdir. Bu politikalar kapsamında TDP olarak 6 Şubat gününün “Ulusal Depremle Mücadele Günü” olarak ilan edilmesini ve her yılın şubat ayında gerek Eğitim Bakanlığının ilgili sivil toplum örgütleriyle iş birliği içinde eğitimler düzenlemesini, gerekse de çeşitli farkındalık kampanyalarının yürütülmesini önermekteyiz. Buna ilaveten, ülkemiz gençlerinin sadece Türkiye Cumhuriyet’indeki turnuvalarla yetinmek zorunda oldukları şu anki siyasi durumu
ve bunu yaratanların tümünü de kınıyoruz. Siyasi emelleri uğruna, Kıbrıslı Türk gençlerinin uluslararası müsabakalara katılımını engelleyen ambargocu Güney Kıbrıs siyasetini de bu durumu kabullenen ve hatta kendi çıkarları uğruna fırsat bilen ve değişmesi için tek bir adım atmayan Kıbrıslı Türk yönetimini de kınıyoruz.
Sporcularımızın önündeki bu duvarı yıkmak adına, sivil toplum örgütlerini ve spor camiasını, iki toplumlu girişimlerle bir ‘Barış Ligi’ oluşturmaya ve bu ligin Kıbrıslı gençlerinin barış bayrağı altında spor dünyasına katılımını sağlamaya davet ediyoruz. Spor Bakanlığının da yeniden yapılandırılması ve görevlerinden birinin de sözü edilen barış ligini oluşturmayı içermesi gerektiğine inanıyoruz. Ayrıca sporun siyasete malzeme
edilmemesini ve Kıbrıslı Türk gençlerinin hayallerinin daha fazla hapsedilmemesini talep ediyoruz.
TDP olarak belirtmek isteriz ki, yanı başımızda aşsız, ekmeksiz, ailesiz bırakılan binlerce kardeşimiz, bu soğuk havalarda sefillikle boğuşurken Türkiye Cumhuriyeti iktidarının, biz Kıbrıslı Türklerin katiyen istemediği bir külliye yapımına yüz milyonlarca TL harcamasını gereksiz bir israf olarak görüyoruz. Bu inşaatın durdurulması ve bu inşaat için ayrılmış fonun depremzedelere destek için kullanılması Kıbrıslı Türklerin çok daha fazla içine
sinecek bir çözümdür. Biz de TDP olarak bu fonun külliyenin değil, yıkılan kentlerin inşasında kullanılmasını talep ediyoruz. Belirtmek isteriz ki, Türkiye’de yaşanan felaketten zarar gören her can Kıbrıslı Türklerin canını yakmıştır. Bu bağlamda da bu toplum her türlü desteği vermeye hazırdır. Geçici süreler için ülkemize gelen
depremzedelerin eğitim, fiziksel ve psikolojik sağlıklarıyla ilgili tüm ihtiyaçlarının en iyi şekilde karşılanması şarttır. Ancak, ülkemiz altyapısının hiçbir şekilde ciddi bir göç akımına hazır olmadığı ve devlet bütçemizin de yeterli olmadığı ise aşikârdır. Gerekli fiziksel, sosyal ve ekonomik altyapı oluşturulmadan depremzedelere istediğimiz ölçüde yardım etmemiz mümkün olamayacaktır.
Son olarak belirtmek isteriz ki, halk İsias Otel’den numune almak için giden Kıbrıs Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği ve Barolar birliği yönetimini de böylesi insani bir girişimden dahi imtina eden DAÜ rektörünü de unutmayacak. Kıbrıslı Türkler otelin yapımından da denetiminden de sorumlu olan her ismi belleğine kazıdı. TDP olarak tüm ilgili hukuk süreçlerini takip edeceğiz. Toplumcu Demokrasi Partisi olarak; ülkemiz bir yangın yeriyken yardım için ekip gönderen ülkelere ‘şımarık’ yakıştırmasını yapan, bir tarafta bu kadar yıkım ve acı yaşanırken, diğer tarafta daha da çok inşaatın yapılabilmesi için yasa önerileri yapan akıldışılıkla mücadele etmeye devam edeceğimizi belirtiriz. Ve acımızı bizimle paylaşan topluluklarla iş birliği içerisinde barış ve insan odaklı siyaset için dört elle mücadelemize daha da sarılacağımızı bilgilerinize sunarız.