Türkiye Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Güney Afrika’nın, İsrail aleyhine UAD’de açtığı soykırım davasına ilişkin, “Türkiye olarak Güney Afrika’nın, İsrail’e karşı Uluslararası Adalet Divanında açtığı (soykırım konulu) davaya müdahil olmaya karar verdik.” dedi.
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Endonezya Dışişleri Bakanı Retno Marsudi ile Bakanlıktaki görüşmesinin ardından düzenlenen ortak basın toplantısında konuştu.
Suudi Arabistan’ın başkenti Riyad’a yaptığı ziyarette, Güney Afrika’nın İsrail aleyhine UAD’de açtığı soykırım davasına ilişkin Fidan, İslam İşbirliği Teşkilatı ve Arap Birliği ülkeleri başta olmak üzere Filistin’i devlet olarak tanıyan diğer ülkelerle yaptığı görüşmelerde, bazı ülkelerin bu konuda tavır almaya hazır hale gelmiş olduğunu söyledi.
Fidan, bugüne kadar Nikaragua ve Kolombiya’nın davaya ilişkin somut bir tutum aldığını hatırlatarak şunları kaydetti:
“Biz de bugün yaptığımız değerlendirmelerin neticesini Sayın Cumhurbaşkanı’mıza arz ettik ve alınan siyasi karar gereği buradan ilk kez duyurmak istiyorum. Türkiye olarak, Güney Afrika’nın İsrail’e karşı Uluslararası Adalet Divanında açtığı davaya müdahil olmaya karar verdik. Bu adımla UAD önündeki sürecin doğru yönde ilerlemesini temenni ediyoruz. Esasen ifade ettiğim gibi bu başvurumuza yönelik çalışmalarımız çok uzun süredir devam etmekteydi.
Biz bundan sonra, bu siyasi karar Cumhurbaşkanı’mız tarafından alındıktan sonra ve şu anda bütün dünyaya duyurulduktan sonra hukuki çalışmalarımızı tamamlayacağız. Bu esnada bütün dost ve müttefik ülkelerle bu konuda daha fazla ne yapılabilir, daha fazla hangi ülkeler başvuruda bulunabilir, onun çalışması içerisinde olmaya devam edeceğiz.”
– “Toplu mezarlar ortaya çıkarken uluslararası toplum daha neyi beklemekte?”
Fidan, uluslararası kamuoyunun tepkisine karşın İsrail’in büyük bir pervasızlık ve cüretle Filistinli sivillere karşı işlediği suçları sürdürdüğünü vurgulayarak, artık zamanın bu söylem birliğinin uygulamaya geçme zamanı olduğunu, bu insanlık dışı duruma hep beraber uluslararası toplum olarak sistemli bir şekilde, aktif bir şekilde ‘dur’ denilmesi gerektiğini söyledi.
“21. yüzyılda Gazze’de açlıktan ölümler yaşanırken, İsrail ordusunun çekildiği yerlerde toplu mezarlar ortaya çıkarken, kadın, çocuk, hasta, yaşlı demeden siviller hedef alınırken uluslararası toplum daha neyi beklemekte?” diyen Fidan, artık zorlayıcı tedbirlerin gündeme gelmesi gerektiğini belirtti.
Fidan, İsrail’in Filistin halkını boyunduruk altına alma ve topraklarından sürme çabasını Filistinlilerin, Türkiye’nin, adalet ve hukuk arayışında olan diğer ülkelerin ve uluslararası toplum vicdanının kabul etmeyeceğini vurgulayarak, “Bir tercihle karşı karşıyayız. Ya hukuktan ve insanlıktan yana olacağız ya da zulmün yol açtığı sorunların bedelini hep birlikte ödeyeceğiz.” diye konuştu.
Krizin başından beri Gazze’de yaşanan bu insanlık trajedisinin dünyanın dört yanında toplumsal olayları tetikleyebileceğini önceden söylediklerini ve uyardıklarını hatırlatan Fidan, İsrail’e koşulsuz, şartsız destek olan ülkelerde halkın sokaklara döküldüğünü, daha da vahim bir noktaya gelmemek için bu ülkelerin bir an evvel uyanması gerektiğini, Gazze’de akan kanın yalnızca Filistinlilerin kanı olmadığını ve Gazze’de insanlığın bir sınav verdiğini söyledi.
“Türkiye olarak Filistin halkının yanında olmaya devam edeceğiz”
Fidan, İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırılarının hukuki düzlemde de yargılanması gerektiğini, İsrail’in bu cürümleri hakkında Uluslararası Adalet Divanı’nda devam eden süreçlerin mevcut olduğunu belirterek şunları kaydetti:
“Güney Afrika’nın başvurusunun hemen ardından 3 Ocak 2024’teki açıklamamızda bu başvuruyu memnuniyetle karşıladığımızı kaydetmiştik. Güney Afrika’nın bu başvurusunun ardından uluslararası toplumun nasıl bir tepki alacağı, Türkiye’nin bu durumdaki müdahalesinin nasıl olması gerektiği konusunda da Cumhurbaşkanı’mız tarafından verilen bir talimat mevcuttu. Biz ilk günden itibaren bu konuda iki yönlü bir çalışma sürdürdük. Birincisi hukukçularımızla bir araya gelerek Türkiye’nin Güney Afrika’yı destekler şekilde davaya müdahil olması hukuken nasıl ve hangi gerekçelerle mümkün olacak onu çok detaylı bir araştırma sürecine girdik. İkincisi de sadece Türkiye değil uluslararası toplumun diğer üyelerinin de aynı endişeleri taşıyan özellikle üyelerinde bu davaya müdahil olmaları müdahil olma şartları ve müdahil olmayla ilgili düşünceleri konusunda da çok ciddi görüş alışverişinde bulunduk. Geçen süre içinde hukuki cephede bakanlık hukukçularımız, Adalet Bakanlığımız, üniversitedeki hocalarımız hep beraber çok yoğun bir çalışma yaptılar ve çalışmalarımızı belli bir noktaya getirdik. Çalışmamızın hukuki metni tamamlandığı zaman da alınmış olan bu siyasi kararı fiiliyata geçirmek için resmi müracaatımızı Uluslararası Adalet Divanına yapacağız. Türkiye olarak her durumda Filistin halkının yanında olmaya devam edeceğiz.”
– Bu adımla Uluslararası Adalet Divanındaki sürece katkı sağlanması hedefleniyor
Türkiye, Güney Afrika’nın İsrail’e karşı Uluslararası Adalet Divanında 29 Aralık 2023’te açtığı davanın hemen ardından, 3 Ocak 2024’te yaptığı açıklamayla bu başvuruyu memnuniyetle karşıladığını kaydetti.
Güney Afrika, Soykırım Sözleşmesi hükümlerinin ihlali gerekçesiyle çeşitli aşamalarda ihtiyati tedbir talep etti. Bu başvurular üzerine Divan, 26 Ocak ve 28 Mart’ta bir dizi ihtiyati tedbir kararı aldı.
Türkiye, her aşamada yaptığı açıklamalarla Divan tarafından hükmedilen ihtiyati tedbir kararlarının, İsrail tarafından derhal ve tam olarak uygulanmasını beklediğini vurguladı.
Gelinen aşamada Türkiye, Güney Afrika’nın İsrail’e karşı Uluslararası Adalet Divanında açtığı davaya müdahil olmaya karar verdi.
Diplomatik kaynaklara göre, bu adımla Uluslararası Adalet Divanındaki sürece katkı sağlanması hedefleniyor.
Daha önce Nikaragua ve Kolombiya söz konusu davaya ilişkin müdahillik başvurusunda bulunurken, Divan, bu başvurulara izin verip vermeyeceğini henüz açıklamamıştı.
(AA/FG)