Tahsin Ertuğruloğlu eleştirilere karşı sessizliğini bozdu
Tahsin Ertuğruloğlu eleştirilere karşı sessizliğini bozdu
Dışişleri Bakanı Tahsin Ertuğruloğlu basına açıklama yaparak hakkındaki eleştirileri yanıtladı.
Dışişleri Bakanı Tahsin Ertuğruloğlu’nun Basın Açıklaması şu şekilde:
Anavatan Türkiye’de 6 Şubat’ta Kahramanmaraş merkezli meydana gelen depremlerdeki kayıplarımızın acısını
hepimiz yüreğimizde taşıyoruz.
Bir süredir şahsımı hedef alan seviyesiz, gerçekleri çarptıran terbiyesiz ve hadsiz saldırılara karşı devlet ciddiyeti
anlayışımla tepkisiz kalmamın artık bir zafiyet olarak algılanması noktasında aşağıdaki açıklamayı yapmak
kaçınılmaz olmuştur;
8 Şubat’ta, Rum Dışişleri Bakanlığı Basın Sözcüsü Dimitris Dimitriou, Twitter hesabından şu açıklamayı
yapmıştı: “Kıbrıs Cumhuriyeti, Türkiye’ye arama kurtarma ekibi gönderilmesi yönündeki teklifin, Türkiye
tarafından kabul edildiği konusunda az önce Avrupa Sivil Koruma Mekanizması tarafından bilgilendirildi.”
Bu açıklamanın doğruluğu hakkında Ankara Dışişleri ile yapılan temasta, Ankara’nın böyle bir karar almadığı
saptanmıştır.
Bu durum üzerine, Bakanlığımız tarafından 8 Şubat’ta, Rum Dışişleri Bakanlığı Basın Sözcüsünün söz konusu
açıklamasının gerçeği yansıtmadığına dair kamuoyuna bir açıklama yapılmış ve “Rum tarafı böylesine insancıl
bir konuyu bile istismar ederek kendi lehine siyasi manipülasyon yapmaya devam etmektedir. Rum tarafınca
yapılan bu yöndeki yalan yanlış açıklamalara itibar edilmemesi hususunu kamuoyunun bilgisine getiririz”
denilmiştir.
Yine 8 Şubat’ta, Rum tarafının sözde yardımlarının tarafımdan engellendiği iddialarıyla ilgili Yenidüzen
gazetesinin sorusu üzerine, muhabire, “Türkiye’ye gitmesi öngörülmeyen malzemeyi biz niye alalım” diye
söylemiştim.
Ancak konu tamamen çarpıtılarak ve profesyonel bir dezenformasyon uygulamaya sokularak, olay sanki
“Türkiye kabul etti de Tahsin Ertuğruloğlu bunu engelliyor” meselesiymiş gibi işlenerek çok çirkin bir kampanya
başlatılmış, insanlığı tartışılan kişiler bana insanlık dersi vermeye kalkışmıştır.
Bu acılı süreçte, depremde kaybettiğimiz canlarımızın hesabını sormak için hükümetimizin kararı uyarınca,
hukuk mücadelemizi de hızlıca başlattık ve Dışişleri Bakanlığı olarak gerekli girişimleri yaptık. Nitekim, Türkiye
Cumhuriyeti’nin Lefkoşa Büyükelçisi Sayın Metin Feyzioğlu 12 Şubat’ta yaptığı ve basında da yer alan
açıklamasında, Adıyaman Cumhuriyet Başsavcılığı’nın, öğrencilerimiz ile öğretmenleri ve ailelerinin enkazı
altında can verdiği İsias Otel ile ilgili ceza soruşturmasının, KKTC Dışişleri Bakanlığının girişimleri sonucu
başladığını duyurmuştur. Sayın Büyükelçi Feyzioğlu açıklamasında, “KKTC Hükümetinin aldığı karar uyarınca
KKTC Dışişleri Bakanlığı, Lefkoşa Büyükelçiliğimiz kanalıyla Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı’na
başvurarak yetkili makamların soruşturma açması konusunda girişimde bulunulmasını istemişti. Türkiye
Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığımız da derhal Adıyaman Cumhuriyet Başsavcılığı'na yazarak gereğini talep
etmişti. Ceza soruşturması açılmıştır. Enkazdan numuneler alınmıştır. Adli süreç başlamıştır” ifadelerine yer
vermiştir.
Dışişleri Bakanlığımız, 14 Şubat’ta yaptığı yazılı açıklamada ise Bakanlığımız ile Ankara Büyükelçiliğimiz
koordinasyonunda Türkiye’deki misyonlarımız tarafından ilk deprem anından itibaren koordine edilen çalışmalar
hakkında kamuoyuna detaylı bilgi verilmiş ve “Genç yaştaki öğrencilerimiz, velileri ve öğretmenlerimiz ile tüm
vatandaşlarımıza, ayrıca bu elim felakette yaşamını yitiren Türkiye Cumhuriyeti’ndeki tüm kardeşlerimize
Allah’tan rahmet, yaslı ailelerine, Kıbrıs Türk Halkına ve tüm Türk Ulusuna başsağlığı dileriz” denilmiştir.
Gerçek durum bu iken, ideolojik saplantılarından kurtulamayıp gerçeği görmemekte ve anlamamakta ısrar
edenler, siyasi çıkarlar uğruna, yaşadığımız derin acıları istismara kalkışmıştır. Sözde Rum yardımları
konusundaki gerçeği kamuoyuna açıklamış olmamıza rağmen, belli bir kesim hezeyan içinde, sanki yardımları
ben engellemişim gibi şahsımı ve Dışişleri Bakanlığımızı hedef alarak, kamuoyuna kasıtlı olarak asılsız
paylaşımlar yaymaya devam etmiştir.
Kişilik haklarıma ağır hakaret içeren ve itibar suikastı yapılan art niyetli asılsız açıklamalara, kayıplarımıza olan
saygımdan, devlet ciddiyeti anlayışımdan ve derin acımızdan dolayı sessiz kaldım. Her fırsatta içlerindeki
ideolojik saplantılarını ortaya çıkararak bana saldırmayı marifet sayanları kamuoyumuzun takdirine bırakıyorum.
Türk milletinin yüz karası olanlar, benimle “utanç duyduklarını” ifade ediyorlarmış; çok üzüldüm!!! Bunlar,
şahsımla ilgili olumlu bir şey söyleseler üzülürüm, kahrolurum. Benim için yok hükmünde olanların, kendileri gibi
söyledikleri de yazdıkları da yaptıkları da yok hükmündedir. Benimle aynı ülkede yaşamak mecburiyetinde değiller; kendilerini burada zorla tutmuyoruz, daha mutlu olacakları bir ülkeye gidebilirler. Çünkü, bu ülke yani
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC), bu ülkeyi savunanların, bu ülkeye hizmet edenlerin, Türk Ulusuna
hizmet edenlerin ülkesidir. Bu ülke bizimdir, Rum’a peşkeş çekmeye çalışanların değil.
Bir kez daha, yüreğimize gömdüğümüz canlarımıza Allah’tan rahmet, yakınlarına ve halkımıza başsağlığı ve sabır dilerim.
Bunlar da ilginizi çekebilir