Uluslararası Kriz Araştırmaları Merkezi (USKAM) Başkanı ve Bandırma Onyedi Eylül Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. İsmail Şahin, dün, Macaristan’da düzenlenen Türk Devletleri Teşkilatı (TDT) Gayriresmi Zirvesi'ni ve zirvede yayımlanan bildirinin KKTC açısından taşıdığı diplomatik ve siyasi önemi değerlendirdi.
Konuyu AA Analiz için ele alan Yılmaz, “KKTC'nin devlet başkanları düzeyindeki bir TDT Zirvesi'nde ismen anılması, ülkeyi uluslararası toplumun gündemine taşımakta ve fiili tanınırlık sürecine katkı sunmaktadır” ifadelerini kullandı.
İsmail Şahin’in kaleme aldığı yazı şöyle:
“Türkiye, Azerbaycan, Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan ve Macaristan'ın Cumhurbaşkanları düzeyinde katılım sağladığı Türk Devletleri Teşkilatı (TDT) Gayriresmi Zirvesi, Macaristan'ın ev sahipliğinde 21 Mayıs 2025'te Budapeşte'de "Doğu ve Batı'nın Buluşma Noktası" temasıyla gerçekleştirilmiştir. Zirvede, Türk halklarının Avrupa ve Asya'nın kültürel ve siyasi oluşumlarındaki kalıcı mirasları da dahil olmak üzere tarih boyunca dünya medeniyetine yaptıkları önemli katkılarla birlikte Türk devletlerinin çağdaş siyasi, ekonomik ve sosyal gelişmelerdeki rollerinin yanı sıra bölgesel ve küresel barışa sundukları katkılar da değerlendirilmiştir.
Türk halklarının kültürünü, geleneklerini, dilini ve tarihini yansıtan ortak Türk kimliğini güçlendirmeyi amaçlayan Türk Devletleri Teşkilatı, üye ülkeler arasında işbirliği ve koordinasyonu geliştirmeyi ve Türk dünyasında ekonomik entegrasyonu teşvik etmeyi hedeflemektedir. Bu doğrultuda TDT'nin Budapeşte'de gerçekleştirdiği zirvenin en dikkat çekici ve anlamlı yönü, ilk kez gözlemci ülkenin ev sahipliğinde devlet başkanları düzeyinde toplantının düzenlenmiş olmasıydı. Bu olay TDT'nin kapsayıcı ve işbirliğine açık yapısını ortaya koyarken, diğer taraftan gözlemci üyelerin TDT içindeki rolünün güçlendiğine işaret etmektedir. Nitekim zirvenin ardından ilan edilen Budapeşte Bildirisi'nde, Macaristan, Türkmenistan ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin (KKTC) Türk dünyasının ayrılmaz parçası olarak gözlemci sıfatıyla TDT'nin çalışmalarına yaptıkları değerli katkıların memnuniyetle karşılandığı belirtildi. Bu durum gözlemci üyelerin TDT içerisindeki yerinin güçlendiğini ve kurumsal işbirliği alanlarında daha etkin roller üstlenmelerinin teşvik edildiğini teyit etmektedir.
Önemli ayrıntılar
Budapeşte Bildirisi dikkatle incelendiğinde, TDT'nin üye ülkelerle gözlemci ülkeler arasında kurumsallaşmış ve çok boyutlu işbirliği mekanizması tesis etmeye yönelik güçlü irade sergilediği söylenebilir. Zira toplamda 71 maddeden oluşan Bildiri'nin 5 maddesi doğrudan bu konuya ayrılmıştır. Bu çerçevede Bildiri'nin 38. maddesinde, "TDT üyeleri ve gözlemcileri arasında ticareti, transit geçişi ve ekonomik işbirliğini kolaylaştırmak amacıyla bölgesel bağlantısallığın güçlendirilmesi, ulaştırma altyapısının iyileştirilmesi, Trans-Hazar Uluslararası Doğu-Batı Orta Koridoru boyunca entegre dijitalleşmenin sağlanması ile uyumlaştırılmış ulaştırma düzenlemeleri ve modernize edilmiş lojistik ağlar aracılığıyla verimlilik ve rekabet gücünün artırılmasının teşvik edilmesine yönelik kararlılık" açık biçimde vurgulanmıştır.
Bu bütüncül bakış açısı, Bildiri'nin 43. maddesinde de kendini göstermektedir. Söz konusu maddede genişletilmiş ticaret, yatırım ve inovasyona dayalı tarım uygulamaları yoluyla tarımsal işbirliğinin güçlendirilmesinin önemi öne çıkarılmaktadır. Bu doğrultuda 43. maddede ilgili makamlara, TDT üyeleri ve gözlemcileri arasında tarım ürünlerinin dolaşımını kolaylaştırmak ve gıda güvenliğini artırmak amacıyla sağlık ve bitki sağlığı standartlarının uyumlaştırılmasına yönelik koordineli çabaları teşvik etmeleri talimatı verildiğinden bahsedilmiştir. Bu husus gözlemci üyelerin yalnızca siyasi değil, aynı zamanda ekonomik, teknik ve sektörel düzeylerde de işbirliğine dahil edilmesinin kurumsal kararlılıkla benimsendiğini gözler önüne sermektedir.
Ayrıca 62. maddede, TDT bünyesinde özellikle gençlik ve spor alanındaki değişim programlarında elde edilen üst düzey başarıların takdir edildiği ve TDT gözlemcilerinin birlik ve beraberliği daha da pekiştirmek amacıyla bu tür faaliyetlere ev sahipliği yapmaya teşvik edildiği belirtilmiştir. Bu vurgu, gözlemci üyelerin toplumsal ve kültürel alandaki etkileşim süreçlerine de dahil edilerek Türk dünyası kimliğinin çok katmanlı ve kapsayıcı bir yaklaşımla inşa edilmeye çalışıldığına işaret etmektedir.
Son olarak 68. madde, kültürel diplomasi boyutunu öne çıkaran bir başka örnektir. Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın girişimiyle Nevruz'un Türk kültürünün derin zenginliğini ve Türk halklarının ortak değerlerini gelecek nesillere aktarmak amacıyla TDT bünyesinde ortak şekilde anılması ve kutlanmasına karar verildi. Bu çerçevede üye devletler, gözlemci ülkeler ve Türk İşbirliği Teşkilatları ile eşgüdüm içinde kutlama etkinliklerinin düzenlenmesi için Sekretarya'ya gerekli talimatın verildiği ifade edilmiştir. Bu madde, gözlemci üyelerin kültürel düzeyde de aktif katılımına imkan tanıyan çok taraflı ve bütünleştirici bir yaklaşımı yansıtması bakımından oldukça dikkat çekicidir.
KKTC'nin işlevsel rolü güçlenebilir
Budapeşte Bildirisi'nde gözlemci üyelerle kurumsal işbirliğinin artırılmasına yönelik maddeler, KKTC'nin TDT çatısı altındaki etkinliğini genişletme potansiyelini açıkça yansıtmaktadır. Ulaşım, ticaret, tarım, gençlik, kültür ve dijitalleşme gibi alanlarda gözlemci ülkelerin daha aktif roller üstlenmeye davet edilmesi, KKTC'nin çok boyutlu entegrasyon sürecine daha güçlü şekilde dahil olmasına imkan tanımaktadır. Haliyle bu durum, KKTC'nin uluslararası alanda görünürlüğünü artırmasının yanı sıra TDT içerisindeki işlevsel rolünü de güçlendirmesine fırsat sunacaktır.
Bununla birlikte 6. maddede, Kıbrıs sorununun adadaki mevcut gerçeklere dayanarak müzakere edilmiş, karşılıklı olarak kabul edilebilir ve uygulanabilir bir çözüme ulaştırılması ihtiyacı kayda geçirilmiştir. Ek olarak Türk dünyasının ayrılmaz parçası olan Kıbrıs Türk halkının, eşit özden gelen haklarını güvence altına alma arzularında dayanışma içinde olunduğu açıkça not edilmiştir. Bildirinin 7. maddesinde ise 1-2 Mayıs 2025'te Girne'de gerçekleştirilen Aksakallar Konseyi 17. Toplantısı'nın başarılı icrasından bahisle, KKTC'nin diplomatik ve organizasyonel kapasitesi takdir edilmiştir.
Tüm bu gelişmeler, KKTC'nin TDT içindeki konumunun yalnızca sembolik olmadığını, zamanla fiili ve kurumsal düzeyde daha da güçleneceğini göstermektedir. KKTC'nin devlet başkanları düzeyindeki bir TDT Zirvesi'nde ismen anılması, ülkeyi uluslararası toplumun gündemine taşımakta ve fiili tanınırlık sürecine katkı sunmaktadır. Bu olgu, KKTC'yi göz ardı edilen değil, belirli düzeyde meşruiyet kazanmış bir aktör olarak konumlandırmakta ve çok taraflı diplomaside yer alma çabalarına somut destek sağlamaktadır.”