Serkan Soyalan yazdı: Avrupa ve Türk seramikleri
İstanbul’da Sadberk Hanım Müzesi’nde “Avrupa ve Türk Seramikleri” sergileniyor. Bu seramikler döneminin eşyası olmakla kalmıyor, ince ince işlenmiş, geçmişten günümüze ulaşan bir sanat eseri adeta.
Bilindiği üzere sanat, toplum ve kültür birbiri içinde eriyen, zaman içinde de evrimleşen bir biçimle karşımıza çıkıyor.
Burada Endüstri Devrimi’ne de ayrı bir parantez açmamız gerekiyor. Seramik sanatı ele alındığında, Endüstri Devrimi, toplumsal ve kültürel yansımalarının bir sonucu olarak bilim ve sanat alanında çağdaş bir anlayış benimsenmiştir. Dr. Naile Salman Çevik, “Avrupa Seramik Sanatında Endüstrileşme Süreci ve Cumhuriyet Sonrası Türk Seramik Sanatına Yansımaları” (Aralık 2015) başlıklı makalesinde, “Bu ekonomik, sosyal ve kültürel süreç kapsamında Çağdaş Seramik Sanatı, Arts and Crafts Hareketi ve Bauhaus Ekolü’nden etkilenmişlerdir. Bu süreçler seramik sanatının gelişiminin ötesinde seramik sanatının, eğitiminin ve endüstrisinin gelişmesinde de önemli rol oynamıştır” diye yazıyor.
Doğadan esinlenilmiş yaratıcı, özgür formlar için tarihi modeller terk edilmiş, Art Nouveau, yüzyıl sonu ve 20’nci yüzyıl başında mimaride ve dekoratif sanatlardaki yeni ifadeyi tanımlayan bir isme dönüşmüştü.
Modern dönemin başlangıcını ifade eden bu sanat, Fransa’da “Art Nouveau”, “Fin de Siècle Stili”, Almanya’da “Jugendstil”, Avusturya’da “Viyana Secession”, İngiltere’de “New Art”, “Liberty”, Türkiye’de “1900’lerin Sanatı”, “Yeni Sanat” olarak adlandırılmıştır.
İngiltere’de Endüstri Devrimi’nin gerçekleştirilmesinden sonra, o güne kadar geleneksel anlamda çömlekçi atölyelerinde üretilen seramik, endüstrileşme süreciyle birlikte onun getirmiş olduğu süratli ve ucuz üretim tarzına dönüşmüştür. Böylece ortaya tek düze, yoz, gösterişli, ucuz ürünler çıkmaya başlamıştır. Bu anlamda üretimde seramiğin çağdaş boyutu sadece teknik ve üretim anlamında bir gelişme kaydetmiştir.
Yine Çevik’in makalesinde bakacak olursak, “Endüstrinin tüketim çarkına sıkışan seramik üretimini daha nitelikli hale getirmek ve el sanatı konumundan kurtararak gelişimine yön vermek anlamında ilk tepki, İngiltere’de William Morris’in kişiliğinde kendini göstermiştir. Endüstri Devrimini insanlığın kendine getirdiği en büyük felaket olarak gören Morris, El Sanatları ve Sanat Akımı’nı (Arts and Crafts Movement) başlattı. Amaçları insan emeğine saygı ve maddeye doğru yaklaşımdı. El sanatlarının yenileştirilmesi, kaliteli ve zevkli ürünlerin ortaya konması ve el sanatlarına duyarlılığın artırılmasıyla başlayan Arts and Crafts Movement, Çağdaş Seramiğin endüstriyel gelişme içerisinde kendine yeni pazarlar bulmasına, sanat okullarının ve akademilerin açılmasına neden olmuştur. Batıda bu anlamda gelişmeye başlayan çizgi, Uzakdoğu seramiklerinin sırlarının çözülmeye başlanmasıyla
birlikte daha nitelikli ve teknik yönden zengin ürünlerin yavaş yavaş ortaya çıkmasını sağladı.
Uzakdoğu seramiklerinin anlam ve değerini batıya taşıma anlamında bazı sanatçılar öncülük yapmıştır. Bu öncülerden biri de, resim öğretmenliği yapmak için gittiği Japonya’da çömlekçi olmaya karar veren ve sonra İngiltere’ye dönerek, Uzakdoğu seramiklerini batıya taşıyan Bernard Leach’dir. Leach böylece tüm işlemleri kendisi yapan, sır ve form mükemmeliyetini araştıran ve uygulayan çağdaş bir sanatçı niteliğini ortaya çıkarmıştır. 1940 yılında yazdığı ‘Bir Çömlekçinin Kitabı’ seramik literatürünün ilk klasikleri arasına girmiştir” satırlarını görürüz.
Batıda 18 yüzyıl sonlarında Arts and Crafts Movement ile başlayan süreç II. Dünya Savaşı sonrası seramik pazarının ve seramiğe verilen ilginin artması, teknolojinin ilerlemesi, seramiğin uluslararası fuarlarda görülmeye başlaması ile resim ve heykelle uğraşan sanatçıların da ilgisini çekmeye başladı. Bu ilgi, seramik malzemenin incelenmesi ve niteliklerinin belirlenmesi yolunda yapılan araştırma ve çalışmaları da beraberinde getirdi.
Seramiğin kendini “Sanat Seramiği” olarak 20 yüzyıl içerisinde kabul ettirmesi diğer plastik sanat dallarına göre yeni bir disiplin olarak nitelendirilmesinin nedenidir. Seramik sanatının gelişimine de kısaca değindik bu yazımızda, Sadberk Hanım’ın sergi koridorları arasında gezinirken usumda belirenlerle.