TMC-KKTC Mikrobiyoloji Platformu’ndan Grup A Streptokok (GAS) hastalığıyla ilgili açıklama
Türk Mikrobiyoloji Cemiyeti (TMC)-KKTC Mikrobiyoloji Platformu, bazı Avrupa ülkelerinde özellikle 10 yaşın altındaki çocukları etkileyen, ölümlere de neden olan Grup A Streptokok (GAS) hastalığının erken teşhis ve tedavinin, hastalığın daha ağır seyretmesini engelleyebilmek açısından büyük önem taşıdığını vurguladı.
Bilimsel etkinlikler ve araştırmalar yapan, güncel salgınlarla ilgili toplumu bilgilendirici açıklamalarda bulunmayı amaçlayan ve KKTC’deki farklı üniversitelerden birçok araştırmacının katıldığı, Türk Mikrobiyoloji Cemiyeti’nin (TMC) çalışma gruplarından TMC- KKTC Mikrobiyoloji Platformu, Grup A Streptokok (GAS) enfeksiyonlarına ilişkin yazılı açıklama yaptı.
Türkiye’de 2 yaşındaki bir çocuğun GAS’a bağlı gelişen menenjit tablosuyla yoğun bakımda tedavi altına alındığının da belirtildiği açıklamada, hastalığın ne olduğu, belirtileri, tedavisi ve dünyadaki seyriyle ilgili bilgi verildi.
Buna göre, S. pyogenes (GAS) boğaz ve deri enfeksiyonlarına yol açan bir bakteri türü. Bu bakteriler tükürükte ve burun akıntısında bulunduğu için, enfeksiyonun bulaşında hapşırma, öksürme, öpüşme ve tokalaşma önemli rol oynuyor.
İnvazif GAS’ın erken belirtileri ve semptomları arasında yüksek ateş, şiddetli kas ağrıları, vücudun belirli bölgelerinde ağrı ve yara yerinde kızarıklıklar yer alıyor. Hastadaki boğaz ağrısının GAS’a bağlı gelişip gelişmediğini anlayabilmek için boğaz kültürü ve hızlı antijen testi gibi etkeni saptamaya yönelik testler yapılıyor.
GAS hastalığı erken tespit edilirse antibiyotik tedavisi ile sorun ortadan kalkıyor ancak teşhis ve tedavinin gecikmesi sonucunda hastalığın ciddiyetine bağlı olarak yoğun bakımda yatış gerekebiliyor. GAS’a bağlı gelişen boğaz enfeksiyonu, özellikle 3 yaşın üzerindeki çocuklarda acil tedavi gerektiriyor. İnvazif GAS hastalığının en ağır tablolarından biri streptokokkal toksik şok sendromu. Bu tablodaki bri hastayı kaybetme oranı yüksek.
TMC- KKTC Mikrobiyoloji Platformu tarafından yapılan açıklama şöyle:
“Fransa, İrlanda, Hollanda, İsveç ve Birleşik Krallık dahil olmak üzere bazı Avrupa ülkelerinde, 2022’de, özellikle Eylül ayından bu yana, 10 yaşın altındaki çocuklar arasında invazif Grup A streptokok (GAS) hastalığı vakalarının sayısında artış olduğu görülmüştür. Aynı dönemde invazif GAS hastalığıyla ilişkili olarak İngiltere ve Fransa’da 10 yaşın altındaki toplam 11 çocuğun yaşamını yitirdiği bildirilmiştir. Birleşik Krallık Sağlık Güvenlik Ajansı (UKHSA) verilerine göre, çocuklarda gözlemlenen bu invazif GAS vaka sayısının, pandemi öncesi rakamlarına göre 5 kat daha fazla olduğu bildirilmiştir.
Öte yandan, Türkiye’de 2 yaşındaki bir çocuğun İstanbul’da GAS’a bağlı gelişen menenjit tablosuyla yoğun bakımda tedavi görmesi, toplumda bu bakteriyel enfeksiyonla ilgili endişe yaratmıştır.
Virüs ve GAS koenfeksiyonu invazif GAS hastalığı olasılığını artırabilmektedir. Bu nedenle, çocuklarda invazif GAS vakalarındaki artışın son zamanlarda mevsimsel grip ve respiratuar sinsityal virüs (RSV) gibi solunum virüslerindeki artış ile ilişkili olması muhtemeldir.
-Streptococcus pyogenes olarak adlandırılan GAS nedir?
- pyogenes (GAS) başlıca boğaz ve deri enfeksiyonlarına yol açan bir bakteri türüdür. Toplumda Strep A veya beta mikrobu olarak da bilinen S. pyogenes, bademcik iltihabı, farenjit, kızıl, impetigo ve selülitin yanı sıra zatürreye de neden olabilmektedir. Enfeksiyonların bir kısmı kendiliğinden iyileşse de, antibiyotik tedavisi gerektiren daha ağır seyreden vakalar da görülmektedir. Ayrıca söz konusu bakteri, bazı durumlarda, invazif GAS olarak bilinen çok ciddi enfeksiyonlara da neden olabilmektedir.
-İnvazif GAS hastalığı nedir?
Bakterinin vücudun doğal savunmasını aşarak kan, derin dokular veya akciğer gibi bölgelere girmesiyle ortaya çıkmaktadır. İnvazif GAS hastalığının en ağır tablolarından biri streptokokkal toksik şok sendromu olup, hastalığın belirtileri arasında yüksek ateş, düşük tansiyon, kızıl, böbrek veya karaciğer hasarı, ayrıca kusma ile ishal bulunmaktadır. Diğer bir ciddi tablo ise nekrotizan fasiit (et yiyen bakteri hastalığı) olarak adlandırılmaktadır. Nekrotizan fasiit hastalığı dokuların tahrip olmasına neden olan ve ameliyat gerektiren bir enfeksiyondur. Semptomların şiddetine bağlı olarak tedavide farklı antibiyotikler kullanılmaktadır. Bu hastalıkların her ikisi de nadir görülmelerine rağmen, streptokokkal toksik şok sendromunda ölüm oranı yüksektir.
-İnvazif GAS’ın belirtileri nelerdir?
İnvazif GAS’ın erken belirtileri ve semptomları arasında yüksek ateş, şiddetli kas ağrıları, vücudun belirli bölgelerinde ağrı ve yara yerinde kızarıklıklar yer almaktadır. GAS hastalığı erken tespit edilirse antibiyotik tedavisi ile sorun ortadan kalkmaktadır. Ancak teşhis ve tedavinin gecikmesi sonucunda hastalığın ciddiyetine bağlı olarak yoğun bakımda yatış da gerekli hale gelebilmektedir. Mevcut viral enfeksiyona ilaveten hastada GAS enfeksiyonunun gelişmesi, klinik tabloyu daha ağır hale getirmektedir. Bu nedenle erken teşhis ve tedavi, hastalığın daha ağır seyretmesini engelleyebilmek açısından büyük önem taşımaktadır.
-GAS tanısı nasıl yapılmaktadır ve testin pozitif olması ne anlama gelmektedir?
Hastadaki boğaz ağrısının GAS’a bağlı gelişip gelişmediğini anlayabilmek için boğaz kültürü ve hızlı antijen testi gibi etkeni saptamaya yönelik testler yapılabilmektedir. GAS için tanıda altın standart boğaz kültürüdür ve bu yöntem beta-hemolitik streptokokların, özellikle tedaviden önce saptanmasında ve tedavinin yönlendirilmesinde önemlidir. Ancak sonuçlanmasının 24-48 saat sürmesinden dolayı hızlı yöntemler geliştirilmiştir. Hızlı testin negatif olması etkilenen bireyin muhtemelen streptokok boğaz enfeksiyonu olmadığını göstermekle birlikte, kesin tanı için boğaz kültürü yapılmalıdır. Eğer boğaz kültürü GAS için pozitif çıkarsa bu durum kişinin streptokokkal boğaz enfeksiyon varlığını doğrulamakta ve doktorlar antibiyotik tedavisine başlayabilmektedirler. Antibiyotikler hastanın daha hızlı iyileşmesine yardımcı olmakta, ayrıca ciddi sağlık problemlerinin ortaya çıkması ve bakterilerin başka kişilere bulaşmasını önlemektedir. GAS’a bağlı gelişen boğaz enfeksiyonu için antibiyotik tedavisi uygulanmaması durumunda, enfekte kişi iki ila üç hafta boyunca bulaşıcı kalabilmektedir.
–GAS enfeksiyonu nasıl bulaşmaktadır?
- pyogenes enfekte bireyden duyarlı kişiye temas yoluyla aktarılmaktadır. Bu bakteriler tükürükte ve burun akıntısında bulunduğu için, enfeksiyonun bulaşında hapşırma, öksürme, öpüşme ve tokalaşma önemli rol oynamaktadır. GAS’a bağlı gelişen cilt enfeksiyonlarında yaralarla veya yaralardaki akıntıyla doğrudan temas edilmesi durumunda da bulaş olabilmektedir. Vakaların çoğunda semptom görülmemekle birlikte, bazı kişilerde hafif semptomlar ortaya çıkmaktadır.
-GAS enfeksiyonu tedavi edilmezse hangi durumlar ortaya çıkabilmektedir?
GAS’a bağlı gelişen boğaz enfeksiyonu, özellikle 3 yaşın üzerindeki çocuklarda acil tedavi gerektirmektedir. Bu enfeksiyon tedavi edilmezse kalpte kalıcı zararlara yol açabilmekte ve romatizmal ateş, streptokokkal toksik şok sendromu ve böbrekleri etkileyen post-streptokokkal glomerülonefrit (PSGN) gibi komplikasyonlara neden olabilmektedir. Romatizmal ateş kalbi, eklemleri, beyni ve cildi etkileyebilen bir durumdur. Romatizmal ateş bir kişiden diğerine bulaşmamaktadır, çünkü bu bir enfeksiyon değil, bir bağışıklık tepkisidir. Romatizmal ateş artrit (ağrılı, hassas eklemler), göğüs ağrısı, ateş, nefes darlığı, hızlı kalp atışı gibi belirtilere yol açabilmektedir. Nadiren eklemlerin yanında nodüller (ağrısız yumrular) veya pembe halkalara sahip döküntüler görülebilmektedir. Romatizmal ateş hemen tedavi edilmezse, romatizmal kalp hastalığı ortaya çıkabilmektedir.
Bir diğer komplikasyon olan PSGN de vücudun GAS enfeksiyonlarıyla savaşan bağışıklık sisteminden kaynaklanmaktadır. Boğaz ağrısı veya kızıl hastalığı semptomlarının başlamasından sonra PSGN’in gelişmesi genellikle yaklaşık 10 gün; impetigo semptomları başladıktan sonra PSGN’in ortaya çıkması yaklaşık 3 hafta sürmektedir. PSGN’in belirtileri koyu, kırmızımsı kahverengi idrarın yanı sıra özellikle yüz, göz çevresi, el ve ayaklarda ödem, idrar miktarında azalma ve hafif kansızlığa bağlı yorgunluk şeklinde görülebilmektedir.”