Atılım Üniversitesi Hukuk Fakültesi Ceza ve Ceza Muhakemesi Hukuku Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Dr. Timuçin Köprülü, Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesi Hukuk Fakültesi Ceza ve Ceza Muhakemesi Hukuku Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Meral Ekici, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Ceza ve Ceza Muhakemesi Hukuku Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Türkân Yalçın’dan oluşan Uzman Kurulu’nun hazırladığı bilimsel/hukuki değerlendirmenin sonucu, dün dava dosyasına girdi.
Uzman kurulu, sanıkların/faillerin eylemlerini gerçekleştirebilmek için belgede sahtecilik yapmalarının, öngördükleri sonuçları kabullendiklerini ortaya koyduğu görüşüne vardı.
Serin İpekçioğlu’nun annesi Pervin Aksoy İpekçioğlu, eşi ve kendisinin vekilleri tarafından talep edilen bilimsel hukuki değerlendirme raporunu TAK muhabiri aracılığıyla kamuoyuyla paylaştı.
Uzman Kurulu’nun bilimsel değerlendirmesinde şu ifadelere yer verildi:
“2001 yapı ruhsatına ilişkin olarak ise, İsias şirket ortakları, yapı ruhsatında imzaları bulunan mimari proje sorumlusu, statik betonarme proje sorumlusu ve fenni mesuller ve adı/imzası ruhsatta olmamasına rağmen 3 sayfalık raporun sahibi İnşaat Mühendisi, Adıyaman Belediyesi’ndeki kamu görevlilerine ilişkin davalar arasında CMK md. 8 uyarınca dar bağlantı mevcuttur.”
Uzman kurulu, bu bağlamda 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen dava ile Grand İsias Oteli’n 2001 yapı ruhsatında imzaları bulunan kamu görevlileriyle ilgili davanın birleştirilmesinin usül ekonomisi ve maddi gerçeğin ortaya çıkarılması açısından zaruri olduğu kanaatine vardı.
“Ağır tehlikenin bir zarar olarak ortaya çıkmasını engellemediler; alınması gereken önlemleri almadılar”
Uzman Kurulu ayrıca, sürecin büyük kısmında, sanıkların/faillerin hareketlerinin ağır tehlike yarattığı, sonucu kendileri de öngörmelerine rağmen ağır tehlikenin bir zarar olarak ortaya çıkmasını engellemediklerini; alınması gereken önlemleri almadıkları kanaatine vardı. Uzman kurulu, sanıkların/faillerin sonucun gerçekleşmesine karşı kayıtsız kaldıkları, kabullendikleri görüşünü de ortaya koydu.
Bilimsel/hukuki değerlendirmede şu ifadelere yer verildi:
“Sanıkların/faillerin sonucun gerçekleşmeyeceğine dair bir düşüncelerinin olması veya buna güvenmeleri için hiçbir dayanakları yoktur. Yapının imalat sürecinde ve sonrasında hemen hiçbir noktada gerekli adımları atmayanların, Otel’in depremde yıkılmasıyla ortaya çıkan zararlı sonuçların meydana gelmeyeceğini düşünmeleri için gösterebilecekleri herhangi bir gerekçeleri yoktur.
Sürecin büyük kısmında, sanıkların/faillerin hareketleri ağır tehlike yaratmış, sonucu kendileri de öngörmüşler ve buna rağmen ağır tehlikenin bir zarar olarak ortaya çıkmasını engellememiş; alınması gereken önlemleri almamışlardır. Yani sonucun gerçekleşmesine karşı kayıtsız kalmış, kabullenmişlerdir.”
“Ruhsat içerik olarak gerçeğe aykırı… Resmî belgede sahtecilik suçunun oluştuğu açık”
Apartman olarak tasarlanan binanın karkası döküldükten sonra binanın uzun yıllar bırakıldığı, karkasın otel olarak kullanılmaya karar verildikten sonra da hiçbir önlem alınmadığı gibi, hukuka aykırı olarak eksik ve yanlış bilgilerle otel inşaatı için ruhsat alındığı ifade edilen değerlendirmede, ruhsatın içerik olarak gerçeğe aykırı, yani sahte olduğu ve resmî belgede sahtecilik suçunun oluştuğunun da açık olduğuna dikkat çekildi.
Bilimsel değerlendirmelerde şu ifadelere yer verildi:
“Sanıkların/faillerin, sonucu önleme imkânlarının on yıllara yayılan bir süreç boyunca var olmasına rağmen; otelin inşası, ruhsat alınması ve otel olarak çalıştırılması süreçlerinde kurallara aykırı davranışlarını ısrarla sürdürdükleri, hiçbir önlem almadıkları görülmektedir.
Sanıkların/faillerin ortaya çıkan vahim sonuçları öngörmelerine rağmen, engellemek için önlem almadıkları, hukuka aykırı olarak eylemlerine devam ettikleri ve kusurlarının olası kast düzeyinde olduğu kanaatine ulaşılmıştır. Sanıkların/faillerin eylemlerini gerçekleştirebilmek için belgede sahtecilik yapmaları, öngördükleri sonuçları kabullendiklerini ortaya koymaktadır.
Sanıkların/faillerin imar hukuku mevzuatından kaynaklanan ve bilirkişi raporlarına, uzman görüşlerine de yansıyan pek çok yükümlülükleri kasten yerine getirmemişlerdir.
Ruhsat konusunda yukarıda da ifade edilen resmî belgede sahtecilik suçunun varlığı, bahsi geçen yükümlülüklerin kasten yerine getirilmemesiyle birleştiğinde, sanıkların/faillerin deprem bölgesinde bulunan bir yapının olası bir depremde bu eksiklikler nedeniyle zarar görebileceğini, ölüm ve/veya yaralanma gibi neticelerin gerçekleşebileceğini öngördükleri ve bu olası neticeleri önlemek için hiçbir tedbir almadıklarını göstermektedir.”
Öngörülebilir neticelere kayıtsız kalınması, olası kastla sorumluluğu gerektirir
“Öngörülebilir neticelere kayıtsız kalınması, arzu/irade edilmese de gerçekleşen neticelerden olası kastla sorumluluğu gerektirir” denilen değerlendirmede, olayda; öngörülebilir neticelerin gerçekleşmeyeceğine dair inancın veya güvenin, tesadüflere bırakıldığı, bu inancı destekleyecek somut verilerin olmadığı vurgulandı.
Değerlendirmede şöyle denildi:
“2001 yapı ruhsatına ilişkin olarak; İsias şirket ortakları, yapı ruhsatında imzaları bulunan mimari proje sorumlusu, statik betonarme proje sorumlusu ve fenni mesuller ve adı/imzası ruhsatta olmamasına rağmen 3 sayfalık raporun sahibi İnşaat Mühendisi, Adıyaman Belediyesi’ndeki kamu görevlilerine ilişkin davalar arasında CMK md. 8 uyarınca dar bağlantı mevcuttur. Bu bağlamda 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülmekte olan dava ile Grand İsias Otelin 2001 yapı ruhsatında imzaları bulunan kamu görevlileriyle ilgili açılan/açılacak davanın birleştirilmesi usül ekonomisi ve maddi gerçeğin ortaya çıkarılması açısından zaruridir.”